Duvarda adalet yazıyor, ona gülüyorum.

Bu Ayşegül-Çınar buluşmasında beni kederlerden kederlere sürükleyen bir konu var ki nasıl anlatsam bilemiyorum. Ayşegül’ün buluşmaya yalnız gitmemek adına yanına aldığı ismin Despina olması dizinin geçmişini bilen herkes için can sıkıcı bir detay. Yani birçoğunuzun aksine Despina’yla bir derdim yok, hatta Bahri’yle ikisini zıt karakterler olarak yakıştırıyorum bile. Ama Despina’nın, Ayşegül’ün her an yardımına koşan arkadaş sıfatına bürünmesi, Sema’yı tanıyan ve bilen herkes için büyük yıkım. O esnada Çınar’a aynen katılmak durumunda kaldım mesela, zira Despina Ayşegül’ün velisi gibi duruyordu. Üstelik yine Sema’yı tanıdığımızdan olacak, Despina’nın pasifliği dolayısıyla, Ayşegül’ün yanında avukatı sıfatıyla hep Sema Koral’ı aradı gözlerim. O güçlü, ne yapması gerektiğini her daim bilen karakterin yazılmış sonuna hâlâ alışamıyorum sevgili Karayel’ciler. Ayrıca dizide hiç kimsenin, hiçbir şekilde Sema’dan bahsetmiyor oluşuna da fazlasıyla içerliyorum. Yine dünkü bölümde, Bahri Baba çocuklardan birine “Hemen avukatı ara!” dedi mesela. Böyle anlarda Bahri’nin teklemesini, ortamın sessizleşmesini, ne bileyim gözlerin gözlerden kaçırılmasını falan bekliyorum ben. Sema bu kadar değersiz bir karakter değildi. Şimdiye kadar bir kere bile lafının geçmemiş olmasını kaldıramıyorum.

Parti kur, oy verelim Poyraz!

Bu noktada kendime referans vererek, Ayşegül’ü de dizinin başından beri ‘yerli dizi tarihinin en güçlü kadın karakteri’ olarak tanımlıyor oluşumu akıllara getirmek isterim. 43. Bölüm sonrasında şunları yazmışım Ayşegül için: “Şimdi hep beraber haykıracak olursak, Ayşegül sen bırak yerli dizileri, bu hayatta tanık olabileceğimiz en güçlü kadınsın ve ben seni hayatımın sonuna kadar kıskanmaya devam edeceğim.” Ayşegül’ün ilk sezondaki ‘iyileştirici’ karakterinden bugünkü ‘dizini kırıp oturmuş kadın’ rolüne geçiş sürecini biraz kaçırmışım. Kısa sürede bir iş bulmanı ve doktorluğa devam etmeni istiyorum. Zira doktorluk mesleği, bu dizinin çıkışının en önemli noktalarından birisiydi ve Poyraz’ın hâlâ onarılmaya ihtiyacı var be Ayşegül. Güç konusu açılmışken, Poyraz’ın yokluğundaki Ayşegül sahnelerini izlemek taraftarı da olabilirim ben. Bu konuyu da bir düşünsenize. ^^ 

Güçlü kadın karakterlere bayılıyorum.

Güçlü kadınlardan bahsetmişken konuyu ister istemez Eda’ya getireceğim. Çünkü itiraf etmek gerekirse, Eda bir süredir Sema’dan boşalan güçlü, güzel ve sert kadın açığını dolduruyor. Birkaç haftadır Poyraz’la araları bozulmasın diye pek çok mücadele verdim kendi kendime (^^). Kerem’in ortaya çıkışıyla sırlar ve problemler doğdu zira ve ben Poyraz ve Eda arasındaki ilişkinin büyük bir fan’ı olduğumdan bu tür olayların ikilinin arasına girmesinden korktum. Her şey bir şekilde halledildi, Poyraz’la Eda’nın arası bozulmadı, Eda mesleğine ihanet etmedi, son derece akıllı davranarak Kerem’e kanmadı ve istihbaratı satmadı falan derken, ortaya daha önce duymadığımız bir kız çocuğu çıkıverdi ve olaylar gelişti. İşini ona ihanet eden aşkından daha ön sıralarda tutan Eda’nın da, ELBETTE, karşı koyamayacağı dramatik bir zaafı olacaktı. Poyraz’la birlikte deşifre olmalarının hemen ardından yakalanan Eda, yumuşak karnı bir başka favori karakterim olan Nevra tarafından keşfedilince işler baya bir karıştı. (Ve ben karışıklıklara bayılırım ^^). Eda’nın biraz direnmesini bekliyordum açıkçası ama öyle olmadı. Mümtaz’ı anında satarak güldürdü beni. Nevra ve dolaylı olarak Çınar ikilisi, istihbarat ve dolaylı olarak Poyraz-Ayşegül tarafından bir adım önde görünüyor şu an. Nevra’nın Mümtaz’ı parmağında oynatacak olmasını izlemek keyifli olacak olsa dahi, Eda üzerinden Poyraz ve Ayşegül ayırmak fikri, mmmh, biraz şey.

Dizide üzebilecekleri bir Sefer ve Sema çifti kalmadığından, çareyi Ayşegül ve Poyraz’a dadanmakta bulan senaristlerimiz, izleyicileri ‘Ulan bu benim aklıma neden gelmedi?’ yahut ‘Ne kadar da değişik bir fikir!’ nidalarıyla baş başa bırakmak suretiyle canım Eda’yı dizinin esas kız ve oğlanının üzerine salmaya karar vermişler. ‘Nerede kalmıştı bu klişeler?’ sorularıyla hayli merakta kalan ve gelecek olan klişeleri buğulu pencere camlarından heyecanla bekleyen izleyiciler, atılan son adım sayesinde yollarda kalan gözlerini toplamaya giriştiler.

Mutlu olmaya inat ettiğin an gelen felaketler silsilesi yahut Pollyanna’nın erkek kardeşi Poyraz. 

Neyse efendim. Ayşegül ve Poyraz’ın bir süredir sorunsuz geçen ilişkilerinde hareketlilik izlemek tercih edebileceğim bir durum olabilir. Sonradan çözülecek problemler yaratmanızda bir beis görmüyorum. Açıkçası Eda’nın, kızını tehlikeye atarak Nevra’yla aralarındaki oyunu Poyraz’a söylemesini de beklemiyorum. O yüzden sonradan öğreneceğimiz bir ters köşe yaratılacağını da düşünmüyorum. Ama durum şu haliyle hiç inandırıcı değil. Eda’yı kendisine hiç yakışmamış ve güzelliğini örtmüş kötü bir makyajla Poyraz’ın evine “Bir süre sende kalabilir miyim?” repliğiyle göndermek… Yapmayın yani, bu mu gerçekten? Nevra Başkanımın söylediği üzere, erkeklerin gerçekten çok zavallı yaratıklar olduğunu bilsek dahi, Eda’yı, kendini Poyraz’a beğendirmek amacıyla ‘güzelleştirilmiş’ şekilde Poyraz ve Ayşegül’ün evine göndermekten daha iyisini yapabileceğinizi düşünüyorum. Sema’ya, son zamanlarında yine kendisi için çok önemli olan bir konuyu çözmek amacıyla aklını değil, kadınlığını kullandırdığınız gibi, Eda gibi akıllı ve benim birçok açıdan Sema yerine koyduğum güçlü bir karakteri de bu şekilde küçültmeyin. Ne benim gözümde, ne kendi gözünüzde. 

Yazı devam ediyor... 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER