Geçmişinden kaçamazsın. Sırtında ağır bir yük gibi sen
nereye gidersen oraya gelir. Bir duvar dibine yaslanıp dinlenmek istesen de
dinlenmene müsaade etmez çoğu zaman.
John, ne yana baksa Danny ile beraber. John’u kötü bir insan
olarak nitelendirebilir miyiz? Bence hayır. Kalbi kapkara bir adam değil John.
Ama kalbi kararmaya yüz tutmuş. İçindeki ufacık beyazlık onu vicdan azabıyla
baş başa bırakıyor. Danny, her yanını çepeçevre sarmışken John da içindeki
iyiyle kötünün savaşını izliyor.
John ve Danny sahnelerine bayıldım; her bir ayrıntısıyla
müthiş bir yüzleşme bütünü izledik. Danny’nin ağzından çıkan her replik, bir ok
oldu indi John’un göğsüne. Benim de izlerken kalbim sıkıştı. Bu hikayede en
sevdiğim isim elbette ki Danny ama ben ilk defa John’a karşı da bir sıcaklık
hissettim. Danny’nin hayatını kararttığını bile bile.
John Rayburn, yalancı! Düşünsenize, John’un böyle bir
söylemle karşı karşıya kaldığını. Sanırım şu hayatta canını en çok yakacak
cümlelerden biri de budur. Peki, John’u bu noktaya getiren ne? Şu noktadan
sonra bu sorunun cevabını daha da merakla bekliyorum.
Sadece John’u değil, Kevin’i, Meg’i de… İlk defa kardeş
Rayburnler konusunda bu kadar ılımlıyım. Fikrim değişmeden biraz geçmişlerine
gidersek ne güzel olur. Kevin’i işe yaramaz kılan, Meg’i aileden kaçma
isteğiyle dolduran neler oldu bu ailede? Biz sadece Danny’den haberdarız,
gerisi ise henüz bir toz bulutu.
Bu hikayede herkesi anlamaya çalışırım da üzgünüm Sally için
kılımı kıpırdatmam. Bir insanın içi anca bu kadar fesat olur. Baba Rayburn
tarafından para gönderilen kadın ortaya çıktı. Muhtemelen bunun öncesinde de
Sally’nin bu para durumundan haberi vardı. Doğal olarak Nolan’dan da. Neyse
burasını izleyip göreceğiz ama Sally her haliyle itici orası ayrı.
Nolan’ın annesinin parası kesilmese kasabaya gelir miydi?
Sanmıyorum. En azından bu kadar erken gelmezdi. Ama kadın haklı, sonuçta Nolan
da bir Rayburn ve neden Danny’nin hakkından yararlanmasın?
Yazı devam ediyor...