“Kötülükten gördüğüm iyiliği başka hiçbir şeyden görmedim ben.”*
*Alper Kul ve Özgür Özgülgün'ün kaleme aldığı "Aut"isimli tiyatro oyunundan.
İzlediğin en iyi bölümdü, çok net! Bu kadar emek, bu kadar “Uğraş” boşuna değil. Ben şu ana kadar hiçbir emeğin zayi olduğunu görmedim. 20.bölümde bunun ispatıdır. Ellerinize, kollarınıza sağlık. (Ama çıtayı çok yükseğe çıkardınız, artık hep böyle bekleriz.)

Hengâmenin içine dalmadan Servet abinin çaktığı selamlara kurban oldum yine. Futbolun güzelliklerinden Beyoğlu’ndaki “profiterol” tadındaki sohbetine kadar yine mest etti bizi. Ağzına diline sağlık.

Bu bölümü aksiyonsuz geçiren kim vardı diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Esra’yı görmedim sadece. Ama o geçen hafta hakkını doldurdu zaten. Neyse, şimdi size bir iyi bir de kötü haberim var. İlk önce iyisini söyleyeyim: Kılıktan kılığa giren Nevizadelerle bu hafta yine çok eğlendik. (Ferdi’nin Celil tipine hala gülüyorum.) Kötüsü her güzel şey çabuk biter: o silah patladı, Karlos’un kanlar içinde yere yığıldı. Kişiler bazında hepsine teker teker bakalım.

Ceyhun’un baskını

Geleneksel Nevizade Gecesi’nin ardından Malatyalı’nın adamı Hoyrat Karlos’u tuvalette yalnız yakalamış haliyle bölümü sonlandırmıştık. Silah patladı mı patlayacak mı derken kahraman polisimiz Ceyhun son anda tuvalete daldı. Hoyrat’ın da eli kolu bağlandı. Valla Ceyhun yine son dakikada yetişti. (Artık Ceyhun’u seviyor muyum, neyim?) Yine diyorum çünkü bakınız El-Zeker operasyonu. Malumun ilanı Ceyhun sayesinde kısa süreliğine ertelendi. Esra’ya da gereken kapak yapıldığına göre gelsin yeni tezgâhlar.


 Rozetim şekil, önümden çekil.

Temel İçgüdü – Cemile

Birisi acilen Cemile’nin yemeğine şap atmalı. Çocuk da çocuk diye tutturdu. Sürekli Hayati’nin peşinde. Tek başına bir sonuç alamayınca Şehriban ve libidoların efendisi Maşuka’ya başvurdu. Ne varsa eskilerde var işte. Şehriban Ceyhun’un gücü kuvveti yerinde olsun diye yedirdiği karışımı Cemile’ye verdi.


 Cemile’nin içine Maşuka kaçmış.

Cemile Hayati’nin peşinde koşarken Hayati de, her zaman olduğu gibi, Kandemiiir Kandemirr diye ye Nevizadeler ve altınların peşindeydi. Tesadüfen Derya’nın telefon konuşmasına şahit olup ilaç laflarını duyunca kafası iyice çorba oldu. Ama şu an için öncelikli işi Cemile’nin ateşinde yanmamaktı.


Telekulak Hayati!

Cemile, o “yasak” karışımı Hayati’ye yedirince olanlar oldu. Hayati çok zor durumdaydı, çoook. En sonunda yastığı ile birlikte Nevizadelere göç etti. Sonuç: Kandemir’in yatağında Maşuka ve Hayati, Gıyas ve Cemile tarafından basıldı. 


“Beni, beni, beni, beni, Cemile’ni kaybetmeyi göze alabiliyor musun, Hayati?”

Anne-oğul hüznü

Annelerle oğulları arasında hep özel bir bağ vardır. Bunu zaman ilerledikçe Şehriban'da da gördük. Şehriban'ın içine zaten bir hüzün çökmüştü. Maşuka ile Ceyhun da sürekli fısır fısır, garip bir muhabbetin içinde olunca iyiden iyiye şüphelendi ve Derya’yla konuşmaya karar verdi. Derya gelincede baklayı ağzından çıkardı: Şehriban aslında yalnız kalmaktan korkuyordu. Minik kuşu, biricik oğlu evlenince sanki onu unutacaktı. Derya’ya sarılıp ağladığı sahnelerde gözleri biraz olsun dolmayan var mı ya?

 Şehriban’a kurban olacak 1.000.000 kişi bulabilirim.

O sırada Ceyhun da Maşuka’nın gazıyla evi tuttu akşamına da Derya’yı eve çağırdı. Biraz sitem biraz sohbet derken ilk önce oğlu için meraklanan Şehriban, ardından da Ferdi Servet abinin tarifiyle Ceyhun’un evine gittiler.  Tabir-i caizse Ceyhun ve Derya’yı bastılar. Basmak kelimesi biraz ağır gelebilir ama yerine daha iyi bulamadım. (Servet abimiz sebep olduğunu düşünerek kendini kötü hissetti ama bence iyi oldu. O söylemeseydi bir gün elbet ortaya çıkacaktı.)

Yeri gelmişken, tüm cesaretimi toplayıp, tüm riskleri göze alarak FerDer tayfasını da affına sığınarak söylemek istediklerim var Derya’ya: Bak kızım  “Bana bakma beni gör.” şekli yapıp sonra Ferdi’ye yalan söylüyorsun ya söyleme! Her ne olursa olsun Ceyhun’un ev tutmak istediğini Ferdi’ye en başta söylemeliydin. Söylemeliydin ki tedbirleri en başta hep beraber alın. Bu çocuk 2.kez senin yalanını yakalıyor.  Gözümde Ferdi ve Derya büyüsü bozuluyor.

Gelelim Nevizadelere

O sabah bir gariplik vardı. Karlos herkesten erken kalktı hatta liseli âşıklar gibi Yaren’le koridorda manitacılık bile yaptı. Üstüne Yaren’den “Tiriliçe” (Trileçe) bile istedi. Yaren, Karlos’u kıracağını kafasını kırar yine de hayır demez. Dükkânda, gün içinde bir ara yaptı. (Hatta Derya da o sırada Yaren ve Karlos’un hikâyesini bizzat Yaren’e sordu. Cevap alamadan konu kapandı.) Ama tadına bakmak nasip… Neyse! Kandemir, herkesin erkenden ofiste olmasını isteyince Karlos ve Yaren’in yaptığı kahvaltı planı sadece mekân değiştirdi. Zaman kıymetli sonuçta. Bir yandan kahvaltı yaparken diğer yandan Kandemir yeni tezgâhı anlattı.

“İyilik yap, iyilik bul”


Rıfat Kulunç-“İyiliksever dolandırıcı, nitelikli şerefsiz”

Yeni tezgâhta Nevizadelerin hedefinde Rıfat Kulunç vardı. Bu Rıfat denilen adam insanların iyi niyetini sömürerek yardım yapma ayağına milleti dolandıran bir hayırsever(!). Şimdiye kadar yüklü miktarlardaki paraları toplayıp bir şekilde aklamış. Sırada maden faciasından sonra topladığı paraları aklamak var. Bizimkiler de Rıfat’ın kasasını patlatacak. Olay bu. Ancak Kandemir ve Rıfat önceden tanıştığı için bu sefer işler yavru Nevizadelerde. Fırsattan istifade oda kızının izini bulmak için harekete geçti. O halde plan basit: Kızlar dükkânda, Karlos ve Ferdi Rıfat’ın kulunçlarını açma peşinde, Kandemir ve Bahadır da Ahmet Yılmaz’ın izini sürecek.

Ferdi ve Karlos ilk olarak Rıfat’ı çözmek için spor salonuna gitti.


  Aaa o saçlar peruk mu? Çekiyim bakiim. 

Ferdi ve Karlos sporun ardından kafede de Rıfat’ın ensesindelerdi. Konuşmaları sırasında Rıfat’ın parayı aklamak için film çevirmek istediğini duymaları yetti. Ortada bir film var ama bu film başka. 2 film 1’den. Hem yapımcı olup önemsiz, vizyona bile girmeyecek film ortaya çıkaracak hem de o filmin düşük maliyetlerini kâğıt üzerinde büyütüp paraya yasal bir kimlik kazandıracaktı. Nevizadeler, Rıfat’ı Oscar’a gönderecek, haberi yok.  

Gelelim Kandemir ve Bahadır’a.  İlk önce Ahmet Yılmaz denilen adamın ofisine gittiler. Yerinde olmadığını da öğrenince “B Planı”nı devreye sokarak sekreterin bilgisayarını kurcalamak için gerekeni yaptılar. Bahadır, sekreterin arabasının alarmını öttürdü, fırsattan istifade Kandemir de bilgisayar başına geçti. Ahmet Yılmaz sabah uçağı ile Kıbrıs’a gidecekti. 

Son durumda Kandemir, sekreterin bilgisayarından ulaştığı bilgilerle Kıbrıs’a gidecek, Karlos Kandemir’in yerine lider olacak, Bahadır ve Tuncer yapımcı ve yönetmen olarak Rıfat ile karışılacaklardı. Kandemir Kıbrıs’ta Ahmet Yılmaz’ı bulamadı ama Bahadır ve Tuncer Rıfat’ı çok güzel kafaladı. Ancak Rıfat ertesi güne senaryoyu istedi. 20 haftadır her hafta ayrı bir senaryo yazan Nevizadeler için çıtır çerez. Sıkıntı yok.


Fahri Nevizade: Tuncer


Kolçak Köstendağlı – Mahmude – Celil

Ertesi gün, ilk önce senaryo ardından tüm ekip soluğu Rıfat’ın ofisinde aldı. Paranın yeri de keşfedildi ve efsane kadro ile çekimler başladı. Rıfat’ın emanet paralarını Karlos ve Yaren kameralar önünde, 2 milyona yakın parayı arkada Ferdi ve Derya patlattı. 2 milyona yakın para artık Nevizadelerdeydi. Rıfat’a filmin kralını çektiler. Haydi, geçmiş olsun.

Ateşlere yürümek

Nevizadeler, Kandemir başlarında olmadan da tezgâhın altından başarıyla kalktılar. Kandemir’i mahcup etmediler. Karlos da liderliğin hakkını verdi. Tüm bunlar olurken, Hoyrat da Karlos’un ensesindeydi. Takip ettiği sürede bir türlü yalnız yakalayamadı. Tezgâhı bitirip dükkâna dönene kadar. Karlos, Bahadır’a gereken güveni verip onu eve yolladı. Ve dükkânın önünde Karlos tek başınaydı. Hoyrat'ın günlerden beri kolladığı an gelmişti.


“Biz sevdiğimiz kadın için gerekirse ölürüz.”

 

Karlos vurulduğunda hepimiz.

Bazı insanlar gerçekten kötüdür. Baktığından yüzünden anlarsın, miden bulanır. Bazılarının da yüzüne adeta nur inmiştir. Ama öyle kötüler düşünün ki sevdikleri için hayatlarını ortaya koyarlar, onları kurtarmak için ellerinden geleni yaparlar hatta ateşlere bile yürürler. İşte onlar o yüzüne nur inmişlerden daha iyidir benim gözümde. Karlos sevdiği kadın için kurşunlara kollarını açtı. Ben bu kadar “kötü” insandan gördüğüm iyiliği, güzelliği ne ekranda ne de gerçek hayatta gördüm.

Karlos’un yaşayacağını ve daha çok iyilikler yapacağını umarak burada bitiriyorum.

 

 

BUNLARI DA SEVERSİN

DİZİ-YORUM : SEZON 2 , Bölüm 68
DİZİ-YORUM : SEZON 2 , Bölüm 64
DİZİ-YORUM : SEZON 2 , Bölüm 63
DİZİ-YORUM : SEZON 2 , Bölüm 62
DİZİ-YORUM : SEZON 2 , Bölüm 60
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER