Geçen hafta kafada
oluşturulan sorulara cevap veren, Turunç Nadir’in kısmetinin kucağına düştüğü
bol aksiyonlu 42. bölümü geride bıraktık. Turunçlarını da alıp gitmesini
beklediğimiz Nadir için geri sayım başladı gibi görünüyor, müjdemi isterim.
Zehir hafiye tayfamız Altınkoy’da dramlara etkinlik düzenlemekten kalan
vakitlerde ipuçlarını bir araya getirdi. Leyla’nın da katkılarıyla Turunç
Nadir’in Nadir Baktıroğlu olduğu sonucuna gelecek bölüm ulaşacağız Allah’ın
izniyle… Hadi buna ulaştık diyelim ama,
Yaman’la Mira
adamın elinden nasıl kurtulacaklar önce onun çözülmesi gerek. İkinci sezonun
ilk Yaman-Mira öpüşmesi biraz geç de olsa gerçekleşti, gözümüz aydın
Bu yaşadıklarını yıllar sonra kitap haline getirecek.
Bölümün başına dönersek; Asım
Şekip Kaya ve Sude’nin hapishane sahnelerini biraz abartılı bulsam da Sude’nin
içindeki Asude’yi bir anlık çıkarıp ortama uyum sağlaması, sonra ağzının
kenarlarını silerek tekrar Sude çizgisine dönmesi çok eğlenceliydi. Eve
döndükten sonra Faruk’un eski evlerinde kalma teklifini hemen geri çevirdi
Sude’cim. Asım Şekip Kaya içinde olsun olmasın onun artık yeni bir evi var.
Selim serbest kaldıktan
sonra, Mert de evde babaanne edebiyatına ne kadar hakim olduğunu kanıtladı, “kırklanmak”
deyimini Mert’ten öğrenen bir nesil var artık. Ama bu durum aileden geliyormuş
zaten. Sedef’in de içinde kendi deyimiyle bir “ev teyzesi” varmış. Sedef’in hem
Mert hem kendiyle dalga geçişleri de özlediğimiz eğlenceli çizgisine geri dönüş
sinyalleri verdi. Gerçi onun bu yeni halinden de pek şikayetçi değilim, sonuçta
böyle bir değişim yaşaması son derece normal. Ama eğlenceli karakterinden de
izler görelim sık sık, değil mi! Mert, Eylül ve Sedef’in oluşturdukları masaj
zinciri, gol sonrası yapılan timsah yürüyüşü gibiydi. Sedef’cim çok tatlı ya,
hem eğlenceli tavırlarıyla herkesi toparlıyor, hem de ihtiyaç duyulan şefkati
gösteriyor.
İtinayla ayar verir, ah bir de onun ayarları düzelse...
Şefkat ihtiyacı içinde olan
başka biri de Beren. Bu yaşadıkları onun içinden neler çıkaracak, geleceğine
nasıl yansıyacak, endişe içindeyim. Gerçi verdiği yerinde ayarlar onun da ne
kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Önce Orkun’u sonra Eylül’ü payladı. Ablası
odada ağlarken o, bunca şeyin arasında trend topic’leri de takip etmekten geri
kalmıyor. Yaman’ın onun ağzından bir şey kaçırmasına dair pek endişelenmesine
gerek yok. Beren nerede ne söyleyeceğini bilir, bir tek damarına basılırsa
elindeki kozları dökmekten kaçınmaz, ama Mert’le aralarından böyle bir durum
oluşacağını sanmam, bu yüzden sen Beren’den yana rahat ol Yaman’cım, mesela
Kenan için endişelenebilirsin. Geçen sezon Kenan hapisten çıkıp Altınkoy’a
giriş yaptığı ilk bölümde, ona sinir olmuştum. Ama sonra birden karizması galip
geldi, tüm Altınkoy kadınları neredeyse sıraya girdi kendisi için… O sinir
bozucu hava da birden kaybolmuştu, Sude’yle yaşadıkları hepimizi
heyecanlandırmıştı. Bu sezonsa eski haline daha yakın. Televizyonlara gidip
yaşadıklarını anlatmayı planlıyor baksanıza… Yapar da gerçekten, sonra yine bir
karizma havalarıyla televizyon dünyasında garip bir programın sunucusu olarak
falan görebiliriz kendisini, neden olmasın! Zaten Nevin’le bu kadar aksiyonun
arasına taşınmayı da sıkıştırdılar, artık bir yere gitmezler, gelsin belalar,
Ah Yaman ah, çekeceklerin bitmez.
Mert, Asım Mert Serez zincir masaj salonlarının geçmişi işte bu günlere dayanıyor, diye röportaj verecek yıllar sonra...
Geçen bölüm Mira Mert’in
yaşadıklarıyla ne kadar ilgiliyse Mert bu bölüm ona karşı o kadar ilgisizdi.
Gerçi Mira’nın niyetini biliyorduk, Mert’e karşı elbette içtendi ama Yaman’ın
etrafında olmak da onun için bonustu tabiî ki… Mertse bu bölüm Altınkoy ruhuna
ne kadar adapte olduğunu kanıtladı. Eylül’ün kardeşi için parti organize
etmeler, ailesinin evlilik yıl dönümü gibi dramatik bir olayı kutlamaya
dönüştürmeler… Çünkü Altınkoy’lu olmak bunu gerektirir. Gerçi Ekim Can bebekle
ve Eylül’le yaptığı konuşmalar oldukça duygulu ve doğruydu. Yaşadıklarına sahip
çıkıyor. Mert duygularını içinde tutmaya alışık değil Eylül gibi… Zaten onlar farklı
olup birbirlerini tamamlıyorlar.
Aşk düetleri vol II
Gelelim Selim’le Deniz’e… Biz
Deniz ne zaman açık açık Selim’e yürüyecek diye merak ederken, Selim önce
davrandı. Bu sezon Selim sahne sanatlarına pek meraklı, önce Ender’i anma
gecesinde bir şiir okumuştu, şimdi de Kimse
Bilmez performansıyla beğeni kazandı, sonunda da Deniz’den öpücüğünü aldı.
Ben ikisinin bir araya gelmesinin biraz daha zaman alacağını düşünüyorum ama
Selim bayağı hızlı çıktı. Demek ki Ender’i de bu şekilde etkilemiş olmalı…
Geçen sezon Yaman’a ayak bağı
olan Leyla’yı bu sezon farklı olaylarda görmekten keyif aldığımı söylemeliyim.
Yaptığı tespitlerle hikayenin eğlenceli taraflarından biri oldu o da… Dediği
gibi, aşk, meşk, intikam hepsi Altınkoy’da, huzur Tozludere’de…
Sonunda!
Geçen bölüm aralarındaki
uçurum iyice büyüyen Yaman’la
Mira bölüm boyunca didişip durdular. Mira’nın en azından
geçen bölüm kadar ezik durumda olmamasından çok memnunum. Aşkına sahip çıkmasına
saygı duysam da o eziklik ona hiç yakışmamıştı. Bu bölüm tüm söylediklerini
Yaman gayet hak etti. Yaman gözbebeğimiz, ona kıyamayız tamam ama Mira’nın onun
söylediklerinden çıkardığı anlamlar normaldi. Yaman’ın niyeti bu çıkarımlar
değildi elbet ama, bazen ağzımızdan çıkanlar istemeden durumu bu noktalara
taşıyabiliyor. Neyseki finalde Nadir’den korunmak amaçlı öpüştüler. O öpücüğün
gerisi özlem doluydu, bunu görmemek imkansızdı. Dileyelim de gelecek bölüm
Nadir sonunda hayırlı bir işe vesile olmuş olsun.
Ece Tabakoğlu'nun Altınkoy hakkındaki incelemesini de okumak ister misiniz?