Aşk, romantizm, güç, elde etme arzusu… Hepsi insana
dair, değil mi? Peki, ya arkadaşlık, hayat arkadaşlığı? Gülümse Yeter’in
sekizinci bölümü bittiğinde aklımda ve gönlümde en yoğun hissettiğim duygu “arkadaşlık”tı.
Para, pul, aşk bugün var, yarın yok. Arkadaşlıklar ise ömür boyu!
***
Yorumlamaya en uçucu ve keyif verici duygudan başlamak
istiyorum, aşktan yani.
Gülümse Yeter hikâyesi içinde en hızlı uçan aşkın Kemal
ve Gül olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz, bence. Gül ile Kemal birbirlerine ne
ara âşık oldular, ne ara romantik oldular derken, Seçil çıkıp gelmişti. Tamam,
gelsin, başımızın üstünde yeri var. Ancak “zeki-kötü” kategorisinde
değerlendirdiğim Seçil hala küçük hesaplar peşinde. Kemal’in dediği gibi
olayları güzel manipüle ediyor ama sadece günü kurtarmak için.
Gül de iki dakika dinlesin şu Kemal’i insan gibi! Kemal’in
yalan söylediğini düşünse de dinlemeli. Yoksa kilitli odalarda, gıybetin
birinin bin para gibi yayıldığı yerlerde kendine gelemez. Kemal’e de yazık yahu,
adam kaldı tipitoşların arasında. Biri çocuk yapalım evliliğimizi kurtaralım
der; diğeri iki dakika dinlemez. Senin de işin zor kardeş, kolaylıklar!
"Ona da verme tutamayacağın sözleri."
Gül için tek dileğim ise acilen bir karar vermesi.
Aklında başka bir isim, kalbinde başka bir isim olmamalı. Kendi mutluluğu için
başkalarının mutluluğunu engellemek gibi bir lüksü de olmamalı. Sarp’ın
kendisine hissetlerini bile bile “yeşil ışıktan” hallice halleri… Hımmm… Bunu
bir düşün tatlım sen de! Zaten hastanede işin zor; bir de eve taşıma bu hallerini,
evde de “ya sabır” çekmek zorunda kalma.
Sabır öğütü... Anlatsın...Sabaha kadar dinleyelim... Daha çok dinleyebilelim...
Gül-Kemal-Seçil üçgeninden bir adım sonra Sarp ve
Yasemin geliyor bu hafta. Ne arkadaşlar ne âşık. Ama olur bunlardan, olur. Aşk
da olur, arkadaş da olur. Yasemin ile Sarp arasındaki elektriklenme, dokunmatik
hareketleri hoşuma gidiyor doğrusu. İlişkileri, her ne olursa olsun,
birbirlerini tanıyarak sağlam temellere oturacak ve biz o gün buralarda
sevinçten partileyeceğiz. Yeter ki Sarp, Gül’ün her aramasında Pavlov’un
deneyindeki köpekçikler gibi Gül’ün yanında yöresinde bitmesin.
Tebrikler!
Sarp, Yasemin'e hayatı öğretmek adına karşısına çıkmış güzel bir insan. Güzel ve akıllı. Yasemin'i hayattaki tüm kötülüklerden koruyamaz belki ama elinden geleni fazlasıyla yapıyor ve çıtayı her hafta daha yükseye taşıyor. Cem'in fırsatçılığına karşılık, Cem'i iş ile oyalamasını zekice ama kısa vadeli buldum. Bu akşam Cem'i esir aldın, hadi yarın da aldın ya diğer günler?
İlk hafta misafir diye Emre’ye çok ilişmemiştim ama
Emre’yle de işimiz var gibi gözüküyor. Fırlamalık genlerini kimden aldığını
biliyoruz, en azından tahmin ediyoruz da Cem’e yükselip, tartaklayacağını hiç
düşünmemiştim. Demek ki Amerikalarda yeterinde asimile olamamış. Bir taraflarda
hala agresif-korumacı abi duruyor.
Yazı devam ediyor...