"Sessiz sessiz ağlar gibisin vay aman."

Su çoğu zaman Evren’in kızıydı gözümde. Çok kızdım çok bıktım yalan yok ama son birkaç bölümdür öyle dik, öyle sağlam, öyle güçlü duruyor ki annesinin yanında. Annem diyor önce, aldığı nefesi ‘anne’ diye alıyor. Su şımarık büyümüş bir kız, varlık içine doğmuş, belki de son geçirdiği yaza kadar hiç çayını kendisi doldurması, hiç yatağını kendisi toplamadı ama şimdi bir sofra kurmaya çalışıyor, şimdi ailesini bir arada tutmaya çalışıyor. O da büyüdü en az Ateş kadar ve büyüdükçe daha güzel oldu en az Ateş kadar.

Su tam bir babasının kızıydı hatta ‘kızlar babaya düşkün olur’ sözünün canlı kanıtıydı o sebeple Su’nun yıkılmışlığı Ateş’ten büyük. Ateş zaten umuyordu, Ateş zaten kafasının içinde ‘Evren’ isimli bir bomba ile dolanıyordu, ne zaman patlayacak diye bekleyerek. Ama Su hep güvendi, destekledi babasını, en çok o üzüldü haline, en çok o düştü peşine o sebeple en büyük o yıkıldı.

Yine de şanslı çünkü Kelebek var. Çevremde Kelebek gibi tek adam olsun, ömrüme vuran hiçbir ayazda yıkılmam, dayarım sırtımı direnirim.

Annesinin abisinin yanında dimdik durup Kelebek’in yanına ulaştığında tüm kalkanlarını atan, en tükenmiş halini göstermeden korkmadan başını göğsüne dayayan biri oluyor. İnsan en sevdiğinin yanında ağlamayı sever zaten çünkü bilir acısı geçmese de yaşları onun göğsünde kurursa yükü hafifler. Çünkü bilir en karanlık gece bile sevdiğinin yanında biraz daha aydınlıktır. Su da bildi de gömdü başını Kelebek’in göğsüne.

Kelebek, bir kez daha bana kendini sevdirdi. Faryalı adamların üstüne atladığında arkadan sarılışı ile bunda Kelebek karakterinin yazılışı kadar canlandırılışının da katkısı büyük. Hilmi Cem’e bin öpücük, Kelebek onunla daha da güzel.

Uzay bu bölüm çok çok azdı, gelecek bölüm daha çok görelim lütfen. Giden dönmüyor malum, hani özlediğimden değil de Alara ve ailesi yoktu. Rana, Cenk, Mert, Yiğit… Bari nerede, ne yapıyorlar onu bilelim. Bir görüyoruz sonra puuf!

Ama en çok Gözde? Nereye gitti ya hu bu kadın?

Uzay bu bölüm azıcık zevzeklik yaptı çenesini özledim, daha ne diyeyim.

Aslı ve Ateş’e gelince…

Ateş’in ilk kez para yok edebiyatının bağlandığı yeri sevdim. Ne kadar emek o kadar değer. Aslı’ya küpeleri almak istiyorsa önce biraz çaba harcayacak. Her şey için harcıyor, çok çabalıyor evet ama aşk için daha çok çabalayacak.

O motorun satılma işi de sonrasında dönüp dolaşıp aralarında kaosa neden olacak biliyorum ama neyse o da Aslı’nın fedakarlığı.

Evren’e geçen yazıda, söyle, diye çok ısrar ettim sanırım adam pat diye söyledi. Onca yıllık sır öyle mi söylenir en sevmediğim Ergüven?

Gelecek bölüm bizi fena kargaşa, hesaplaşma ve drama bekliyor.

Faryalı gerçeği öğrendi, Ateş’in artık bir babası olacak, sadece bunun için bile umutla bekliyorum Pazar’ı.

Bakalım neler olacak.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER