Nereye gidiyorsun John Rayburn?
O, John’du!

Danny’yi öldüren, sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eden, ailenin ve çevresinin en sevileni olmak için her şeyi göze alan John’du.

John Rayburn, Bloodline dünyasıyla ilk tanıştığımızda kasıntı tavrı, her şeyi bilen edalarıyla sevmediğim ama Danny’yi öldürdükten sonra empati kurmaktan geri duramadığım adam. Günden güne vicdan azabıyla kıvranan, Danny’nin hayaliyle yaşamaya çalışan, kalbinin derinlerinde nelerin gizlendiğini bilemediğimiz biri.


Bir suça tanık olunca ne yaparsan yap arkanı dönüp kaçamazsın. Hele bir de suçluya destek olduysan, sen de o suçun ortağısın demektir. Meg ve Kevin, John’un suçuna ortakken John’un öfkesine yenik düşmesi köşeye sıkışmaktan değil de nedendir? Çember daraldı, daraldı ve bir gün John’u içine hapsetti. John’un çemberden çıkmasına ise, bağıra çağıra kovduğu Kevin neden oldu. Ona da geleceğim.

John, kötü bir insan değil. İyi bir insan da değil tabii ki. Grilerin içinde bir savaşçıydı John. Peki neden savaşmayı değil kaçmayı tercih etti? Kaçtığında, uzaklara gittiğinde Danny’nin hayalinden kurtulabilecek miydi? Belki de John, kendinden kaçıyordu…

“Nereye gidiyorsun John Rayburn?” demek istiyorum. “Kendinden kaçamazsın!” Fakat bunu demek için biraz beklemem gerektiğinin de farkındayım.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER