Başımı yaslayacak tek bir dayanak istedim
Zaman içerisinde, daha doğrusu yaşanan olaylar sonucunda Merve, puzzle’ın parçalarını birleştirerek her olayın sonucunda Gizem’i buluyor. Bu da zekâsının cilvesi olarak görülebilir. Bunca olan kargaşadan sonra Gizem’in tek başına, yapa yalnız kalması da şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğini göstermektedir. Annesi tarafından sevgi görmemesi, istenmemesi ve karakol olayından sonra evden atılması; Gizem’i çaresiz kıldı. İnsanın başı sıkıştığında kenarda tutabileceği biri olmalıdır. Kötü gün dostu diyebileceğimizden! Dört arkadaş içinden yalnızca Eren’in, Gizem’in gerçek yüzünü bilmesi ve yanında bulunmasını istememesi; Eren hakkındaki düşüncemi netleştirdi. İkinci seçenek gördüğü Seda ise uykusuna yenik düştüğünden Gizem'i sahipsiz bıraktı. Yine de, ertesi gün ne olduğunu sorduğunda hayatı güllük gülistanlıkmış gibi davranması Gizem'in özel hayat sınırını bir başkasına ne şekilde çizdiğinin göstergesidir.



Gizem, hangi rıhtıma gitse kalkan gemilerin yenisi bekler oldu. Gözleri ufukta beklerken, yeni gelecek olan bir geminin haberine kulak kabarttı. Bazen oturup düşünmek gerekiyor. İntikam almak isterken yanlış sularda boğulmamak, can çekişerek yok olmamak, çaresizliğine ortak çıkamamak için. Gizem ilk defa – babasından sonra – duygularına kulak verdi. Bu kadar plân ve intikam oyunundan fırsat bulamadığı için de, henüz hislerinin farkına varamadı. Kendi duygularının, içindeki bahar çiçeklerinin uyanışına tanık olduğunda, bambaşka bir Gizem’le karşılaşacağız. Böyle diyorum, çünkü bu defa daha hırslı bir Gizem göreceğiz. Bu defa sevdiği adamı kaybetmemek adına tırnaklarını çıkaran bir Gizem’e şahit olacağız. Seda ile hesaplaşması tekrardan kazan kaynayacak ve elinde son kalan erkeği paylaşmamak için gözünü karanlık tutmaya devam edecek. Bu da iki eski dostun arasını daha fazla açacak.
 

Bir kumsalın iki aşığı olalım mı Seda? 

Bu süre sonunda Seda ile Eren arasında ilişki ne olur? Bilinmez! Eren, babasının yaşattıkları ve içinde kalan yaşayamamışlıklar yüzünden Seda’ya uzak durmaya devam edecek. Sadece bununla da kalmayacak. Şimdi araya Yunus ve O'nun Seda’ya olan duyguları girdi. Seda ise çaresizce Eren’i sevmeye, O’nun geçmişte ne yaşadığını düşünmeye devam ediyor. Her şeyinle kabulümsün diye bilmek yürek ister. O yürek Seda var; ama biraz daha çaba göstermesi gerekiyor. 

Hayat bir oyun sahnesi olsaydı ve o kumsalda Sadri Alışık ile Çolpan İlhan yerine Seda ve Eren geçseydi; belki o zaman her şey farklı bir boyutta olurdu. Ama o zaman rıhtımda tek başına, yapayalnız bekleyen Gizem de olmazdı. Ve aralarına yeni bir kara kedi girmezdi. Pufff… Belki de başka kedi yer alırdı. Yeter ki âşıkların arasını bozacağım de! Her şey yalnızca sis bulutu ve rüyâymış. Rüyâların ise tek ortak karakteri Eren’miş. Aşk denen iksir Seda ile Eren’i bir araya getirir mi? Bilmem! Ama Gizem, bu ikiliyi bir araya getirmemek adına çok savaşacak.


Senlen çok işim var genç oğlan
 
Bu bölüm Tarık Ferit’in sahnelerinin artmasını memnuniyet içinde izledim. Gün geçtikçe Eren ile olan arkadaşlığını ilerletmesine de seviniyorum. Eren’in anlaşılmaya ihtiyacı var. Kendine örnek olması, silkelenmesi ve düşüncelerini mantık çerçevesinde vermesi gerekiyor. Hiçbir çocuk loğusa annesinin başına kurdele takmak istemez. Zaten bu da çocuğun görevi değildir. Zamanında bu görevler değişmeseydi; her çocuk gibi, annesinin dizine başını koyup, saçı okşanmalıydı. Hayattaki tüm çabası da buradan başlamamış mı? Tarık Hoca bu duyguları yerine getiremez veya onaramaz. Ama en azından Eren’in hayat akışını değiştirebilir. Bir baba – oğul olamasalar da, ağabey – kardeş duygusunu yakalamak istiyor. Baktı ki, Eren’in kim olduğunu bulduğu yok; duruma el atma zamanı geldiğini düşünerek harekete geçti. Bu yolda hem eğitimcisi hem de sırdaşı olarak doğru şekilde ilerlediğine inanıyorum. Babasından görmediğini, yıllar önce toprak altına gönderdiği ruhuyla kim olduğunu çözebilecek. Yolculuk, içki masası ve alışveriş taktiği de Eren açısından iyi bir adım oldu. Az bi’ derdini anlasa hayata olan bakışını değiştirecek ve ruhuyla barışık hâle gelecek.


Ağzı, gözü iyileşince eski Hayri olacak diyenler? 
 
Hayri gibi adamlar kendi pisliğinde çürümeye mahkûm varlıklardır. İnsan sözcüğünü Hayri ile aynı cümlenin içine dahi koymak istemiyorum. Ama ne yazık ki Selma gibi pısırık ve güvencesiz olan kadınlar da Hayri gibi bir adama ömür boyu bağlı kalacak. Adamın yirmi senede yaptığı iyi bir şey bile yokken hâlâ yüceltmesi beni deli ediyor. Boşanacağım diyor, sevmekten vazgeçmiyor. Sanırım cellatına âşık olmak gibi bir şey. Kene gibi sürekli kanını emdirmekten rahatsız olmuyor. Her defasında da sanki hiç yara almıyormuş gibi, en baştan bu duruma izin veriyor. Hayri gibi adamlar ancak dövülmekten anlar. Onlar için yasa ve insanların önemi olmadığı için bütün kemikleri kırılsa az kalır. Eren’in bu olaydan sonraki tavrını merak içerisinde bekliyorum, fakat babasının Gizem’in önünde o şekilde yer alması aklımı kurcalamıyor değil.
 
 
Mortissa 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER