Hiç beklenmedik zamanlarda hiç beklenmedik olaylar kapımızı
çalar bazen. Kimi zaman sevinçten dört köşe oluruz, kimi zamansa kurduğumuz tüm
hayallerin paramparça oluşunu izleriz uzaktan. Başımıza gelen her şey biraz
daha büyütür bizi, elimizde kalan da budur çoğu zaman.
Düğme, Bahar hikayesine güzel bir hazırlık yaptı. Mucize oldu. Belki de Hülya'nın gelgitlerinin nedeni oldu bir yandan. Düğme, HülKer'in ortak sevinci oldu. Fakat artık ortak acıya da ihtiyaçları yok mu? Acı ama gerçek. :(
Düğme’nin kalp atışını duyup, sevincine sevinç katan Hülya,
bedeninde büyüyen minik kız çocuğuna aylarca uzaktan uzağa baktığını,
‘Teyzecim.’ diye sevdiğini öğrendi. Nasıl ki Düğme hiç beklemediği bir anda
girdiyse hayatına, mutluluğu da camdan bir vazo gibi yere düşüp paramparça
olmuştu o kısacık cümleyle.
Yeni hikayeler yazacaksın Hülya, mutlu hikayeler...
“Bahar senin kızın…”
Bahar, senin kızın Hülya. Boncuk gibi gözleri, sapsarı
saçlarıyla büyüyor günden güne. Senin gibi neşe saçıyor etrafına. Senin gibi
gülümsüyor elinden tutanlara. Bahar, senin kızın Hülya. Hadi tut elinden
kızının, sarıl ona sımsıkı; güneşli günler de gelecek elbet, saçlarınızın rengi
saracak dört bir yanınızı da.
Hülya’nın kalbine bir ok daha saplandı. Ama Melek’in
karşısında dimdik durmayı da bildi. Canı bu kadar yanarken “Bundan sonra babasıyla
yaşayacak.” repliğini Hülya Cevher’den başkası söyleyemezdi. Çünkü Hülya
Cevher’i Hülya Cevher yapan şeylerin başında hayata, yaşadıklarına karşı
güçlü kalmak gelir!
Sahnenin atmosferine, rengine, duygusuna aşık oldum!
“Ben onu kabullenemem ki…” diyen Hülya, hem de öyle bir
kabullendin ki sen onu. Bahar’ın Mehmet’e dokunduğunu görünce Mehmet’i bağrına
basman, Bahar’a yemek yedirirken bir anda ağlamaya başlaman, her şeyi Kerim’e
anlatmak istemen, hepsi Bahar’ı kabullenmenle alakalı. “Ben Bahar’ı istersem,
Bahar da beni istemek zorunda!” diye düşünmeyip Bahar’ın neler hissedeceğini
düşünüyorsun ya kocaman yürekli bir kadınsın sen.
O da isteyecek elbet Hülya, az sabır...
Bahar’a yemek yedirirken elleri titredi, sonra da
“İstemiyor.” diye ağladı ya Hülya içim gitti. Neresinden bakarsak bakalım çok
zor. Hülya için de, Bahar için de…
Burcu Biricik, Mahinur Ergun ve Cem Karcı, Bahar ve
Hülya’nın bir araya geldiği her sahnede kalbimizi kavurmaya and içmiş. Mahinur
Ergun’un naif kalemi, Cem Karcı’nın usta rejisi ve Burcu Biricik’in muazzam
Hülya’sı yanlarına minik Bahar, Defne Yazar’ın da tatlılığını katınca hiç
bitmesin istediğim sahneler çıkıyor ortaya… Kalbim acısa da birbirlerine yaklaşmaları iyi geliyor.
Eltispor oleeeeyyy!
Bahar’ın Cem’in tecavüzü sonrasında doğduğunu Zeynep’in
öğrenmesi tam yerinde ve tam zamanında oldu. Zeynep, canı yandıkça başkalarına
saran bir kadın. Kime sardığına bile bakmadan hem de. Ama yavaş yavaş
değişmiyor mu o da? Eski Zeynep ne olursa olsun Bahar’ı kucaklar mıydı?
Zeynep’in Hülya’yla kuracağı dostluğun bu açıdan da çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Artık Eltispor sahalara çıkmaya hazır! Bakalım birbirlerine neler
katacaklar?
Zeynep’in Hülya için psikolog bulacak olması, karnındaki
bebeğine dokunması çok güzel ayrıntılardı. Yine eski Zeynep bir Cevher torunu
daha geliyor diye neler neler düşünürdü. Hülya’nın Melek’le gireceği savaşta
her şeyi bilen bir Zeynep Hülya için şans, Melek için şanssızlık elbet.
Merhaba annecim, babacım verin elinizi öpeyim.
Melek’in değişimi çok doğru bir noktada başladı. Haftalardır
söylüyorum, tutarsız bir Melek’tense kafayı kötülüğe takmış dişli bir Melek’i
tercih ederim. Fakat burada önemli olan Melek’in hal ve tutumlarının ne şekilde
ilerleyeceği. Melek’in değişiminin dayandığı noktayı sevdim, beni tatmin etti.
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmadı ve değişti Melek. Ama dediğim gibi bu noktanın
çok ince bir şekilde doldurulması lazım. Geçmişten birkaç flashback, belki
Melek’in dilinden dökülen birkaç anı… Bakalım göreceğiz zamanla. Bu hikayenin en aksak tarafıydı Melek, eninde sonunda hikayenin içinde sağlam bir şekilde yol almasından dolayı mutluyum.
Aysel-Ceylan-Aysel siz kolonyayı hazırlayın şimdiden.
Melek’in Hüseyin’e her şeyi anlatmasını beklemiyordum.
Şaşırtıcı ama güzel oldu. Burada iki ihtimal var. Ya Kerim’i korumak için her
şeyi saklamayı düşünen Hüseyin’le karşı karşıyayız ya da Hüseyin gerçekten
kendinden başka kimseyi umursamıyor. Bu noktayı tartışmak için henüz erken.
Fakat Hüseyin Cevher günlerdir hasta yatan kızını bırakıp Melek’le nikah
kıydığında benim gözümdeki babalığı yerin dibine çakıldı. Hoş, ben zaten
Hüseyin’in babalığını sevmiyordum ama ara ara güzel şeyler düşündürüyordu yine
de.
Babalık Kerim'inki gibi olur Hüseyin'ki gibi değil...
Hüseyin de Kerim de yeri geldiğinde babalarına laf
söylemekten çekinmeyen insanlar. Bu kadar düşüncesiz bir baba, kendi babasına
bir şey söyleyememeli artık. En azından bu noktada susmayı bilmeli. Hüseyin
Cevher, ilk günden beri sakinliğiyle sevdiğim bir karakter oldu. Bakışlarını,
aşkının acısını sevdim. Melek’le evliliğine asla kızmam ama bunun zamanı
değildi be Hüseyin! Ceren için tek umudum Zeynep’in değişmesi. Haydi Zeynep,
kızının yüzünü biraz güldür. Hülya, sen de destek ol Zeynep’e…
Yazı devam ediyor...