Yine, yeni, yeniden Go Flamingo is loading…
Veeee Asena’nın Flamingoları Tuna öncülüğünde tek tek
toparlandı. Hepsini üç aşağıya beş yukarıya tahmin ettiğimiz yerde bulduk da
Gazi, ah Gazi. Bizi bile kandırmış, unutmayacağız. Adamın içine bir kere şive
kaçmış, çıkaramıyor. Arabesk yollara vurmuş, şirket zaten gider modunda.
Hepsinin Gölge’nin gücü adına toplandığını görmekten büyük keyif aldım. Gerçek
bir Go Flamingo ofisi geliyor.
Evde jöle bitmiş bro, en acilinden bir kutu al getirsene
Yiğit Balcı. İlk aşkı uğruna kıta değiştiren adam. 15 yıl
ufak bir taşı saklamak ne demek be adam. Var mı böyle erkek? Kızlar bu durumda
daha hassastır; ama beni şaşırttı. Olmayacak karakterler yaratıyorlar, sonra
gerçek hayatta aynısını arıyoruz ve bulamıyoruz. Benim kafam bu kadar
karışıkken Yiğit’in kafasının içindekileri düşünemiyorum. Bir kördüğüme
dolandı, dolandıkça dolanıyor. İpin ucunu bulamıyor, elini nereye atsa boş
çıkıyor. Deniz ve anıları da yüzüne vurulunca geçmişi terk etmek iyi karar gibi
geldi. Bence bütün fotoğrafları yakınca geçmişin izi silinmiyor; ama Yiğit böyle mi düşünüyor? Kestirmek zor, işin içinden
çıkmak daha zor.
"Duygularımla oynuyorsan yaktım seni Maykıl" By Tuna
Deniz’in Yiğit gerçekleri öğrenmesin diye Tuna’ya gitmesi
beni sinirlendirdi. Tuna’yı seviyor olabilirim, Tuna iyi bir insan olabilir;
ama Deniz’in onu kullanmasını istemiyorum. Aslında şöyle ki kendimi ilk aşk
sonuna alıştırmış iken hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum. Tuna’nın mutluluktan
havalarda olduğunu görüp de yere çakılmasını izlemek istemiyorum. Zannedersem
artık yalanın uzamasını istemiyorum. Gerçeklerin ortaya çıkıp, herkesin elini
cebine sokup tüm kozlarını paylaşmasını istiyorum. İşte o gün bir milat olacak
ve asıl macera o zaman başlayacak. İlk aşkın vazgeçilmez hissi mi çocukluk
aşkının gelip geçici heves olması mı? Seni seveni mi severek mutlu olmalı?
Sevdiğine gerçekleri söyleyip ona göre mi hayatına yön vermeli? Bana göre Deniz
Yiğit’in ondan nefret etmesini kaldıramayacağı için bu yolu seçti. Yiğit nefret
edeceğine Tuna ile sevgili olduğumu bilsin. Zaten gizliden gizliye onu görmüyor
muydu? Oysa ben isterdim ki gerçekleri açıklayıp ondan sonra yoluna devam et.
Çünkü sen doğallığınla muhteşem olan Deniz Aslansın.
Kendimi hepsinin yerine koyduğumda haklı yanlarını
görüyorum. Deniz yalan söylediyse Yiğit’e, Yiğit de İrem’e yalan söyledi.
Nişanlı bir adam Deniz’i öpmemeliydi. İrem’in bencilliği, hep ben diye içten
içe bağırışları ile buraya geldik. Konunun Deniz’i ayran gönüllü bir kız yapmasına
üzülüyorum. Tek tek tüm karakterler olup hepsine hak veriyorum. Hepsinin
kendince sebebi var. Yiğit’in gözünde canlandırdıklarını görünce de kalbim
hızlı atıyor; çünkü rejinin enfes oluşuna bayılıyorum. Ve diziyi izlerken
kendimden o kadar geçiyorum ki uzun dizi sürelerini unutuyorum. Nasıl
seviyorsam.^.^ Sizi bilmem ama ben bölüm bittiğinde “Hangi ara bölüm sonu oldu, Yiğit bu bölümde gerçekleri öğrenmeyecek mi?” dedim.
Romantik komedilerin en büyük unsurlarından olan “Uzun –
kısa” ikilemini başarıyla yansıttıkları ve her hafta güzel 90’lar parçası ile
kulaklarımızın pasını sildikleri için teşekkürler. Bir de Deniz’in ikileminden
kurtulup gerçek hayata geçersek değmeyin keyfime. Yeni bölümden umutluyum, umudumu söndürmeyin. Aşkın muharebesi olmasın, aşk
olsun.
Sevgiler.
Deniz, Tuna'yı öperek doğru yaptı mı?