Yine de ümidimi kaybetmiyor ve Necip’in gerçekten var olma
ihtimalini bir köşeye bırakıyorum. Bu noktada hoşuma giden tek şey, Yusuf
Müdür’ün Mert’in Umut olduğunu biliyor olma ihtimali. Yoksa “kör göze parmak
sokmak” tadındaki bu olay, kaz gelen yerden tavuğu esirgemek sözünün karşılığı
olur. Yusuf’un Mert’in kim olduğunu bilmesi, yalnızca akademi birincilerini
ekibine alan müdürün Mert’i yanına almasını da açıklamış olur. Bu da demek olur
ki, Celal’i hem Sarp hem de Mert cephesinden bir güzel sıkıştırabilir.. Yok,
eğer sadece Sarp’tan faydalanmak için uydurduysa bir güzel kapı daha suratımıza
çarpacak.
Bir diğer nokta ise Sarp’ın çırpındıkça batması.. Attığı her
adımın ardından izlerini silmesi gereken Sarp, çok fazla açık veriyor. Oyunun
patlak vermesi güzel bir ihtimal olsa da şimdilik açığa çıkacağını
düşünmüyorum. O nedenle verilen bu açıkların da sağlam bir şekilde kurtarılması
gerekiyor ki havada kalmasın ya da öylesine geçiştirilmiş gibi hissetmeyelim. Eğer
geçen haftaki böcek olayında olduğu gibi “Sarp ya, aferin kameraları bozmuş”
tadında basit geri dönüşler yaşayacaksak tadımız kaçar.
Aslında verilen bu
açıklar hikayeyi daha heyecanlı hale getirebilir. Mesela Alyanak. İki haftadır
önümüze sürülen konulardan biri, Sarp’ın biri vurulduğu gece mekana gelişi.
Alyanak olayı anladığı halde, neye yormam gerektiğine anlam veremediğim kahkahası
ile bir kapı araladı. Sarp’ı elinde tutmak için bu sırrı kullanması sıradan ama
bağlayıcı bir sebep olur. Ancak bir
ihtimalde olsa Sarp’ın dostu olup ona destek çıkması ve hatta sonra Baba’ya
dahi kumpas kurması güzel damar olacaktır, gidilesi.
Yaprak Dökümü, Ali Rıza Bey'den sonra televizyon tarihimizin en çilekeş ebeveyni : Füsun Teyzem!
Sarp’ın bu hafta verdiği son açık ise gizli misafirin ismini
öğrenme çabası oldu. Melek’in konuğun kim olduğunu Yeşim’e söylemesi ile Sarp
yine hedef haline geldi. Bu aşamada Melek hem Sarp’ı korumak hem de kendisini
kandırmadığına inanmak isteyecektir. Sarp'ın kardeşini bulmak için çıktığı yolda atması gereken en önemli adımlardan biri de hayatındaki kadınların güvenini kazanmak olacaktır. Asla anlam veremediğim diğer konu da tam olarak bu. Sarp yaşadıklarını ve içinde bulunduğu durumu annesine neden anlatmıyor? Füsun Teyze’nin sürekli ağlaması ve çektiği
evlat acısı, aile dramından yürümek için kullanılıyor olsa gerek. O halde
annesinin öğrenmesi halinde olabilecekleri bilsek fena olmaz. Çünkü ortada bir engel yokken gizlemesi, “Oğlum Sarp, sen niye anneciğini ağlatıyorsun?" sorusunu akıllara getiriyor.
Dizinin en mağdur karakteri Mert’e gelecek olursak.. İleri
ki bölümlerde Mert ve Sarp’ın saf değiştirmeleri olası görünüyor. Her iki
durumunda en zararlısı Mert. Celal
tarafından çalınan hayatı, yine Celal’in parmakları arasında. Melek-Mert-Celal
üçgenin en zayıf noktası Melek gibi görünse de Mert’in Eylem ve Füsun Teyze’ye
olan zaafı durumu değiştiriyor. Celal’in tehditlerindeki çaresizliği ve
kabullenişi takdir edilesi türdendi. Bu nedenle gelecekteki, Celal-Mert
hesaplaşması beni heyecanlandırıyor.
Son olarak, Ezel’i referans alarak izlemeye başladığım İçerde, dördüncü bölüm itibari ile bende hoşnutsuzluk yaratmaya başladı.Böyle büyük
beklentilerle izlediğim bir dizideki küçük devamlılık ya da mantık hataları
daha da gözüme batmaya başlıyor. Kısacası, İçerde işler şimdilik karışık. En kısa
zamanda affalatıcı bir ters köşeyle ivme kazanması ve Minik’in Celal’e akbil
verdiği sahnedeki gibi şen kahkahalar attırması, gelecek haftanın temennisi olsun.
Haftaya görüşmek dileğiyle..