Bakma artık Ateş oğlan, gör.
Ateş’in Alara’dan giderek uzaklaşması ve Aslı’nın varlığının hayatını ne denli huzur ve kolay kıldığını anlamasının adımları bu bölüm biraz daha hızlandı. Sonunda değil mi? Sonunda. Alara adapte olamadı dedik, uyum sağlayacak dedik, aşk dedik
tüm zorlukları yener. Ama kendisi giderek mızmızlıkta bir dünya markası olması
yolunda ilerliyor.
Dalmış eve, neymiş bir şeyler içecekmiş. Demiyor ki bir çay
demleyeyim, bir pike örteyim uykularını düşüncelere gömen sevdiğimin üstüne,
bir saçını okşayayım, yok. Anca mızmızlık anca bencillik…
Dize yatmak gibi naif, sevgi dolu bir eylemi bile kendi
bencilliği ile bölen bir karakter Alara. Yoruyor artık hem bizi hem Ateş’i.
Aslı’nın Gözde mevzusunu çözmesini istiyorum ama asla Ateş’ten
saklamasını istemiyorum. Eğer, Evren ve Gözde’nin ilişkisini çözer de Ateş’e söylemezse
çok üzülürüm. Aslı öyle bir karakter olmasın, yapmasınlar. Aslı susmayan,
gördüğünü, bildiğini, hissettiğini hep söyleyen bir karakter olsun.
Üzüm yenge sen çok yaşa!
Yahu sen ne güzel kadınsın, tek tek her sorunu çözdü. Haydar
Amcanın aşkının kullanılmasına üzüldüm biraz, çok beklemiş, öyle durmuş
beklemiş, beklerken de ömrü bir bahçede solup gitmiş. İsmet İnönü’den bu yana var olan davete sonunda icabet
ettiğinde Üzüm, ikna etti Haydar Amcayı diye sevinmeye kalmadan bir bakmışız
Haydar Amca tüm duruma ayıkmış, onca şaraba rağmen. Olsun, yine de çözüldü mevzu.
Kekere Mekere, kuş yemi ya da
her neyse ortadan kalktığı gibi plaj açılışı da garantilendi. Gözde, Yıldız’a yardım etmenin yolunda Gönenç’e aşık olsa da
Evren’in elinde hiçbir şey kalmasa. O kadar sevmiyorum seni Evren. Yıldız da sonunda gerçek yüzünü gördü, verdi eline valizini,
sen ağla biraz da.
Şu dörtlüyü sonunda aynı anda yüzü gülerken gördük ya, bir
derin nefes aldık. Azıcık da onlar eğlensin, mutlu olsun. Bakalım açılışta neler olacak, gelecek bölüm görüşmek üzere.