Geçen haftaki bol duygu ağırlıklı bölümden sonra güzel bir
"aşk" bölümü izleriz gibi gelmişti. Bölüm öncesi tek kare Mahir ile
Feride'nin beraber olduğu resim de paylaşılmadı. Ee haliyle daha da meraklandık
biz. Halbuki çok isterdim şöyle bir güzel barışma resmi görmeyi. Şu lüzumsuz
"öpücük ayrılığı" sonrası çok fazla beklemiştim bu bölümü, yani
barışmayı. Aslında şu an küçük bir hayal kırıklığı içindeyim. Hayal kırıklığım
bölüm adına değil. Biz #MahirileFeride etiketi için tam iki yıl bekledik.
Haliyle bölümün bu etikete uygun olmasını çok isterdim, dolu dolu Mahir -
Feride sahneleri, her anından aşk taşan yani! Bölüm kötü müydü? Tabii ki
değildi! Ama kesinlikle şunu diyebilirim ki bir Mahir - Feride bölümü de
değildi. Tren nasıl durdu sahi? Siz anladınız mı? Ben hiçbir şey anlamadım o
kısımdan da ondan soruyorum.
Bölümde ne oldu kısaca özet geç derseniz; nasıl indi bilmiyoruz trenden ama Feride
gidemedi ve aşıklar barıştı. Songül ve Yasin evlenmeye karar verdi. Belgin gene
yakın markajda. Mahir gene kısa çöpü çekti ve en zor ihale kendisinde kaldı.
Kısa aralıklarla güzel "aşk" anları ve bolca karabadayı aleminin
zararlarını izledik.
Ah Mahir ah! Hep böyle kandırıyorsun bu kızı.
Mahir'in çaresizliği, çırpınışları, koşturmaları kime el atsa bir şekilde
diğerine eksilen bir hayatı var artık. Evet, Mahir artık böyle kabul ediyorum.
Girdiği yol da belli ama daha önce bunu demiştim; herkese koşup sonunda kendine
yorulacak Mahir. Bunun en iyi örneğini bu gece gördük; sevdiğine sarıldığı,
kokusunu içine çektiği anki Mahir; Feride'ye de geç kaldı. Aslında sadece orada
olmak istiyor ama olamayacağını da çok iyi biliyor. Şahane bir sahneydi.
Ama ne güzeldi bizim aşıklar; trenden inen o muhteşem zarif kadın, çocuk gibi
ağlayan bir Mahir. Kızıp öfkelenmesi gereken zamanda ortaya çıkan sakin tablo.
Aşk ne güzelsin sen. Duvardan inen resmini, yerde kıyafetleri görüp Mahir'in
kaybetme korkusunun seviyesini de görmüş oldu Feride.
İşte tam burda durdu dünya!
Evdeki sahneler gayet iyiydi. Beraber uyuyup, beraber mutlu uyansınlar çok
istemiştim. "İstediğin oldu mutlu musun" diye mesajlar geldi. Evet, eksik
ama mutluyum. En beğendiğim sahne uyuma sahnesi ama Feride'nin tren garında
Mahir'in dudağına dokunduğu sahneye bittim. Yani öpüşmeleri bile saymıyorum, o
kısımdan ateş çıktı desem inanın. Hele ki "çay suyunun buharı elini
yakmasın" repliğini duyup kurduğum cümleden sonra etrafıma bakıp, odada
tek başına olduğuma şükrettim. Böyle (tatlı) şeyler yapmayın. Olan var, olmayan
var. Neyse konumuz bu değil devam edelim. Öpücük(başkasıyla) konusu çok kallavi
bir konuydu. Bizde ağır bir etki yapmıştı, nasıl deli gibi sinirlendik o bölüm
sonunda hatırlar mısınız? Şimdi ne oldu? Sert bir geçiş beklerken nasıl da
yumuşak geçiş yaptık değil mi? Yani ben Mahir az daha çabalar sanmıştım, belki
biraz atışırlar, Feride az daha direnir. Mahir Feride'yi değil, Feride Mahir'i
ikna etti desem yalan olmaz. Henüz birkaç saat önce gitmeyi düşünen kadın
evinde sevdiğinin gömleğini ütüledi. Çok mu yumuşak oldu bu geçiş? Olsun
onların aşkı niye özel diyenlere bunu diyoruz biz de zaten. Aşk gurur dinlemez
sözü her daim cepte bu aşkta!
Adeta bir kabadayı!
Mahir'in bitmek tükenmek bilmeyen çabası, emekleri, insanları koruyup kollama hadisesi
en başından beri vardı ama bugün için Mahir ve o güzel vicdanına iki kelam
etmezsem olmayacak. Kabadayı aleminin pasladığı iş elbette temiz bir iş
olamazdı. Bu dünyada olan bitenin hep fakir fukaranın başına gelmesi de başka
bir ironi! Gecekonduda oturacaksın, sende olan tok gönüllüğe rağmen, açlar
dayanacak kapına, evine göz dikecek. Oh ne güzel dünya! O insanları kurtarmayı
deneyeceksin, birini korurken diğer korudukların yıkılacak. Ama kırıp dökülen
her cam, çerçeve senin içine batacak! İşte hep bunu diyoruz aslında; sen nasıl
kötü biri olacaksın Mahir? Haksızlığa dayanmayan sesini kısıp nasıl bu
insanlarla baş edeceksin? Kuran'a gösterdiği hürmeti, o kadar kalabalık ahalinin
ısınma işini bile bizzat eliyle yapması, oyuncak bir bebeği sahibine teslim
etmek istemesi. Böylesi ince bir insandan nasıl bir Karadayı çıkacak? Kendine
özgü biri olacak orası kesin.
Osman oğlum bir sen kaldın darkside'a geçmeyen, sen de geç tam olsun.
Ben en başta Osman - Songül aşkında Osman'a bir şey olursa çok üzüleceğimi
demiştim. Bu dizide masum olan çok az insandan biri de Osman. Tek suçu sevmek!
Songül'ün bir ilişkiyi bitirmeden bir diğerine geçişi üç kırık kalbe, belki de
yıkılan bir hayata sebep oldu. Bir de üstüne az kalsın babasına sebep oluyordu.
Peki, bundan sonrası için mutluluk olur mu oradan? Kesinlikle olmaz. Zaten
hayat anlayışıma ters bir durum Yasin'in şu an ki tavrı. Sevmediğini bile bile
evlilik! "Zorsa sev ama sevmiyorsa zorlama" sözü tam da bu gece
Yasin'e verilecek nasihat gibi geldi bana. İlknur'un hayata dönüşünü izlemek
güzel oluyor. İlknur için; Seyis aşkından rotayı kırıp, Erdal abi için mi ışık
gördük bugün? İyi avukat sayılmaz belki Erdal abim ama iyi insan orası kesin.
Hem de daha az üzülür belki İlknur gerçekleri duyunca. Nazif Baba geçim sıkıntısında,
dükkan ağzına kadar ayakkabı dolu ama müşteri yok. Çay markalarını bile almaya
çekinir olmuş. Peki, bu şartlarda nasıl düğün yapacak ve o ev nasıl dönecek?
Orhan cephesinde olaylar gelişti. Zehra sanki hiçbir şey olmamış gibi kapıya
dayandı. Bu da ilginç bir andı. Orhan koluna o acıyı kazırken bugünleri
düşünmüş olmalı. Orhan'ın Mahir karşısına bir yerde çıkacağını biliyorduk ama
bu şekilde olması ilginç ve fazla kolay oldu. Mahir'in bütün planlarının
bozulması an meselesi. Hem Orhan, hem de Belgin bombacıyı öldürmediğini biliyor
artık. Belgin demişken; Mahir'e demirbaş olarak yazıldı diye korkuyorum. O
nasıl güzel Oh Olsun'u söylemekti!
Yalnız son "oh olsun" diyen en iyisini der, benden demesi. Vehbi ile
olan çıkar ilişkisinin nedenini öğrenecek gibiyiz yakın zamanda. Hadi
hayırlısı.
Aşkın ayaklanıp gelemediği yere, sizin koşup yetişmeniz icap eder. Dün
Feride'ydi; aşk için elinden hatta ayağından ne lazım geliyorsa esirgemeyen,
bugün Mahir. Aşkın bu türlüsünü çok seviyoruz; bir adım gelirsen bana, ben sana
koşar gelirim. Hatta imkansız sevdiğimiz de doğrudur ama umut bizim işimiz.
Bundan sonrasında Feride'nin de olayları biliyor olması acaba yeniden Yasin -
Feride - Mahir süper üçlüsü kurulur mu sorusunu akıllara getirdi. Onları
yeniden beraber görmeyi çok isterim.
Sıradaki bölüm lütfen!
* Yarabbim isimli bir Orhan
Gencebay şarkısıdır.