Peki ya sevgili Hüseyin Cevher’in atarları ne olacak? Bir
insan bu kadar haklıyken kendini nasıl haksız duruma düşürür? Evet, Hülya ve
Kerim durumu anlatsaydı Cevher ailesi onları öyle de kabul ederdi. Evet, Hülya
ve Kerim yalan söyleyerek yanlış yaptı. Ama sen hiç hata yapmadın mı Hüseyin
Cevher? Sen hiç yalan söylemedin mi? Sen hiç çaresiz hissetmedin mi?
Hüseyin, bir anda çok ağır konuşuyor; ölçmeden, tartmadan.
Bir gün bu fevriliğinden dolayı çok pişman olacak. Yine aynısını yaptı. Sen
anlamadan, dinlemeden, Cem ve Zeynep’in sözlerine bakarak Hülya hakkında nasıl
böyle düşünebilirsin? Sen değil misin Zeynep’ten nefret eden? Sen değil misin
Cem’i güvenilmez bulan. Ne değişti? Melek, ellerin dert görmesin.
Melek, git kardeşinin başını iki eli arasından kurtar Melek.
Melek’in Hülya’yla yakınlaşması, Hülya’nın hikayesine doğru
koşması çok hoşuma gidiyor. Melek’e buradan yaklaşalım, geri kalan kısmı da bir
an evvel yok edelim istiyorum. Tekrar tekrar girmeyeceğim ama Kaya’nın neden
öleceğini anlamadım. Hikayeye hizmeti bitti mi?
Kaya’yı alıp yerine Cem’i versek olmuyor mu? Şu Cem
meselesini kökünden çözmek gerek ama bu Hüseyin’in eline silah vererek olmaz.
Hüseyin’in Cem’i vuracağını düşünmüyorum, Hüseyin’in eline silahı
yakıştırmıyorum. Ama Hüseyin, o tetiği çekerse de hiç üzülmem. Çünkü Cem’siz
bir Hayat Şarkısı demek, daha güzel bir Hayat Şarkısı demek.
Bir daha küsüşmeyin. ^_^
Ama şöyle bir durum var ki; Cem’in hakkından gelenin Mahir
olmasını istiyorum. Çünkü o Mahir. Çok güzel adamsın Mahir, bunu da her hafta
söyleyeceğim. Çünkü seviyorum.
Mahir’in Filiz ve Nurgül’ün yanındaki durumu, dengeleri
değiştiren bir unsur. Filiz, saf saf dolansa da Nurgül ve Mahir arasında bir
kriz bekliyorum. Filiz Ahmet, inanılmaz yakışmış hikayeye. Hayranlıkla
izliyorum.
Nereden nereye...
Mahir gibi her şeyiyle sevdiğim bir diğer adamsa Bayram Bey.
Bayram Bey’in oruçlu tripleri, Ramazan’a saygısı, davulcuyla muhabbeti, her
şeyi çok güzel değil miydi? Hikayeyi Ramazan’a öyle güzel bağlamışlar ki, bir
sahne bile eğreti durmadı. Huzur yansıdı dört bir yana. Ve geçmişe, Hülya ve
Kerim’in çocukluklarındaki sahur sofrasına gittiklerinde ise yine gözlerimden
yaşlar aktı. Kerim’den örnek alıp çatal bıçak kullanmaya çalışan, utanıp
masanın altına saklanan Hülya; “Ah sen ne güzel çocuksun!”
Ağzınızın tadı hiç kaçmasa...
Cevher ailesinin kalabalık yemek sofralarını çok seviyorum.
Ve bu ailenin bayram sabahı bir araya gelmesini de izlemek isterim. O yüzden
bayram sabahı patlayacak olan mesele, kahvaltı sonrasına bırakılsa çok memnun
olurum. Yalnız Filiz'in o kahvaltı sofrasını bastığını düşünsenize. Olur mu? Olur.
Hayat Şarkısı, temposunu bir an bile düşürmeden sezon finaline
doğru ilerliyor. Sezon finalinde kemerleri bağlı tutmamızda fayda var çünkü şu
noktadan sonra olacakları düşünemiyorum. Yine şahane bir bölümdü ve biliyorum
ki daha şahanelerini de izleyeceğiz.
Tüm ekibin emeklerine, yüreklerine sağlık. Nicelerine olsun…
Kabuslar, tatlı rüyalara dönüşür mü? Dönüşecek elbet. Ama ne zaman? Göreceğiz.
O zaman 18. bölüm hakkında düşündüklerimizi konuşmaya
başlayalım, ne dersiniz?