Ben bu adamdan mı hamileyim şimdi?
Ayrılık, Onur ve Lale’nin çektiği acılar, kalplerinin sızlamaları öyle güzel işlendi ki… Gerçekten tüm ekibi tebrik ediyorum! Biliyorsunuz detaylar benim için önemli ve işkolik Onur’un Lale’den ayrı olduğunda işini zerre kadar umursamaması, tatlı hastası olan Lale’nin, Onur hayatında olmadığında tatlıları yemek istememesi hepsi çok güzel detaylardı. 

Flashbackler de bu bölüme acayip yakıştı. Daha önce izlediğimiz sahneler olmasına rağmen, Onur ve Lale’nin hissetiklerini anlamamıza yardımcı oldu ve ben bunu çok sevdim. Hele o rüyaları? Şahaneydi! 

Freud haklı, rüyalarımız; bilinçaltımızın yansımaları ve Lale’yle Onur’un bilinçaltlarında neler yattığını, en önemlisi de; birbirlerini kaybetmekten deli gibi korktuklarını öğrendik. Lale’nin rüyasında, Pelinsu’nun: “Ben aşkımıza sahip çıktım Lale. Ama sen korktun.” cümlesi de çok güzel bir detaydı. Yani Lale’nin Onur’a sahip çıkma serüveni, zihninde çoktan başlamıştı.

Bu bölüm Lale’yi pamuklara sarasım geldi. Elbette ilk baştan bahsetmiyorum. Ben her şeye rağmen Onur’a güvenmesini beklerdim. Tabii böyle söylemesi kolay. Yaşamakla, üzerine düşünmek aynı şeyler değil. Ama Pelinsu’nun nasıl bir yılan olduğunu da, şu ana kadar anlamış olması lazım artık. 


She is cool ^^

Ben, Onur’un duygularından emin olalı çok oldu. Hissetmemiz ve emin olmamız gereken Lale’nin duygularıydı. Ve bu bölüm onu sonuna kadar hissettik. Öyle mutluyum ki, anlatamam sayın seyirciler! “Onur’suz çok mutsuzum. Resmen kalbim acıyor anne. Onu düşünmediğim bir saniyem bile yok.” diyen Lale’yi yerim!

Bölüm yorumlarımı ilk bölümden beri takip eden arkadaşlar bilir, 2. bölüm yorumumda Lale ve Onur’a Selami Şahin’den Seninle Başım Dertte şarkısını armağan etmiştim. Hemen peşine de, şu anda şarkının “Ne yapsam bilmiyorum.” kısmındalar. İlerleyen bölümlerde birbirlerine olan aşkın ortaya çıkıp; “İçimden bir parçasın, söküp atamıyorum.” kısmına geçmeleri dileğiyle yazmıştım. İşte o dileğim de, gerçek oldu. Artık birbirlerinin hayatında “Demirbaş.” listesindeler…

Geçen hafta Songül’e kızdığım yerler vardı biliyorsunuz. Bu hafta Songül gönlümü aldı. Nilüfer de, Nergis de güzel şeyler yaptı Lale ve Onur için. Kurtuluş’a buradan kalpler yollamak istiyorum. Ay ben onun aklını severim! Sayesinde bulumiğin planı ortaya çıktı ve Lord’umuz aklandı. Filiz zaten başlı başına, Erol ve Pelinsu’nun oyunlarını bozdu. İşte demek istediğim şey tam da buydu. Yan hikayelerin, ana konuya hizmet etmesi. Çok keyifli geçti o yüzden bu bölüm. Her şey tadındaydı. 

Yalnız, Samet ve Nergis ilişkisi üzerinde yeteri kadar durulmadığını düşünüyorum. Samet ve Songül’ün kötü tanışması, Samet’in Nergis’e söyleyemediklerinin üzerinde çok durmadık sanki. Kolay başlamış bir ilişki kolayca bitiverdi ve şu anda ikisi de; acı çekiyor gibi değil de, birbirlerini unutmuş gibiler. Lale ve Onur dışında güzel bir ilişki örneği olabilirler o yüzden üzerinde durmak lazım.


Sana kırmızı çok yakışıyor Pelinsu 

Necip Fazıl Kısakürek’in çok sevdiğim bir sözü vardır: “Sevdiğini belli et. Gizlemek, başkalarına fırsat vermektir…” İşte Lale tam da bunu yaptı. Onur’u sevdiğini ve ondan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini, artık Onur’un ona ait olduğunu, Pelinsu’nun gözlerinin önünde onu öperek gösterdi. Yani, Onur Sarıhan, Lale’nin gençler… Dağılabilirsiniz. :)

Artık senaristlerin bizim ne istediğimizi anladıklarını düşünüyorum. Bolca Lale, Onur ve aşk… Bundan sonraki bölümlerde, efsane sahneler bekliyorum. Beklentimi acayip yükselttim. E bu kadar sabrettik, dolu dolu aşk kokan sahneler izlemeyi hak ediyoruz bence? İlk defa bir bölümün sonunda hepimiz ekrana Nurella bakışı değil, kalp attık. 

*Bu bölüm için kafamda bi’ sürü başlık dolandı. Sonra jenerik müziğimizden esinlenerek: “Zoraki sevdadan, kalbim sırılsıklam...” demek istedim. Haftaya görüşmek üzere.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER