Neriman bile merhamet ettiyse artık<3
Kırıp döküp, çekti gitti Ömer. Ardındakileri hiç düşünmeyecek kadar bencilce davrandı. Kendi doğrularına bu kadar vefalı davranabilmek de işin sırır olsa gerek. Kırıp döktüğü sadece eşyalar da değildi. Hayatında bir şeyler yolunda gitmeyince de aynı şeyi yapıyor, sevdiklerini kırıp geçiriyor. O nedenle Defne’nin evi toplamasını bekledim hep. Ömer’in hayatını yoluna sokarken, o kadar fedakarlık yaptı kendini o kadar çok kanattı ki… O küçük cam kesiği yaşadıklarının küçük bir örneği oldu. Ve en güzeli, en içimi cız ettireni Ömer’i gördüğü ilk an, ona “hoş geldin”  demesi oldu. Karşılıksız koşulsuz bir sevginin, özlemin belirtisiydi.

Karşısında ise, Defne’nin bilerek onun canını yakabileceğini düşünen, önünü göremeyen ya da görmek istemeyen,  bir Ömer İplikçi vardı. Hal böyle olunca insan ister istemez düşünüyor, çok sevmeler, artık benim “içim” oldu demeler hep laf mı diye? Her şey bir yana Defne’nin iyi niyetinden şüphe etmesi, o kadar acı ki… Ev mevzusu aklıma geliyor, Defne’nin Ömer’in iyi niyetinden şüphe etmemesi mesela…

O konuşma anında sadece “Defne, yüzüğü çıkar ve git, Defne git, lütfen kendini bu kadar ezdirme ve git!” dedim. Çok istedim o yüzüğü çıkartma fırsatını Ömer’e vermemesini. Çok isterdim haklı nedenleri varken haksız olmak için elinden geleni yapan Ömer’in kalakalmasını… Olmadı.. Lakin gelecek için tek bir temennim var. Eskiden olduğu gibi kolay barışmalar, hemen yelkenleri suya indirmeler görmek istemiyorum. Dimdik ve kararlı bir Defne görmek istiyorum. Ömer İplikçi acılar içinde ve yalnız kal istiyorum. O kadar yalnız ve Defne’ye kadar hasret kal ki, sır açığa çıktığında gıkını çıkartmadan devam edebil hayatına. Zira fazlası ile şımarık bir çocuk gibi davrandın bu sefer.


Nasıl kıyıyorlar sana be Defocik?

Bu hafta için söylenecek daha çok şey var, ancak elim bu kadarına gidiyor. Ancak değinmezsem üzüleceğim iki şey daha var ki, onları anmamak haksızlık olurdu.Birincisi Yasemin. Yasemin bu hafta o kadar saygı duyulası hareketler yaptı ki… Derya’ya ağzının payını verip, Defne’ye destek oldu.  Oldum olası sevdim zaten onu, kendini bilen, güçlü kadınların bir nev-i sembolüdür, Yasemin Kayalar. Geçmişini seven, hatalarını dahi kendi yolunu açan birer görevli olarak düşünen kadınlar böyledir ve genelde karşılarına hep Sinan gibi cılız bir rüzgarda yön değiştiren, kendine güveni olmayan erkekler çıkar.

Sinan, İso’nun Yasemin’i hala çok sevmesinden rahatsız oldu. Oldu çünkü, İso’nun aşkının kendinin ki kadar güçlü olmamasından korktu. Geçmişine bu kadar saygılı yaklaşabilen Yasemin’in cesaretine ve güvenine sahip olamayacağını anlayınca korktu. Son olarak, Sinan Sude’ye dönerse de şaşırmam, köpekler gibi pişman olsa da. Çünkü her iki ihtimalde de korkularını, karşısındakine bırakıp, gitmeyi tercih edecek.

Son sözüm ise Neriman’a. Çok ihtiyacım vardı onu böyle sıcak ve şefkatli görmeye. Defne o kadar yalnız o kadar çaresiz ki, onu pamuklara sarıp saklamak istiyorum Neriman. Lütfen çok örselendiğini anladığın ve itiraf edemesen de çok sevdiğin Defne’ye hep böyle sarıl hep kucak aç.

Herkese sabır dolu bir hafta diliyorum, malum mucizeler öyle pat diye önümüze düşmüyor^^
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER