Kösem Sultan ve küçük Mehmet arasındaki sorunun
güzellikle çözülmüş olmasını da sevdim. Geçen hafta hain olan babasını öldürtme
şekli yüzünden küçük bir çocuğun gözünde ister istemez bir anda kahramandan katile
evrilmiş olduğunu ve güce bağımlı olan kişilerin kendi düşmanlarını kendi
elleriyle böyle böyle istemeden yarattıklarını yazmıştım. Öyle ya, gücünü
kanıtlamak için gidip adamı bizzat öldürtmek yerine üstü kapalı bir şekilde
adamlarına da yaptırabilirdi.
O noktada hâlâ fikrim değişmedi ama olayı
Mehmet’ten saklama nedenini öğrenince kendisini takdir ettim. Kendi evlatları
öldürüldükçe kahrolan bir annenin başka bir çocuğun masumiyetini koruyabilmek
için babasını bir hain değil, bir kahraman olarak hatırlamasını sağlamaya
çalışarak hareket etmesi olması gerektiği gibi bir açıklama oldu.
Geçtiğimiz sezon Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki
ilerleyişinin artık duraklamaya başladığını ilan eden ve uzun süredir ancak
Osmanlı veziriazamlarına denk sayılan Avusturya imparatorlarının tekrar Osmanlı
padişahlarıyla eşit konumda sayılacağını öngören Zitvatorok Antlaşması’nın,
Sultan Ahmed’in karşı çıkmalarına rağmen Kuyucu Murad Paşa eliyle imzalanmasını
görmüş ama antlaşmanın adının konulduğunu duymamıştık. Bu bölümde bu eksikliğin
giderilmiş olması da yerinde ve güzel bir sürpriz oldu.
Yine ilk sezonda ucundan gösterilip geçilen Celali
İsyanları sırasında devlete başkaldırmış olan isimlerden Abaza Mehmed Paşa’nın
Bosna Beylerbeyi olarak bu sezonda diziye eklenmiş olması da ilerleyen
bölümlerde ilginç muhabbetleri peşi sıra getirebilir. Ne de olsa geçen sezondan
bu konuda büyük bir yaramız var. İsyanları izleyemedik ama en azından bu
isyancılara karşı Devlet-i Aliyye’nin kellelerini uçurmaktan sonra izlediği yeni politika bu sayede
anlatılmış olur. Kimbilir belki isyanlarla ilgili birkaç tane daha bilgiye
vakıf oluruz.
Hazır dizi toparlanmaya başlamışken şu haremdeki
cariyeleri canlandıran figüranlara da bir el atılsa tadından yenmeyecek.
Maalesef hepsi birbirinden yapmacık ve amatör görüntüler veriyorlar. Bu bölümde
Kösem Sultan’ın saraya getirildiğini duyunca sevinen ama hâlâ durumunun kritik
olduğunu duyunca anında üzgün bir surat takınan cariyeyin acizliğini ne siz
sorun ne ben söyleyeyim. Dizi artık iyiden iyiye harem taşlığından uzaklaşmış
olsa da bölümlerde cariyelerin göründükleri sınırlı sürede bari bir inandırıcılık, bir gereklilik
yakalanabilsin. Küçücük çocukların bile nefis performanslar verdikleri bir ortamda bu kızcağızlar ekranda çok sırıtıyorlar.
Bitirirken 4. Murad’ın hasekisi Ayşe Sultan ve Leyla
Feray iyi güzel de Kösem Sultan ve Sultan Ahmed’in kızları olan, 1. sezonun öne
çıkan çocuk karakterlerinden asıl Ayşe Sultan nerelere kayboldu,
neden adı hiç anılmıyor, öldü mü kaldı mı, bu aile üyelerinin gerçekten birbirlerinden haberi var mı diye sorayım ve huzurlarınızdan çekileyim.