Bölümdeki güzel detaylardan biri de finaldeki olayın zeminini hazırlayan geçen haftaki bir gelişmeydi. Kösem, adamlarıyla birlikte Mehmet isimli bir çocuğun babasını öldürtmüş ve hiçbir şey olmamış gibi çocuğu da Sıbyan Mektebi’ne yazdırıp kendi himayesi altına almıştı. Bu hafta küçük Mehmet’in, kurtarıcısı olarak gördüğü Kösem Sultan’ın aslında babasının katili olduğunu öğrenmesini ve böyle durumları kendi lehine kullanabilecek bir takım karanlık adamlarca bir nevi çocuk suikastçı olarak kullanılmasını izledik. 

Neresinden baksanız cesur bir hamleydi. Kösem Sultan gibi güç delisi olmuş insanların kendi firavunlarını da aslında ister istemez kendi elleriyle yarattıklarını gösterdiler. İmarethaneler kurup, aşevleri açıp fakir fukarayı da besleseniz fark etmiyor. Yaptığınız kötülükler de hanenize yazılıyor ve dönüp dolaşıp sizi vuruyor.
 
Mehmet demişken Kösem’in benim açımdan en keyifli yanlarından biri seçilen çocuk oyuncuların performanslarındaki başarıyı görmek oluyor. İster önemli bir ana karakterin küçüklüğünü canlandıran oyuncular olsun ister bu gibi yan rolleri, şimdiye kadar diziden geçen bütün çocuk oyuncular yaşlarından beklenmeyecek performanslar sergilediler. Her şeyin son derece profesyonelce düşünüldüğü yabancı yapımlardaki durumun aksine bizim dizilerimizde ve filmlerimizde istisnalar hariç genelde çocuk oyuncuları izleyince “çocuktur, bu kadar yapabilmiştir” diye hoş görür geçeriz, işin bu kısmında amatörlüklere tanık oluruz ama Kösem’deki her çocuk oyuncu birbirinden iyi oldu gerçekten. Mehmet’i canlandıran küçük oyuncunun da tepkileri, tavırları çok doğaldı. Hem onun eline sağlık, hem de onu seçen cast ekibinin.
 
Huylu huyundan vazgeçmezmiş, bir konuda serzenişte bulunmazsam içim yine rahat etmeyecek. 4. bölümde izlediğimiz öpüşme sahnelerinde kamera nedense hep gözlerini kaçırdı. Küçük bir çocuğu elinde bıçakla koskoca kadını bıçaklarken göstermeye cesaret edebilen bir yapımın Silahtar Ağa ve Esther Hatun’un dudakları daha birbirine bile değmeden sahnede kesmeye gitmesi, Şehzade Kasım cariyeyi öperken Doğaç Yıldız’ın başının kadrajdaki görüntüyü kapatması her iki sahneyi de benim açımdan komikleştirdi.
 
RTÜK cezalarından dolayı bazı detaylara temkinli yaklaşılmasını anlıyorum ama evcilik oynanan bir çocuk filmi de izlemiyoruz nihayetinde. Biraz gerçekçilik istiyor insan. Adam akıllı bir cinsellik sahnesi görmeyi zaten beklemiyoruz da yurt dışına pazarladığımız bir yapımda iki yetişkin insanın öpüşmelerini göstermekten bile köşe bucak kaçacak hale geldiysek vay halimize. Hem de kadroda, oyunculuk güçlerine ek olarak bu gibi sahnelerin gerçekçiliğini artırması için özel olarak seçilmiş gibi görünen, birbirinden güzel ve yakışıklı bir sürü oyuncu varken. Bari kadın-erkek ilişkileri kesilip biçilen adamların gösterildiği sahnelerin yarısı kadar cesur olabilsin.
 
Gülbahar Sultan sarayda yıllarca gizlilik içinde yuvalandırdığı cariyelere “Asıl savaş şimdi başlıyor” demişti, dilerim Kösem’in 2. sezonu da aslen 4. bölümle birlikte başlamış olsun. Üstüne bu şekilde koyarak bozmadan ilerledikleri sürece keyfimiz daim olur. Daha da ne isteriz zaten?
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER