Ama kaldırdığı son kaya altında
karşılaştığı acı gerçekle yüzleşti. Sinessidel’in cansız bedeninden bir parça,
buzuldan oluşan sol kolu, kopmuş parça parça olmuş şekilde orada duruyordu.
Kayaları kaldırmayı bitirdiğinde biricik aşkının cesedini seyretti bir süre, buzul ejderi iki yumurtasına
sarılmış biçimde hareketsiz yatmaktaydı. Yumurtalarını kayaların zulmünden
koruyabilmişti fakat 1000 yıllık ömrü orada son bulmuştu, buzdan kafatası
incecik boynundan kopmuş bedeninden ayrılmıştı.
Yumurtaları dikkatlice eline aldı
Balerion, doğacak ejderhaları düşündü, belki de içlerinden biri buzul ejderi
olabilecekti. Doğduğundan beri aşık olduğu bu kadını, uğruna babasını
kardeşlerini katlettiği bu kadını asla unutmayacaktı, üstelik kuzeydeki
mağarasında kardeşinden Sinessidel’in 1000 yıllık hikayesini de öğrenmişti ve
artık ondan doğacak çocuklarından kormasına gerek yoktu.
‘Safkan buzul ejderi doğurmaya
çalışıyor, bu yüzden 1000 yıldır kendi soyundan en kara ejderhayı seçip onunla
çiftleşiyor. Kara aynı kömür gibidir, buz rengindeki elmasın bir önceki hali,
işte bu yüzden seni seçti, aynen bu yüzden babamızı seçtiği gibi’ demişti
kuzeyde Sinessidel’in hikayesini ona anlatan çelimsiz kardeşi Vhagandil.
Ağzından son bir sevgi sözcüğü çıktı
kara ejderhanın, ‘Huzur içinde uyu anneciğim, çocuklarımız benimle güvende
olacak!’
Yaşlı gözlerle annesinin zar
zor bulduğu kafatasının başında saatlerce bekledi Balerion, belki günlerce de
durabilirdi o noktada, gömülü olduğu yerde. Onun yatağından alacağı bir
sıcaklık, içini sevindirecek bir esinti, geçmişin şaşalı günlerine geri
döndürecek bir işaret, ne kadar ihtiyaç duyduğu bir şeydi. Ama ne kadar
beklerse beklesin değişen hiç bir şey olmayacaktı.
‘Baksana Balerion buradaki
insanlardan biri hala nefes alıyor!’ diye seslendi kayalıklarda gezinen
Virgolox, pençelerine aldığı insancığı koklayarak. ‘Tadı da eminim çok
güzeldir!’ dedi ağzına götürürken.
‘Dur yeme onu!’
Balerion’un daha önce dikkat etmediği
bir ayrıntı, ağır yaralı askerin üzerindeki giysinin arması ona tekrar kuzeyi
hatırlatmıştı. Siyah zemin üzerinde kırmızı kafalı ve birbirine bağlanmış bir
çark misali beş ejderha. Kızın bulunduğu odanın duvarında da aynı şekili görmüştü Balerion kuzeydeki
görüntüde.
‘Bu adam bizi evine götürecek! Onu
iyileştirelim!’
İki ejderha pençelerinde yaralı adam ve
yumurtalar olduğu halde yıkık mağarayı arkalarında bırakarak zengin ovalara
doğru gökyüzünde uçuşlarına başladılar ve kısa sürede ufukta bir nokta haline
geldiler. İşte tam o anda hafif bir titreme daha oldu aynı bölgede, bir artçı
sarsıntı mağaranın ellenmemiş kayalarını yerinden oynattı. Büyük kayalardan
biri, bir diğerinin üzerinden devrilerek mağara içindeki kuytu açıklığı ortaya
çıkardı, orada üç adet sapasağlam ejderha yumurtası yan yana durmaktaydı...