Birkaç bölümdür gölgede kalan asıl hikâyemize gelirsek Kadim’in korkusu ve çark etmesi, ajandanın elden ele dolaştıktan sonra Nisan'ın eline geçmesi dün gecenin en önemli olaylarıydı. Yine de bazı aksaklıklar olmadı değil. Kadim’in ailesine kavuştuktan sonraki değişikliği pek olmadı. Böylesi bir durum bekliyordum ama nerede "bu günahı temizlemeden ölemem" diyen sert Kadim, nerede şimdiki sevimli aile babası Kadim. Adeta bambaşka iki karakter. Hayatının 20 senesini hapishanelerde geçirmiş, Azrail’i türlü şekilde atlatmış adam, intikam hissinden bu kadar çabuk vazgeçemez. Biz Kadim sahalara ölü olarak döner diye beklerken, kendisi Almanya’ya yerleşme planları yapıyor. Sen böyle bir anda değişirsen gelir, 30’una varmamış Efe cevabını verir, kalırsın öyle. Hem o ajanda da Kadim’in adının olmaması için bir sebep var mı? Sen bu günahın bedelini ödemeye mahkûmsun Kadim, çok zorlama.

Bizden çalınan 20 yılın telafisi yok
Diğer bir aksaklığa gelirsek sahi Yakup o ajandayı niye sakladı ki at, yak, ya da en uygunu tahrip et, koy bir kenara, buldum diye sevinsin bu saflar. Daha yeni büyük patrona hesap verip gelmişti oysa ki. Nisan'ın gerçekleri hemen babasına yetiştirmese de en azından gerçekler açığa çıkmadan etkili bir baba-kız hesaplaşma sahnesi bekliyordum. Yine de inanamıyorum her şey bu kadar çabuk açığa çıkmaz, Yakup gene bir şey bulur sıyrılır diye umut ediyorum. İtiraf ediyorum bu dizide en çok onu seviyorum. Günde üç posta kötülük yapsın istiyorum. Bir de dizinin günü pazara alınsın diye cümlemi bitiriyorum.
Not: Bu hafta Kış Güneşi fanları #KışGüneşiPazarGünüOlsun hashtagi ile seslerini duyurmaya çalıştı. Doğru gün seçimiyle dizinin başarısının artacağına inananlardanım ben de.