Vallahi ne olsun işte, korumamız gereken adamı düşmana teslim ettim şimdi BİM'e gidiyorum..

Sen, binlerce canı kurtarmak için deli bir mücadele ver sonra adamı Leyla’nın kucağına bırak. Vallahi akıl tutulması. Neyse ki o kadar koşunun ardından vücut oksijeni depolamış. Leyla’yı öyle güzel bir taktikle ayıkladı ki gülmemek elde değil. Müsade ederseniz Mustafa’nın bu alışılmadık taktiğine “bana kıyamaz ki taktiği” adını veriyorum. Sonrasında da kuş uçurtmadı zaten.

Kuş uçurtmadı ama önceden saklanmış kuşlara ne yapsın değil mi? Gelmiş geçmiş en iyi sinemacılardan Hitchcock’a “gerilim nedir?” diye sormuşlar. Hitchcock, “sahnede bir aile yemek yiyordur. Masanın altında saatli bir bomba vardır. Aile bunu bilmez ama seyirci bilir. İşte bu gerilimdir” demiş. Bu bölüm Filinta’da uzun uzun Hitchcock vari bir gerilimin tadını çıkarttık. 

Ben Süreyya dokunsun diye geldim ama o hariç herkes dokundu be karşim.

Sonunda bombanın Akbar’ın arabasında patlaması bölümün en şaşırtıcı sahnelerinden biriydi.. Fakat patlayan bombanın sesine ve şiddetine rağmen uzaktan çekimde atların hala sakince yerinde durduğu keşke görmeseydik. Yine de hemen sonrasında Akbar’ı yara bere içinde görmenin verdiği büyük keyif o anın üstünü örttü. Eeee Akbar Efendi bir kere dokunmasınlar, artık hep dokunurlar. Ellerini bile sürmeden kilometrelerce öteden dokunurlar. Alışacaksın. 

Yüce Efendi dahi kurduğu planın bu kadar kolay ilerleyeceğini beklememiştir. Peki bu iyi bir şey mi? Kuşkusuz hayır. Sorunsuz işleyen plan, çoğu zaman sorunun ta kendisidir. Cemil’den bir sabotaj gelmedi ama yine de durumu hazmetmeyecektir. Yüce Efendi şu an büyük bir güçle geri döndüğünü düşünüyor ama dizi boyunca belki de en zayıf olduğu anlara tanıklık edeceğiz. Saçma bir şekilde üzülebilirdim fakat bizi yeğenimizi yetiştirmekle tehdit ediyorsun. Kusura bakma yani..

Bu takım ligde çok can yakar.

Abdülhamid Han Şov tam gaz devam ediyor! Çar'a ordusuyla ilgili teferruatlı bilgileri aktarırken aldığımız keyfi başka hangi sahnede aldık? O an aynaya baksam yürüyen bir sekizgen görürdüm. Keyfime dört köşe yetmedi. Şov bitti mi? Bitmedi... Rüştü Paşa’yla ilgili hep korkunç bir son bekliyordum ama çocuğun elinden şekeri alınır gibi her şeyini kaybetti. Aslında böylesi Rüştü Paşa için daha aşağılayıcı. Yine de umarım kaşınmaya devam eder. 

Nihayet Midhat Paşa ile Abdülhamid Han el sıkıştı ama biliyoruz ki onu da yiyecek. Yesin zaten. Amaca giden yol amaçtan daha önemlidir. Midhat Paşa burdan kaybediyor. Yine de konferans performansını heyecanla bekleyeceğim. En azından Rüştü Paşa gibi yalandan gürlemeyecek. Gürlediğinde bunu gerçekten vatan sevgisiyle yapacak. 

Sezon finaline üç bölüm kaldı ve artık her hafta bir öncekinden çok daha iyi bir bölüm bekliyorum. İnşallah Filinta kalitesine yakışır bir sezon vedası yaparız. Ha, bu arada Farah meselesine değinmedim zira fragmanda Mustafa pek bir keyifliydi. 

Haftaya görüşürüz.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER