Görevimiz: Kekere Mekere
Manzaraya daldım ses çıkarma. ^^
You know you love someone when you can spend the entire night just sitting by the fire, watching them sleep." –Dawson’s Creek

Pacey, 3. Sezonun 12. Bölümünde Joey’in uyuya kaldığı koltukta üzerini örttükten sonra şöminenin başına oturup tüm gece seyrediyor. Birine aşık olduğunu anlamanın böyle minik anlardan geçtiğine değiniliyor o dizide, birini uyurken izlemek, aşk demektir çoğu kalpte. Aslı, usulca örterken üstünü Ateş’in, Ateş mırıltıyla "kal" derken Aslı’ya, cümlelerin alt satırlarında hep ‘aşk’ vardı. “Ses olsun, öyle seviyorum ben.” diyen Ateş o kadar haklı ki, insan huzur bulduğu yerde, huzur bulduğu insanların tıkırtıları altında bir koltukta birkaç saat uyuduğu uykuyu hiçbir şeye değişmez.

Aslı’nın ellerinde her zamanki gibi şefkat…Bir adamı uyurken izlemek, izlerken gülümsemek…
Aslı çok özel karakterlerden, Ateş'le de Ateş’den bağımsız da. Aslı otoban kenarında çıkan papatya, uzun ve sıkıcı yolda gülümsemek için bir neden. Aslı mutfakta daima duran beyaz çaydanlık, evin ev olduğunu kanıtlayan… Aslı denize vuran yakamoz, zifiri karanlıkta biraz olsun ışık saçan.

Aslı birçok şey de işte Ateş’e elin kızı… Oysa bilmiyor ki ömründe açacak çiçekleri sulayacak eller Aslı’da. Oysa bilmiyor ki üşüdüğünü söylemeden hissedip üstüne pikeyi örtecek şefkat Aslı’da.
Oysa bilmiyor ki her zor anında etrafına baktığında yanında göreceği cesaret de inanç da Aslı’da.
Oysa bilmiyor ki onu tüm kırıklarıyla, yıkıntılarıyla, savruluşlarıyla sevecek kalp Aslı’da.
Henüz bilmiyor Ateş ama hep diyorum ya, öğrenecek.


Yine her şey son sürat tersine döndü. Biraz olsun umut vardı, o da yok oldu.

Kelebek’in yakarışları Su’nun kalbine ve vicdanına saplandı. Kelebek direkt olarak bir şey söylemese de mevzunun Ateş ve Su orada olduğu için patladığı aşikar. Onlar da diyor ya her seferinde geldiklerinden beri her şeyin değiştiğini. Değişti evet, sıradan ve standart hayatlarındaki tüm dengeler şaştı. Ama Aslı da Kelebek de o şaşan dengeye bir tarafa tutunmayı başardı. Bazen bıksalar da isyan etseler de ne Aslı vazgeçer Ateş’in onu yakmasından, ne Kelebek çekip gider Su’nun kıyısından.

Kelebek tutunmaya çalıştıkça bir bir elinden alınıyor tüm umutları. Bu hikayede en çok itilip kakılan, ne hisseder, ne düşünür diye merak edilmeyen kişi hep Kelebek. Ne yapsa suç, ne dese kabahat… Herkes dönüp dolaşıp ona patlıyor, her şey dönüp dolaşıp onu yaralıyor. Biri çıkıp şu çocuğu anlasın artık, biri de onun omzunu sıkıp ‘aferin’ desin, yeter.



Faryalı’ya patlayan Kelebek o kadar haklıydı ki… “Bir kere de sen düşün, ne olacak bu adamın parası.” İsyanı tam olması gerektiği gibiydi. Faryalı sorumsuz, Faryalı hesabını bilmeyen, yarını düşünmeyen biri çoğu zaman. İçindeki yangın aklını söndürmüş, kalbi biri için o kadar derinden atmış ki o unutmuş artık başka birine değer nasıl verilir. Kelebek’i seviyor elbet, sevmez olur mu ama bir kere olsun sıkı sıkı sarılsın istiyorum, bir kere olsun gözlerine baksın ve ‘aferin’ desin. Kelebek’in çok eksiği var Su tamamlayacak gibi durmuyor bari abisi bir ucundan tutsun.

Birileri şu çocuğa artık özen göstersin, yeter.


Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER