"Ben onu mutlu yuvasından, geleceğinden koparmak istemedim!"Şükürler olsun.. Ertan; "Para isterim!" diye ortaya çıktığı günden beri kendimi parçalıyordum, "Adamın tüm haklılığı gitti!" diye. Sonradan bile olsa, keşke kendimizi kandırabileceğimiz bir bahanemiz ortaya çıksa diye de hayıflanıyorduk bol bol. İşte, sonunda o bahaneye kavuştuk. Oturdu yani Ertan'ın söyledikleri, en azından benim kafamda.. Ne planlamış Ertan? Oğlum madem çok mutlu Fatih ile o zaman onu mutsuz etmeyeyim, ben de yurt dışında kendime yeni bir hayat kuracak paraya sahip olayım en azından. Böylece ayak altında da dolaşmamış olurum. Yedik mi? Valla, bence yedik..
Bu arada; Ertan'ın, Zeynep'e söylediği her şey doğru ve tamamında da haklı ne yazık ki.. Adamı, mülteci gibi sürdüler mi? Sürdüler.. Issız adada ölüme terk ettiler mi? Ettiler.. Hafızasını kaybetmişken, alay ettiler mi? Ettiler.. Ertan rezil bir adam olsa dahi, bunların hiçbirini yapma hakkınız yoktur. Çünkü, rezil bir adama aynı şekilde karşılık verirseniz, ne yazık ki sizin de ondan farkınız kalmaz ki temelde Ertan'ın baba olmayı bilmeye hakkı var, hep dediğim gibi..
"Tek bir çaremiz kaldı!"
Ertan'ı kabul ettim, doğru.. Lâkin, Fatih'in kaçması hadi bir nebze de hiçbir şey değişmemişken gidip teslim olmasını pek anlamadım, ne yalan söyleyeyim. Ya Fatih, zaten iki üç günde bir Ertan'ın kafasını patlatıyorsunuz spor olsun diye, ne değişti de gittin teslim oldun durduk yere? Madem teslim olacaktın, neden "Beni oğlumdan kimse ayıramaz!" minvalinde dövüne dövüne jandarmadan kaçtın? Oğul, anaya benzer derler ya; inceden Mukaddes'in kafaya mı geliyorsun nedir, bilemedim..
"Vallahi ben bilmiyorum biliyor musun, siz nasıl bir araya geldiniz.."
Mukaddes'in "ilk kez" Zeynep ile bir ilişki kurduğunu izledik. Bu öncekilerden farklıydı, çünkü içinde herhangi bir riyakarlık ve numara bulundurmuyordu.. Neden? Çünkü, Mukaddes gördü.. Zeynep'in, Fatih için ne kadar üzüldüğünü gördü, belki de kendisinden bile fazla yıkıldığını fark etti.. Bu ne kadar süreklilik arz eder? Bilmem, çok da önemli değil zaten..
"Meryem, sen beni bekle ama he mi.."
Ah be Şevket.. İyi dedin hoş dedin de normal şartlarda o girişin çıkışı yok. En azından 10 yıl boyunca. Kasten adam öldürmeye tam teşebbüs.. Bu saatten sonra Şevket'in dışarı çıkabilmesinin tek yolu; yok! Vahit ortaya çıksa, şikayetini geri alsa da bir şey değişmez.. Bazı suçlardan kurtulmanız, şikayetçinin insiyatifine bağlı değildir çünkü..
Bitirirken..
Mustafa yine hızır gibi yetişti sağ olsun.. Yine de Mustafa akıl edene kadar bi' Allah'ın kulunun gidip de etrafta kamera, görgü şahidi falan var mı acaba diye düşünmemesi, kontrol etmemesi ne kadar mantıklı bilemedim.. Son olarak, ne dedi Darbeli? "Kocaman mutlu bir aile oluyoruz!" Şaziment, Fadik, Türkan aynı evin içinde.. Aman yarabbi! Şenlik var desenize..
Not: Başlığın neden alıntı olduğunu bu sefer açıklamama gerek yok sanırım. ^^
Valandil..