"Mesafe"lerin başka insanları birleştirmek gibi bir gücü var
mı bilemesem de, Ömer ve Defne’yi ayırıyormuş gibi yapıp onları bir etmek, biz
etmek konusunda master yaptığı aşikar.
Bir zamanın bankta “Güvenmiyorum” diyen Ömer’i İplikçiler’i,
patlaması 46’ya nasip olmuş birikip gelmiş tüm bu kırgınlıkların pek ala da
farkında olarak beyan etmişti belki de durumunu. Nihayetinde arasında fersah
fersah “mesafe”lerin olduğunu bilmekten çok hissettiği hanımla iki kişi olmak
vardı işin ucunda. Ve bir şey tutarsızsa, sadece tutarsızdı Ömer için. Uzaksa,
sadece uzak. Hayatında yer vermeye devam etmesinin bir manası yoktu, ta ki “Yüksek
dozda Defnesizlik”ten ölecek gibi olduğunu anlayana kadar…
Defne’nin de Ömer’den pek aşağı kalır yanı yok aslında.
Sadece kendisi her fırsatta “Ben Ömer’siz yaşayamam.” diyerek söze dökmekten
çekinmiyor hissettiklerini. Ama Ömer Bey öyle mi? Değil. Bize kaybetmekten
deliler gibi korktuğunu şimdi şimdi birazcık hissettiriyor olsa da Defne’ye
karşı hep “Gidersen git umurumda bile değil, nasıl olsa döneceksin ama ben yüz
vermicem hıh!” tarzında yaklaşıyordu (Bkz: 15. bölüm). Ta en başından beri bu
ilişki için kan revan olan hep Defne’ydi. Ha hatası kusuru yok muydu, elbette ki vardı ama Ömer Bey’imiz, paşamız, yiğidimiz Defne’si
düşse eğilip almıyordu bunu da inkar edemeyiz şimdi.
Bakın buna istinaden 36. bölüm yorumumda ne demişim: “Bu bölüme kadar diziye Defne için bir er kişinin gelmesini asla ve
kat’a istemiyordum ancak anladım ki, Ömer her ne kadar bir zamanlar eve gelip
Defne’yi göremeyince ödü bir yerlerine kaçmış gibi görünse de maalesef ki
sevdiğini düşündüğümüz bu kızıl çöl fırtınasını kaybetmekten hiç mi hiç
korkmuyormuş. Benim anladığım bu, anlatılmak istenen belki bu olmasa bile.”
Ödü bir yerlerine kaçmış Ömer İplikçi (Bölüm 33)
Bir kadın için ne kadar acı bir durum olsa da Defne de
maalesef bunu idrak etti. Ömer “Gerçekten mi, böyle mi düşünüyorsun gerçekten?”
diye ufaktan inkara çalışsa da kendi içinde bir an o da kabullendi. Çünkü işin doğrusu
bu. Yanında bulamasa da ne zaman arkasına dönüp bakacak olsa Defne hep orada
olacak, o da biliyor. O yüzden Defne haklı Ömer “anlamıyorsun”. Halbuki Serdar
sana Defne’nin seni kaybetmekten nasıl korktuğunu anlatırken ne güzel anlamış
gibi görünüyordun. Eve gidince tekrar mı yapmadın, konu testlerini mi çözmedin
ne yaptın sen ben anlayamadım özür dileyecekken birden hesap sorar konumuna
seyirttiriveren hallerini ya da Defne’nin neyden bu kadar çok korktuğunu
anlamamakta ısrar eden hallerini… Sahiden anlamıyor musun Ömer, yoksa anlamamak
kolayına mı geliyor? Haydi özür dilemek zoruna gitti, bulduğun ilk fırsatta ilk sağdan çevre yoluna girdin onu anladık ama iplerin uçlarını birbirine bağlamak bu kadar mı zor senin
için?
*Cemal Süreya
Yazı devam ediyor...