Sana mor çok yakışıyor...
Amaaan boşverin incinmeleri, incitenleri de; Aaah ah sevgili Kiralık Aşk Ailesi... Nasılsınız, iyisiniz inşallah? Ne kadar uzun zamandır iç geçirerek bölüm yorumu yazmayı arzu ediyor ve bekliyordum bir bilseniz! Bahardan mıdır bilmem, üstümde böyle bir rehavet, kaslarda bir gevşeme, efendime söyleyeyim iç dünyamda “Dünya mı yanıyormuş? Amaaan çevir az da şu tarafı yansın…” halleri. Gelenler gelmiş bana da ruhum duymamış. Görüyorum ki bu gelenler sadece bana gelmekle de kalmamış üstelik. Resmen tam “O neydi gız?!”lık bölüm sürdürmüşler ortaya. Çok güzel olmuş, epeyce güzel olmuş, hatta ultra güzel olmuş.

Necmi Amca’nın eskiyi aratmayan huzur dolu hallerine varana kadar bölümün dibi köşesi, ucu bucağı her yanı kış ağrılarıma çok iyi geldi. Kemiklerim ısındı.  Ben de yani sanırsın 18 değil de 78 yaşındayım laflarıma bak… Neyse siz ana fikri kaptınız işte. Ne diyordum? He kemiklerim ısındı ama ne ısınmak! Resmen şok içerisindeyim. Bünye alışık değil tabii her hayalinin gerçek olup ekrana akmasına, heyecan bir anksiyete yaptı ama çabuk toparladım.

Bir yandan da dualarım kabul oldu resmen, başka bir şey dilesem olacakmış. Fikret’i morarırken izlemek kalp ben! Ayyy canım ben o mor suratı Brooklyn’de bir art galeride görmüştüm daha görkemliydi gerçi ama olsun bu da kabulümdür mmmhıhıhıhı! Ben de Sude gibi bir şey oldum çıktım, elalemin mutsuzluğundan kendime heves özütler oldum. Neyse, Fikret gidince düzelirim herhalde… Ay anacım onun da gitmeye niyeti yok gibi baksanıza. Çakıldı kaldı resmen. Her ne kadar artık gözümde Ömer açısından bir tehlike arz etmese de, sır açısından büyük bir önem teşkil eder hale geldi Defne Topal sağ olsun.


Ömer: Defne kaç kere dedim damlatma diye... Defne: Neyi Ömer? Ömer: Ağzındaki balı, baksana ağzından bal damlıyor.........

Yanlış bir anda verilmiş çok yanlış bir karardı Fikret Gallo. Her açıdan. Ne yaşım, ne de başım henüz bu tespiti yapmak için arşa değmiş olmasa da söylemeden geçemeyeceğim; bir kadın bir başka kadına hele de mesele aşksa asla güvenmemeli bence. Karşımızdaki isterse Dünya Barışı Türkiye Temsilcisi olsun, ı-ı cık olmaz. Kendimden biliyorum, cinsiyet olarak hemcinslerimle bir değişiğiz. Fikret Gallo da hemcinsim olduğuna göre o da bir değişik, kabul edelim. Şayet Defne’nin sevgilisi Ömer değil de Sinan çıksaydı mesela, o zaman da bu kadar büyük tepki verecek miydi Fikret Hanım? Bilmiş bilmiş ahkam keser miydi, zaten yükünün altında yeterince ezilmiş Defne’nin karşısında? Durun ben söyleyeyim: Hiç sanmıyorum!

Kendimi istemeyerek de olsa alıp koyuyorum Fikret Gallo’nun yerine, haklı. Ömer İplikçi’den kim olsa etkilenir. En azından bir içi gıcıklanır kabul ediyorum bunu ama adam bas bas bağırıyor “kız arkadaşım” diye. İşte bunu bile bile Fikret’in Ömer’e iç geçirmesini kabul edemiyorum maalesef. Bir de üstüne Defne’nin “Ömer’e anlatacak mısın?” diye çırpınışlarına ne tam olarak evet ne de tam bir hayır demeyişi zaten samimiyetsiz bulduğum bu şahsı gözümde iyice kademe düşürdü. Karşındaki insana hele ki bu kadar çaresiz durumda olan bir insana bir de senin yük olup, sudan çıkmış balık gibi can çekiştirmeye hiç hakkın yok sevgili Fikret. 

Defne de garibim “Denize düşen yılana sarılır” derler ya hani, o hesap mı oldu bilemedim. Son sahnedeki hallerini hiç beğenmedim. Elalemin derdi Fikret Hanım'ı gerdi. Anlamıyorum bu dış kapının mandalı insanlar kendilerinde asıl olaya dahil olma cüretini nereden buluyorlar? İki insanın arasındaki sır, gizlenmiş şey, her neyse artık neden olaya manevi olarak son derece yabancı insanların mustarip hissetmesine sebep oluyor? Uzatmayacağım daha fazla, özetle SANA NE demek istiyorum Fikret. Bırak anlatacaksa Defne anlatır, sana ne oluyor? Ömer kırk yıllık dostun mu da kandırılması senin zoruna gidiyor? Hele bir de bunun üstüne şimdi Simurg’u Ömer’in duvarında gördü ya oh mis, Fikret’ten mutlusu yok. Kendince bir dayanağı da var artık: Eski bir tanış nihayetinde Ömer... Çıldırıciiiiim!!!!


Benim adım Selim, ben güzel gezerim güzelim ye yo

Neyse gelin biraz güzel şeylerden bahsedelim. Mesela Passionis’in hekiminden ve bu hekimin ne tesadüf ki Defne’nin çocukluk aşkı çıkmasından…

Ömer NİHAYET Defne’yi kıskandı, çok şükür de yetmedi bu bana. Biraz daha istiyorum ve mümkünse daha sağlam bir kıskançlık olursa çok makbule geçer. Böyle hemen “Kıskandım bitti bak puff” olmadı. Sakız gibi uzasın bu mevzu, kusana kadar kıskandıralım Ömer’i. E anca eşitlenirler Defne ile, malum beyimizin dizideki her 3 kadından 5’i ile geçmişte bir münasebeti olduğunu düşünürsek bence çok da mantıksız konuşmuyorum. Değil mi ama?




Yazı devam ediyor....


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER