Yalnız ve dalgalı hayatlar...
10. bölümün kahramanısın Yiğido^^
“Yoklama alıyorum, sessiz olun!

Kaygı? Burada! Hüzün? Burada! Yalnızlık? Burada! Mutluluk? … Mutluluk? ”

Cemal Süreya boşuna söylememiş sözleri. Keşke parayla satın alınsaydı da Deniz daha çok çalışsaydı, İrem babasından para isteseydi, Yiğit hemen alsaydı, Tuna satın alıp başkalarına da hediye etseydi… Öyle bir şey değildi ki yalnızlık? Issız bir ormanda tek kalmış biri gibi, karanlıkta önünü göremeyen biri gibiydi. Bazısı sert olmayı, bazısı bölüşmeyi, kimi de çalmayı tercih ediyordu.

Kimler mi? Nasıl mı?

Deniz Aslan. Dışarıdan bakılınca mutlu, huzurlu, neşeli, enerjisi yüksek görünen kız. Çok uçuk kaçık hayali olmayan, basit; ama rahat yaşayan kız. Kız kardeşi de var diyorsun. Ohhh mis diyecekken koluna yapışıyor birisi. Öyle değil dostum, yanlışsın, her şey göründüğü gibi değil diyor. Şaşırıp, kalıyorsun. Çünkü o içinde fırtınaları yaşayan biri. Adı gibi Deniz’in dalgalarıyla boğuşuyor. Çalışmak, hep daha çok çalışmak gerek. Kardeşi gibi sevdiğine zarar gelmesin diye yaptığı fedakârlık ise ayrı boyut. “Salaksın Deniz”, “Aptal Deniz”, “Saf mısın Deniz kime ne iyiliği yapıyorsun?” söylemlerini demiş olabilirsiniz. Maalesef o işler öyle işler değil. Dünyası başka, sevdikleri için elinden geleni hatta fazlasını yapanlardan. Kendini gram düşünmeyip, bizi deli edenlerden. Bu dünyanın hâlâ iyi insanlardan dolayı, Deniz Aslan gibilerden ötürü döndüğünün işareti. Azarı işitmesi, mobbing demek yerine sakince beklemesi. Bunlar hep sevmekten çok sevmekten. Çalı saçları, çatlak dudakları ile her sahnesinde “Ben buradayım.” diyor. Aramıyorum ki bilmem ne markalı bilmem ne kadar fiyatlı kıyafet. Görmüyorum bile “Yine rujsuz mu yeağğğ?” hallerini. O kadar Deniz oldu ki içimde ev arkadaşım yerine koyuyorum. Bazen yaptıklarımı görüp “Yapma beeee kızım, değmez.” diye sarsmak istiyorum. Sonra geliyorum kendime…

İrem'e saç baş dalmak isteyenler toplaşın


Bu bakış Elif Teyze'den İrem'e gelsin

İrem. Sinsi İrem. Belalardan bela beğen diyorum; ama yine başımıza kalıyor. Seçemiyoruz nefretimizin şeklini. Rengimiz belli, tarafımız net. Hainlik, arkadaşa ihanet sözlüğümüzde yok. Deniz’in hatırına susuyoruz. Bir sahte intihar olayı ile nasıl bağladı Deniz’i kendine? Sadece onu da değil hopp Yiğit Balcı cepte. Ayyyyy o ölmesin cınım, kıyamayız. Ben kıyarım da dua et Deniz’e. Sırf İrem’e bir şey olmasın diye sevdiğinden caydı, hayatının erkeğini elleriyle tepside sundu. Aileyi kullanmak istemesi nasıl yüzsüzlük? Yiğit’i bırakıp gitmesi. Hayır, şunu düşünüyorum. Evlenme teklifini kabul ettiğin adam seni bir yere davet ediyor ve konuşuyor. İçini sana değil de bana mı dökcek? Yok yani azcık tanısam nezaketen de olsa ayrılmam yanından. Ya kendine bir şey yapsa, ya harap olsa. İnsanlık da kalmamış İrem de. Tamam sahtesin, tamam gerginsin de bu da olmaz. Ne kadar kötü tohumlar varmış içinde. Gül açarken Deniz’in kalbinde diken büyütmüşsün gizliden gizliye. Şeytanın başı olmuş, sevgiyi öldürmüşsün. Veeee hâlâ seni sevenlerin olduğu için şanslısın. Yalnızlığın bedelini etrafına ödetiyorsun hem de çok ama çok ağır. Keşke diyorum keşke Deniz’in mahallesine atmayaymışsın adımını, görmeseymiş yüzünü. Bazı keşke’ler de hayata hazırlıyor işte, görüyorsun etrafını. Pişmanlık başına “Ahhh!” ettiğinde iş işten geçmiş olsa, yalnız kalsan keşke…

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER