Bazı hikâyeler böyle işte. Hızını alıp çoşuyor,
çoşturuyor. Bu sırada hem yazan hem de seyreden nefes nefese kalıyor. Tosun Paşa filmini hatırladınız mı? Hani
Yeşil Vadi’yi ararken çölün ortasında develer, Şaban’ın eşeğine uyup kaçar ve Tellioğulları
çölün ortasında kalır. Ne tarafa gideceklerini bilmezken Şaban “Şu tepeyi
aşınca Yeşil Vadi.” der ve gerçekten tepeyi aşınca Yeşil Vadi gözükür. Bizimki de aynı
hesap. Çölün ortasında ne tarafa gideceğimizi bilmezken, tepeye kadar geldik. Artık
buradan sonrası Yeşil Vadi. En azından İlişki
Durumu: Karışık ’ın otuz altıncı bölümünün bölüm finalinden anladığım o! Ayşegül,
her şeyin başlangıcı ve sebebi olan o evi, pembe valizi ile terk etmek üzere
evden çıktı. Bakalım Ayşegül’ün ayakları Ayşegül’ü ve bizleri nerelere
götürecek, göreceğiz. Ancak ondan önce Ayşegül’ün her şeyi geride bırakmasına
neden olacak neler yaşandı, otuz altında bölümde neler oldu, beraber
yorumlayalım.
***
"Murat senden iğreniyorum!" bakışı. Isısısısıs.
Bir önceki bölümde Elif, Ayşegül ve Can’ı, Ayşegül’ün
evinin önünde bırakmıştık. Elif, Ayşegül’ün çayını içmeye gelmedi herhalde. İso’yu
almak için oradaydı. Yaaa, Elif, sen kim; İso’ya bakmak kim Allah aşkına! Yalnız
Elif’in İso’yu Ayşegül’ün elinden alma gerekçesi efsane! Uygunsuz yaşam! Acaba
senin Murat ile çevirdiğiniz dolaplardan adalet sisteminin haberi var mı? Murat
ile Elif’i biraz zorlasak “nitelikli dolandırıcılıktan” içeri soktururuz,
haberi yok. Ama Murat, Elif’e geçen hafta da demişti zaten. İso’yu Ayegül ve
Can’ın elinden alma fikri tehditten öteye geçmesin diye. Elif’ciğim duramadı
yerinde. Ama o da haklı. Kıza haftalarca “Niye uyuyorsun millete?” dedik, gitti
kendi planını yaptı. Elif bu bölüm resmen kötü gibi kötüydü.
Elif'in neden Can'dan vazgeçmediğini tam olarak öğrenemedik.O yutkunmanın altından eler çıkacak ki?
Bölümün ardından Can ve Elif’in, Elif’in evinin
balkondaki konuşmasını defalarca izledim. Murat ve Can, Elif’in başka birine
dönüştüğünü söylerken aslında göz ardı ettikleri bir şey vardı. Ayşegül’ün
hayatlarına girmesiyle kendileri değişti. Elif hep aynıydı. Demek ki bugüne
kadar kızın damarına hiç basmamışlardı. Olaylarla birlikte Elif’i yeniden
tanıdılar. Başka biri olarak! Acaba kendi kendilerine "Ulan biz bu kıza ne yaptık da böyle oldu?" diye sordular mı? Bir de taşın altına elini koymadan “Sen değiştin!”
demek erkekliğin “şanından” da olabilir. Bilemiyorum!
Eyyyy yatııııır, sen nelere kadirsin? Bu kızlar sayende birbirlerine sarıldılar.
Elif’in bölüm içinde yaptığı her şeyin altında hırs ve
entrika çıkarken Ayşegül’ün evine yerleşme girişiminin bir kısmı Can ve Ayşegül’ün
zaman içinde aslında nasıl da aynı dili konuştuklarını görmemiz için çok güzel
bir işaretti. Zamanında Ayşegül, yatırlarla Can’ı evden sepetlemeye
çalışıyordu. Beraber zaman geçirdiler, çok şey paylaştılar. İşte böyle zor
günlerde de bir bakışla, bir sözle anlaşır hale geldiler. Çok tatlılar. <3 Ayrıca tamam, güldük eğlendik. Elif'i de daha korkutmayın. Yazık yahu!
Burada her şey formaliteydi. Hatırlatırım.
Elif, Ayşegül ve Can’ı ayırmak için çok şey yaptı. Ama
hiç biri Ayşegül ve Can’ın düğün fotoğrafını bıçakla ortadan ikiye kesmesi
kadar manidar değildi. Hani Elif, o fotoğrafı ortadan ikiye yardırdı ya, heh
işte onun daha güzeli olacak. Öyle hissediyorum.
Bu hafta üzerine yorum yapılacak çok şey olmuş,
yazdıkça fark ediyorum…
Yazı devam ediyor...