-Bak tanıştırayım Nihan, Asu senin görümcen.-Sen de bu durumda Emir'e kayınço diyeceksin Kemal!
Sezon finalinde Kara
Sevda, bir sezon boyunca eteğinde taşıdığı tüm taşları dökmüş, yeni sezon için yeni
düğümler atmıştı. Geçmişten taşıdığı tek sır da Asu’nun bir Kozcuoğlu olduğu
gerçeğiydi. Ve Asu’nun saman altından su yürüten tavırlarından, onca gizlediği
şeye rağmen bunları bilmeyenlerin ona melek muamelesi yapmasından bunalan ben
de bu gerçeğin bir an önce açığa çıkması için sabırsızlanıyordum. Öyle ki, bunu
Kemal’in kızını öğrenmesinden bile çok istiyordum. Nihayet hevesle beklediğim
an geldi. Ben de onun yüzü suyu hürmetine Nihan’la Kemal’i, dolayısıyla da aşkı
az bu bölümü sevdim. Deniz’in kendi kızı olduğunu öğrenmesine ramak kala
direkte dönen Kemal’in, bir yerde bir şekilde açık verip bu sefer de taca
çıkacağından çok korkmuştum. Neyse ki çok ince manevralarla ilerlediler. Ben de
diken üstünde, neredeyse arada nefes almaya korkarak onlarla birlikte adım adım
yol aldım.
Kemal’in Asu’yla gerçekten evlenme kararı almadığı
aşikârdı. Zamanında üzerine oynanan
vicdan azabı kozuna, bilhassa annesi ve Hakkı Bey’in sıkıştırmalarına boyun
eğmeyen Kemal, Asu’nun intihar teşebbüsüyle geri adım atacak değildi zaten.
Üstelik nişanın bozulmasının tek nedeni de Kemal’in Nihan’a kara sevdalı olması
değildi. Kemal, değer verdiği bir insan olan Asu’yu da mutsuz bir evliliğe
mahkum etmek istememişti. O yüzden bu işin geri dönüşü yoktu. Kemal’in Emir’in
kurduğu tuzağı, daha geceden çözmüş olması zaten beklenen bir
şeydi ama “Asu’yla evleceğim!” çıkışına kadar Nihan da hep diken üstündeydi,
yaşadığı korku ve yürek çarpıntısının tarifi yoktu. “Kemal’i nasıl uyarsam?”
diye beynindeki tilkilerin dört döndüğünü hissettim ben ama bir çözüm yolu
bulamadı tabii. Neyse ki direkten döndüler, fakat Kemal’in açıklaması Nihan’ı
bir konuda rahatlatıp, öteki konuda büyük bir endişeye sürükledi.
"Gençler, duydum ki okeye dördüncü lazımmış. Buyrun işte ben geldim!" by Ayhan
Nihan’ı aşk hayatında tam olarak anlayamadığımı geçen hafta
söylemiştim zaten. Buyurun size bir örnek daha. Önce Asu’ya itiyor Kemal’i, ama
Kemal de onunla evleneceğini söyleyince hemen gerçek mi diye ardını
araştırıyor. Ne oldu yavrum, hani Kemal’in kalbine kilit vurmamasını,
başkalarına da hayat vermesini istiyordun? Hani adamın yüzüğünü çıkardığını
görünce “Bitti!” diye kaçıp karanlıklara sığınmıştın? Bak şimdi adam ne güzel
seviyor(!), ne güzel evlenip kendine yeni bir hayat kuracak(!). İş ciddiye
binince nasıl da yan çizdin ama. Tamam, tamam düşürme yüzünü gel bir sarılayım
sana. Tabii ki çıkmadın sen, hep saklandığın yerde, Kemal'in kalbindesin. "Taht kurmuşsun kalbime, en güzel yerindesin."* Bu ikisine teşhisi Ayhan iyi koydu; fütursuz
sevmekten oluyor hep bunlar.
Kleopatra ve saz arkadaşları birleşip, Maksim’de program
yapmak yerine “Mahşerin Dört Atlısı Dedektiflik Bürosu” mu açsalar acaba? Her
türlü, cinayet, kayıp, gizli kardeş itinayla bulunur! Ben Kemal’in Asu’dan
şüphelendiğini bu ekiple paylaşacağını düşünmemiştim açıkçası. Zehir’le
birlikte düşerler bu sırrın peşine sanmıştım. Ama iyi oldu, hiç değilse herkes
bir avazda öğrendi. Nihan da benim gibi Asu’nun, tüm bu geniş çaplı intikam
planını tek başına kuramayacağını düşündü tabii. Çünkü Asu’nun kapasitesini
hepimiz biliyoruz. Biricik abisi bile proteini eksik, algısı tembel dedi
kendisi için, artık ben susayım. Neyse ki Kemal diken üstünde, belki de aksinin çıkmasını içten içe dilerken parçaları güzel birleştirdi.
Fitili bir çantanın ateşleyeceğini düşünür müydünüz? Ben
düşünürdüm, zira Bihterciğim de bir marka çanta yüzünden vermişti ilk firesini. Asu’nun aldığı
marka çanta da kızcağızın başına bela oldu resmen. Sen tut, koskoca 14
milyonluk şehirde, sadece 4 kişinin almış olduğu çantadan satın al. Halbuki
pazardan alsaydı, şimdi hiç bu sıkıntıları yaşamayacaktı. Üstelik Emir de kıza
Kemal’i ispiyonlama görevi yükledi. Yahu kızı bir rahat bırakın, istediği gibi
düğün hazırlığını yapsın, Kemal’in bir türlü gelmediği gelinlik provalarına
gitsin!
Yazı devam ediyor…