18. bölümün neredeyse tamamı okulda geçip, Şeyma ve Mete hariç
diğer karakterlerin hemen hepsi sürpriz hazırlıklarına destek verince, bana da
bölümün sahnelerinden çok karakterleri hakkında yazmak kaldı. Ancak bu hafta Öykü’ye yaşatılan sürpriz mezuniyet çok yerli
yerinde oldu diye düşünüyorum, zira Öykü’nün artık gerçek hayata gerçekten adım
atması için eksik kalan parça böyle sembolik bir törendi.
Öykü anladığımız kadarıyla babasız büyümüş. Annesi, Öykü’nün
babasının evi terk etmesinden sonra kızını pamuklara sararak yetiştirmiş. Hatta
daha iki gün öncesine kadar, üzülmesin diye Öykü’den içinde bulundukları maddi
sıkıntıları bile saklamıştı. Etrafında hep iyilikler görmüş; kötüden,
kötülükten, dertten, sıkıntıdan olabildiğince uzak tutulmuş olan Öykü, aslında hayata
karşı bağışıklığı zayıf bırakılmış bir genç kız. Kendi kalbinin güzelliğinin
üzerine bir de bu binince etrafında olan biteni kendi saflığı ile değerlendiren
Öykü, kırılıp dökülmeye o kadar açık ki.
Öykü bu sembolik törende her şeyden habersiz gülümserken,
asla bile isteye zarar vermek istemediği insanlar bir başka yerde güçlerini
birleştirip Öykü’nün hayatını zindana çevirmenin planlarını kurmak üzereler. Son
yaşadığı olaylardan artık ders almış görünen ve Şeyma’nın “uyduruk” özrünü bir
defa daha geri çeviren Öykü, kurulan bu koalisyona karşı koymaya hazır mı? Peki
aşık olduğu adamın annesi ile kapışmaya?
Annelerin çocukları için içten içe ettikleri sadece bir dua
vardır bana göre. Belki ağızlarından güzel/yakışıklı olsun, zengin ve çok
başarılı olsun tarzı sözler çıkar ama gönüllerinden bir dua geçer; “bahtı güzel
olsun”. Yani talihli olsun, kaderi güzel olsun istenir. Öykü babasından dolayı aile
konusunda çok talihli olmasa da, annesi yönünden şanslı. Şimdi bir de yanında
onu çok seven, en büyük destekçisi, sevdiceği Ayaz var. Bakalım anne duası ve
aşkın gücü Öykü’ye gereken desteği verip hayatla baş edebilmesine yardımcı
olabilecek mi?
Bir de karanlıkların içinden Monika Sessa çıktı ek olarak.
Derin’e markasının tasarımlarının fotoğraflarını çektirmek için taa İtalya’dan
arayan Monika, Öykü’nün yaradana sığınıp makasla tasarımlara giriştiğini
gördükten sonra biletini aldı, sabaha kapıya dikilecek. Monika’nın hangi tarafı
seçeceği henüz net olmasa da, gördüğü resimlere ve Öykü’nün fotoğrafına
bakışından, Öykü’nün elbise katlini beğenmiş olduğunu çıkardım. Ancak Monika tasarımlarının
bu hallerini beğendiyse, ben de hemen yarın elime bir makas alıp tasarımcı
olacağım.

Olcay’ın Mete’ye yüzük hakkındaki gerçekleri söylediğini
öğrendikten sonra, tüm acımasızlığı ile Olcay’ı sözleriyle yaralayarak
kendisine açılmış olan son kapıyı da çarpıp çıktı Şeyma. Ücra bir otelin dökük odasına talim etmek
zorunda kalan Şeyma, köşeye sıkıştığının bal gibi de farkındaydı ama kuyruğu dik
tutuyor görünecek ya illa, Mete’nin her şeye rağmen merhamet gösterip uzattığı
eli de itti. Geldiği noktada artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Şeyma’nın hareketleri
de, bakışları da dengesizleşti. Mete’ye Öykü konusunda günah çıkarırken
takındığı masum tavrı da yine bir Şeyma klasiğiydi. Öykü’den ikinci defa özür
dilemeye giderek Mete’nin gözünde üzerine düşeni yaptı Şeyma. Gayet de iyi
biliyordu Öykü’nün özrünü kabul etmeyeceğini.
Şeyma Önem el ele, daha karanlık günlere!
Hayatta sahip olmayı hak ettiğini düşündüğü her şeyden gittikçe
uzaklaşırken, hırsı daha da büyüyor Şeyma’nın. Herkes tarafından terkedilip dibe
vurduğu halde bile sol omzundan fısıldayan şeytana kulak kesiliyor. Şimdi Önem
iki parmağı ile tutup yerden kaldıracak Şeyma’yı. Sanıyor ki alıp yükseklere
taşıyacak. Aslında olacağı o ki, Önem işi bittiğinde en tepeden o iki
parmağının arasından bırakacak onu. Şimdilik “Şeyma is back”, bakalım kötülükte
çıtayı nereye kadar yükseltecek.
Bu noktada, sadece otel sahnesinde kendini kaybedip delirmiş gibi
bakan ve bağıran Şeyma için değil, ayrıca, okulda Öykü’nün karşısına geçtiğindeki
alaycı ve delici bakışlarından dolayı Nilperi Şahinkaya’yı çok beğendiğimi de belirtmek
istiyorum.
Mete de geri döndü. Üstelik geceden sabaha. Aynı geçen hafta
tahmin ettiğim gibi. Ne merhametli bir adammışsın sen Mete ya! Ne ara bu kadar
aşık olmuşsun sen bu Şeyma’ya bu kadar? Hep geçicidir dedim dedim, ama
diyemiyorum artık Mete’nin bu hallerini gördükçe. Okuyup üfletsek mi acaba?
Muska falan mı koydu yoksa bu Şeyma adamın yastığına? Hem bu Mete hayalinde Öykü’yü
görmüyor muydu? Ayaz’dan kıskanmıyor muydu? Ne oldu o iş? Acaba kafasına bir
şey mi düşecek ilerideki bölümlerde de aklı başına gelecek? Bıraktım artık
kendi haline!
Şeyma’nın yeniden Mete’ye kancayı atması ile Burcu da Gizem
odaklı çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Gizem’in Şeyma’dan birkaç model
düşük entrika işlemcisiyle, Burcu aslında beyhude bir çaba içinde. Bütün bu
yaptıklarını Emre’nin fark etmesi halinde de Emre’yi kaybetme tehlikesi var ama
Burcu Şeyma ile kapışmaktan bunun da farkında değil. Atın fav’a.
Haftanın sorusu: Derin Öykü’ye ne ara abayı yaktı?
Derin’in ÖyAz’ı kıskanır bakışlarına anlam veremeyen bir
milyon kişi sayabilirim sanırım. Sanki adam kızı elinden aldı da gözünün önünde
nispet yapıyor, öyle bir bakış. Bölüm sonunda yayınlanan fragmandan gördüğüm
kadarıyla Şeyma, Önem’den aldığı direktif doğrultusunda rotayı Derin’e
çevirecek. Derin ve Şeyma, karakterleri itibariyle dünya üzerinde tek kadın ve
erkek cinsi olarak kalsalar, birbirlerine dönüp bakmazlar. Ancak şartlar bu
ikiliyi ne yöne sürükleyecek, az çok tahmin ediyorum.
Sürprizlerin efendisi Ayaz
Daha önce de dedim. Ayaz okullara ders olarak koyulup
okutulmalı ki, erkekler sürpriz nasıl yapılır öğrensin. Ayrıca Ayaz’dan bu kadar
romantik sürprizi peş peşe gördükten sonra, artık diğer dizilerde gördüklerine
burun kıvıracak hale geldi
Kiraz Mevsimi izleyenleri. Öykü’nün, annesinin
yanında olmak için, üç sene önce hazırlandığı halde katılamadığı mezuniyet
törenini yaşattı adam, daha ne yapsın. Üstelik defalarca öküz lafına maruz
kalmasına rağmen. (Çok şükür bu bölüm sadece bir defa duydum o içimi kanırtan
lafı, neyse ki o da doğrudan söylenmedi. Umarım geçen hafta kırdığı rekorla
birlikte bitmiştir)

Ancak bu defa Öykü’nün teşekkürü de çok özeldi. Önceki
bölümlerde önce serenad ile sonra da çektiği video ile ilan ettiği aşkını, bu
defa mikrofondan herkesin önünde dile getirdi.

Göze sokula sokula yapılan romantiğimsi sahnelerin yerine,
küçük ve daha gerçek sahnelerle de aşkın yansıtılabildiğini izledim bir de ben bu
bölümde. Şöyle ki, birbirlerine fark etmeden ilk defa aşkım, sevgilim diye
hitap eden ve bunu birbirlerinden duymanın heyecanını yaşayan çift, gereksiz ve
ruhsuz öpüşme sahnelerinden daha gerçek. ÖyAz’ın okulun spor salonunda oynadığı
o kısa basket maçı ve mezuniyet sırasında yaptıkları dans da aynı şekilde. Kısacası,
geçen haftaki anlamsız çadır sahnesinden sonra bu bölüm bence izleyicilerin
ÖyAz’dan beklediği romantik sahneleri fazlasıyla verdi.
Bölümün genel akışına bakarsak, romantik sahneleri
çıkardığımızda yavaş bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Yazının başında da dediğim
gibi çoğunluğu okulda geçti bölümün. Geçtiğimiz haftanın kendimce anlamsız
bulduğum sahneleri nedeniyle epey eleştirdiğim bölümünden sonra, açıkçası bu
hafta endişe ile oturdum ekran karşısına. Sonuç olarak bu bölüm geçen haftaya göre çok daha iyiydi ama, Kiraz Mevsimi senaryosuna Derin’in dahil
olmasıyla dizide biraz hareket ve değişiklik beklemiştim, onu hala görmedim. Derin’in önceden
saplantılı bir karaktermiş gibi olan görünüşü biraz yumuşatıldı, ama hala net değil. Özgür
Çevik’in dizi jeneriğinde adının hala konuk oyuncu olarak görünmesine bakarak,
girdiği gibi aniden diziden ayrılacağını tahmin ediyorum, zira 4 bölüm oldu,
bir kaç kafa karıştıran sahne ve Ayaz’ı durduğu yerden kıskandırmanın dışında
hala bir fonksiyonu olmadı karakterin diziye. Gelecek hafta yayınlanacak
19.bölümden ise beklentim biraz daha hareketli olacağı yönde. Senaryoya dahil
olacak olan Monika ve Önem/Şeyma koalisyonu bu hareketi verecektir, ancak bu
hareket konunun yine aynı eksen etrafında dönmesine engel olacak mı, göreceğiz.
Sizlerden de hem bu bölüm için, hem de gelecek haftalarda neler olabileceği ile ilgili yorumlarınızı bekliyorum ;-)
Bölümün ardından yayınlanan 19. Bölüm fragmanını da aşağıda
bulabilirsiniz.
Kiraz Mevsimi senaristleriyle yapılan röportaj