Bazen bir bakış, bir ağız dolusu sözden tonlarca ağırdır…
Bütün kısıtlamalar ve engeller, Derin’in Ali’ye ulaşmasını durduramadı. Baştan beri bu ilişkide Derin çok daha hızlı yol alıyordu ve çok daha cesurdu. Ali, İstanbul’da kaldığı anda gidip Derin’i aramak dışında ona karşı hamlelerinde daha ölçülü olan taraftı. Derin’le zorunlu ayrılığı Ali’nin duyguları da tetiklemiş olmalı ki bu bölüm onun ataklarını izledik. Sahilde koşarken aklına düşenler, Derin’e ulaşmak için yapılan aramalar ve evine girmeyi göze almalar; hepsinden öte “Özledim.” sözünü rahatça sarf etmeler Derin’in duygularının karşılık bulduğunun işaretleriydi. Her ikisi de birbirlerine hızla yol alsalar da bu ilişkinin zor hem de çok zor olacağı besbelli.
 
Bu cephede işleri kolaylayan, onları bir araya getirme görevini üstlenen Aslı gibi duruyor. Aslı’nın Yiğit’ten değil Ali’den yana olmasını yürekten istesem de tereddütlerim yok değil. Şu an için tamamen dostane duygularla Derin ve Ali için çaba sarf eden Aslı, umarım ki ilerleyen bölümlerde renk değiştirmez. Yerli dizilerin çoğunda genel kuraldır: Âşıklar arasına ille bir üçüncü şahıs, tercihen de bir sarışın sokulur. Niyeyse kızın en yakın arkadaşı bile olsa sarışın, esas oğlana âşık olur ve birden entrikacı, oyunbaz bir cadıya evrilir. Bölüm sonunda Ali’yi dertten kurtarmak için yapılan nikâh bende o korkuyu uyandırdı, doğrusu. Umarım bu klişeye hiç sapılmaz, ucuz bir çatışma için son derece farklı olabilecek bir ilişki üçgeni harcanmaz. Ali ve Derin ilişkisinde zaten bir araya gelmelerini engelleyecek çok güçlü aile dinamiği var. Üstüne bir de ‘sarışın, kötü kadın’ klişesi bence zorlama olacak. Nilperi Şahinkaya’nın sımsıcak, pozitif elektriğine de yazık olacak. Haaaa, “İyi de görevini tamamladı bile, o zaman işlevsiz kalacak.” diyorsanız bunun çaresi de basit, onu bir çözüm odağı olarak Tekin’le Derin arasına kalkan edersiniz olur biter.
 
Aslı& Ali nikâhından söz etmişken söylemeden geçemeyeceğim. Ali’nin sınır dışı edilmemesi için bir Türk vatandaşı ile evlendirilmesi, doğru karar… O an el altında bulunan tek uygun Türk vatandaşı Aslı olduğundan Ali ve Aslı nikâhı da doğru hamle… Fakattttttt…. O nikâhı Şili “FAHRİ” konsolosluğunda kıydırmayacaktınız, arkadaş! Diyeceksiniz ki İstanbul’da ‘Şili Konsolosluğu var da biz mi gitmedik?” haklısınız, yok ama o zaman girişteki “FAHRİ” yazısını yakın plan çekip gözümüze sokmayacaksınız. O tabelayı çekip göstermezseniz kimsenin aklına “Kardeşim, dur bi’ bakayım; İstanbul’da Şili konsolosluğu var mı, yok mu?” diye araştırmak gelmez ama tabelayı gören benim gibi detaycı tipler “Ne zamandan beri fahri konsoloslukta nikâh kıyılıyor?” diye sorgular ve araştırır. Bizim medeni kanunumuza göre elçi ve konsoloslar nikâh kıyabilir ama fahri konsolos ve fahri başkonsolosların evlendirme yetkisi yoktur. Benim iki mesajla ulaştığım basit bir teknik bilgi niye araştırılmadan kullanılır, bilmem ki? Yani özetle hiiiçççç üzülme Derincim, o nikâh geçersiz….
 
Bir başka takıldığım nokta da Tekin’in adamı Seyit’le 24 yıl önce yaşanmış hikâyeyi tartışması oldu. Seyit, nereden baksan 30 yaşında var yok. Kardeşim, nereden hatırlasın bu adam o gün olup biteni de sen onunla olayın içindeymişsin gibi konuşuyorsun? Üstüne üstlük başkası kalmamış gibi sürekli elinin altındaki adamı Şahin’e para tahsiline gönderip duruyorsun. Şahin, Seyit’i görünce para mevzusunun arkasındaki ismin Tekin olduğunu çözecek, çatışmaya bir halka daha eklenecek. Geçen bölüm Nesrin’le Şahin arasındaki sorunun bir konuşmayla hallolmasını sevmediğim gibi bu tavrı da beğenmedim açıkçası. Bana fazla basite alınmış ve aceleci davranılmış hissi veriyor, bu detaylardaki özensizlik. “Tamam, bunu da çözelim işimize bakalım.” anlayışını izleyiciyi hafife almak olarak görüyorum. Keşke Şahin’in borçlu olduğu adamın Tekin olduğunu anlaması başka biçimde ve daha incelikli sağlansaydı.

Belgin ve Nesrin’in karakter açılımları yapılırken keşke Yiğit de ihmal edilmeseydi. Öykünün ilerlemesinde eylemleriyle etkili olacak onu anlıyorum ama gönlüm onun da biraz iç çatışmalarını görmeyi, biraz derinlik taşımasını ve norm karakter olmaktan çıkarılmasını arzu ediyor. Yoksa giderek bahçeye fırlatıp attığı tek taş kadar boş ve sıradan kalacak.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER