Başlangıç noktamız tam da buydu. İlk sarılma, ilk öpücük, ilk aşk. Çocukluk aşkı ilk aşk mıydı acaba? Küçük bedenlerin kalbi daha mı büyük oluyordu? Sevmeleri daha sağlam, özlemleri daha içli, vefaları daha kuvvetli mi oluyordu? Baksanıza minik Yiğit’in sevdasına, baksanıza Deniz’in iyiliğine. Bir dakika, bekleyin. Sadece ikisi için geçerliydi bunlar. Mesela İrem kocaman olmuştu yaşı, sevdaya anca düştü yüreği. Yanlış suları da cabası. Mesela Tuna Ertürk. Enerji dolu adamın kalbi ne kadar deli çarpıyor. Kendinden kıskanıyor Deniz’i. Hepsine geleceğim tek tek. Sevdalarından önce aile büyükleri.
Yiğit: Paravanı açmayın
Teoman: Açtık efendim, talibiniz çoktan geldi.
Yiğit:Olmamış, bu talip olmamış.
Teoman Amca hoş mu geldi?
Yiğit’in babası bir geldi, pir geldi. Yiğit’in babasına olan öfkesinin nedenlerini daha önce görmüştük; ama bu kadar nefreti açıkçası ben beklemiyordum. Geçmişi hüzünlü, geçmişi ağlamaklı, geçmişi yaralı Yiğit’i anlıyorum. Çünkü;
* Erkek çocukları anneye biraz daha düşkün olur, derler. Doğruluğu Yiğit ile bir kez daha teyit edildi.
* Erkek çocukları anneleri için çok şey yapar, annelerini asla kırmazlarmış. Ve istemezlermiş oğulları kırılsın.
* Babasını katil olarak görüyor. Yalan söylediği için annesini kaybettiğini düşünüyor. Oysa kendisini kandırdı, hayatını mahvetti ailesinin. Ve mutlu BALCI ailesinin eski günlerinden elinde kocaman bir HİÇ kaldı. Oysa küçük Yiğit, mutlu yuva istiyordu.
Yiğit’in unuttuğu bir şey vardı. Kader, vade. Tamam, biz bir dizi izliyoruz. Lakin gerçek hayatta yaşanabilecek durumlar değil mi? Hepsi de sevdamıza dahil. Alkollüyken araç kullanmak ne kadar kazaya yol açıyorsa, bir öncesinde ailesini kandıran adamın hatası var. Belki alkollü olmasaydı da Yiğit annesini kaybedecekti; ama babası yanında olacaktı, söyledikleri batmayacaktı. Hayatı bu kadar değişmeyecekti, nefreti kusmayacaktı babasına. Bunların hepsine ilaç zaman Teoman Amca. Teoman amcayla karşılaşmamız pek iyi olmadı. Kimse için hoş gelmediği de kesin. Yiğit’e göre zoraki, İrem’e göre tehlikeli. Deniz’i gözünden tanımasına kaç puan? Minik Deniz’i gözlerinden tanıdı, tanır. Her ikisi küçükken Teoman amcaydı, babaydı. Ve gözler ele verir minik Deniz’i. En basit örneği vermek istiyorum. Yıllar önce beni gören teyzeler / amcalar bugün gördüklerinde bile hala tanırlar. Anneye ya da babaya benzemekten olabilir. Lakin biz tanıyamayız ve şaşırırız. Tıpkı Deniz gibi. Teoman Balcı’nın oğlu için yaptığı jest Deniz’den geçti. Ve Teoman amca gibi biz de bu işin sonunun ne olacağını merak ediyoruz.^^ (YiDen evlenir desek de gidiş yolundaki engellerin atlanış biçimini merak ediyorum.)
Engel demişken sırayı Neşe’ye vermek istiyorum. İrem’i tehdit etmesi normal. Tuna faktörünü bilmemesi handikap. Canım Tuna’m, Deniz’in kahramanı Tuna. Nasıl da Gazi’den aldığı tüyolarla kapana kıstı Bayan Hırs’ı. Neşe’ye kızamam, Neşe’ye laf da etmem. Çünkü iş dünyası dediğimiz fanus tam da böyle işte. Yoluna çıkan herkesi ezmek, üstlerinin arkasından konuşup yüzüne şirinlik yapmak. Evet, yalakalık yapmak da kelimenin kaba tabiri. Yalnız Neşe kural hatası yaptı.
1. İş yerinde öyle sitelere girilmez. Yönetici olarak bilmesi gerekirdi. Üstelik tam da arkasında kamera varken.
2. Diyelim yaptın, bari hemen yemek teklifine atlama. Dur adamı daha yeni tanıdın, o da siteden.
Bunları es geçersen, rakibin seni yener. İrem, rövaşatasını attı canım Neşe’m. Benden tavsiye: Birine tuzak kuruyorsan attığın en ufak adıma en ince detayıyla bakman lazım. Yoksa böyle yalvarmalara kalır işin.
Ağlamana gram üzülmüyorum
Şeytan İrem arkada gizlidir. Omuzları kırmak istercesine masaj yapmak
İrem demişken devam edeyim. Sinsi İrem, Tuna hamlesiyle ve dolaylı yoldan Gazi katkısıyla bu eli geçti. Yalnız hırsı onu bitirecek. Kalbin ilk aşkı Yiğit de buldu anladık da olmuyor be kız. Yanlış yoldasın, yanlış kişidesin. Bak sen kalbini fesatlığa çalıştırdıkça Yiğit nasıl uzaklaşıyor. Kalbiniz uzaklaştığı için bağırıyorsunuz birbirinize. Sen, Yiğit’i kötü olduğunda dinlemedin ki. Ama korktun, ama kızdın, sonuçta kaçtın. Hatayı burada yaptın. Madem seni sevdiğini biliyorsun neden Deno korkutuyor seni? Bak Neşe için bulduğun sahte Akın Bey’e? Neşe ile kamera konuşması biterken “BACIM!” dedi. Sana da karısına aşık olduğunu söyledi. Çünkü aşk böyledir İrem kız. Aşk; sevdiğini yanında isterken, sevdiğinin yanında kendini rahat hissetmektir. Her haliyle sevmektir. Asla başkasını düşünmemektir. Katedeceğin çok yol, yiyeceğin çok fırın ekmek var be İrem kız. Ben İrem’in tek başına kalıp iç dünyasının sesinin duymak istiyorum. Küçüklüğüne inmek istiyorum. Küçük İrem’in dünyasını merak ediyorum. Küçükken de bencil miydi? Küçük İrem de şımarık mıydı? İrem Gündoğan’ın küçüklüğü de aceleci miydi? Yine bugün yaptığı gibi, küçükken de sevdiği arkadaşlarının elinden mi alıyordu sevdiği eşyaları / kişileri?
Yazı devam ediyor...