Hayat ihtimaller toplamı…
Mesela, Afrika’da kanat çırpan bir kelebek çok tabii Kuzey
Amerika’da fırtına oluşturabilir. Her şey her şey ile bağlantılıdır. Herkes de
herkes ile.
Bodrum Masalı da biraz öyle; biraz kelebek etkisi, biraz kaos
teorisi.
Alara İngiltere’ye gitseydi Ateş seçmeleri hakkıyla kazanabilirdi
ya da yine Kelebek onu geçmesine izin verirdi. Alara İngiltere’ye gitseydi,
Uzay Ateş ile uğraşmayacaktı, o da yarışı adını kirletmeden son bulduracaktı.
Alara İngiltere’ye gitseydi belki Cahit bir miktar durulacaktı da bu denli
dişlerini çıkartmayacaktı. -Tabii bu fazla imkansız- Alara İngiltere’ye
gitseydi, Rana Su ve Cenk’in arasına girmeye çalışmayacaktı. Alara İngiltere’ye
gitseydi tüm Bodrum halkı Alara’yı saklamak için seferber olmayacaktı
böylelikle kaosta ortadan kalkacaktı. Alara İngiltere’ye gitmedi, bak ne oldu
şimdi? İşte bunlar hep kelebek etkisi.
Alara çırpıp durdu kanatlarını, bütün insanların
işleyişlerini bozdu, dengelerini şaştırdı. Ateş’i normal şartlar altında gümrük
kapısı geçişi gibi arama yapılan bir sınava paraşütle sokturdu. Alara kanat
çırpma artık, yeter.
Hayat ihtimaller toplamıdır, dedim, öyledir. Oraya
gitmeseydin, onu görmeseydin belki öyle olmayacaktı. Ben o gün evden beş dakika
geç ya da erken çıksaydım belki böyle olmayacaktı. Ne ‘keşke’si biter insanın
ne de ‘şöyle olsaydı, böyle olsaydı’sı.
Yarışı kazan ama İngiltere’ye gitme be Ateş. -Aslı
En
çok beklediğim sahnelerden birisi üste fotoğrafı olandır. Ateş’in o başı eğik
duruşu, öyle pes etmiş hali, Aslı’nın tam arkadaşında ‘pes etme’ diye bağıran
ifadesi bana sahneyi biraz daha uzun, biraz daha derin hayal ettirmişti. Olsun,
yine de Aslı’nın Ateş çalışsın diye onu gizli gizli havuza soktuğunu gördük.
Gerçek sevgi budur. Gerçek sevgi risk almayı bilenlerin kalbinde saklıdır.
Ateş’in
yarışı kazandığında nereye gideceğini biliyor Aslı, Ateş’in bu kadar hırsla
kimin için çalıştığını da biliyor Aslı ama o Aslı işte. Onun iyi eden elleri
var, onun şefkati var, o kimseyi yarı yolda bırakmaz. Kalbini alır koyar o
reçel kavanozlarının yanına, yine de vazgeçmez Ateş’e destek olmaktan.
Kimileri
buna gurursuzluk der ama bu arkadaşlıktır. Aslı, Ateş’e aşık olmamış olsa,
kimse yadırgamazdı bu durumu. Ama Aslı da o ihtimale sarılıyor, aşık değilmiş
gibi davranıyor. Bundandır Kelebek’in her konuyu açtığında onu terslemesi,
çekip gitmesi. Aslı aşık olduğu ihtimali almıyor denkleme, o hep diğer kısmı
düşünmek istiyor. Daha alçaktan düşmek için, düştüğünde avuç içlerinin daha az
kanaması için.
Kelebek,
Aslı’nın yanında hep böyle dursun, sarsılmaz bir kale gibi. Aslı, güçlü evet,
Aslı kendinin başının çaresine de bakar ama dursun Kelebek yanında öyle dağ
gibi, en azından kimsesiz hissetmez Aslı da.
Aslı’nın
Kelebek’e, senin de bir şeyleri başarma isteğin olsun, çıkışması iyiydi.
Kelebek’e de biraz umut lazım, kendisini o otel için feda etmeyi bırakmalı.
Biraz da büyüklere düşsün şu sorumluluk artık, biraz da onlar çabalasın bir
şeyler için.
Ateş
oğlan, sırt çantasını alıp tıngır mıngır Aslı’sının kokusuna giderken yolda
arayan ‘pampa’ dayaklık değildir de nedir?
Neymiş,
Alara sürpriz yapacakmış. Yapmasın ya hu, yapmasın bir dursun önce Aslı,
duygularından daha karmaşık olan sayıları anlatsın Ateş’e. Bir türev alsınlar,
integral çözsünler sonra gelirsin sen de önce bekle.
Ateş
oğlan konum attı ama sonra yürümeye devam etti, ya herkesi kendisi gibi koku
algısı gelişkin sandığında koklayarak bulunacağını düşündü ya da Aslı’nın
evinin konumu onda kayıtlı. İkinci seçeneğe kalp bırakanları göreyim?
-kalpkalpkalp-
Portakal
kokan Aslı, kurabiye kokan Aslı, aşk kokan Aslı…
Yazı devam ediyor..