Ve gelelim, Hülya&Kerim çiftine. Hülya ve Kerim
inanılmaz güzel bir şekilde çift olma yolunda ilerliyorlar. Geçen hafta
başlayan inceden inceye birbirlerine yaklaşma hali bu hafta da devam etti.
Burcu Biricik ve Birkan Sokullu’nun partner olacağını öğrendiğimde birbirlerine
uyumlu bulmuştum ama enerjilerinin bu kadar çabuk tutmasını beklemiyordum. Daha
aşk yaşamadan hissettirdikleri bir çekim var ve bence bu şahane.
Büyük aşklar kavgayla başlar misali.
Öpüşme sahnesi ise şahanenin şahanesiydi. Ba-yıl-dım! Hülya
ve Kerim birbirlerine tutkulu bir aşkla bağlandığında buralar yanacak…
Kerim’in eski sevgilisiyle karşılaşıp, dağıtması Hülya’yı
sinirlendirse de Kerim’in sinirleneceği günler de yakın. Hele bir Cem Bey,
Cevher ailesinin evine doğru yola çıksın da. Cem’in kim olduğunu
anlamışsınızdır. Haydi bu meseleyle ilgili daha fazla yazmayayım, yorumlarda
konuşalım. Belki başka fikirler çıkar. ^_^
Fonda, "Son pişmanlık..." çaldığını düşünün.
Yalnız Cem ve Mahir’in yolu da bir şekilde kesişirse itiraz
etmem. Mahir’le ilgili kafamda soru işaretleri kaybolmuyor. Mahir’in Filiz’le
ilgili tam olarak ne düşündüğünden de bir türlü emin olamıyorum. Filiz’e
üzülüyor mu, oyun mu oynuyor? Bilemiyorum. Tek emin olduğum şey, Olgun Toker’e
bayıldığım. Ve evet, bunu her hafta söyleyebilirim. Hayat Şarkısı’nın nefes
deliklerinden biri Ahmet Mümtaz Taylan’sa diğeri Olgun Toker. Ayrıca Ezgi
Tombul’la beraber sahneleri de çok güzel, enerjileri tutmuş. Ki Ezgi Tombul'un bireysel olarak ekran enerjisini de sevenlerdenim.
Seray Gözler’in yarattığı Süheyla Hanım karakterinin de her
bölüm bir tık daha yükselmesi keyfime keyif katıyor. Yükselmekten kastım da
tamamen karakter bazlı. Süheyla karakteri, sakin duruşuna rağmen evi çekip
çeviren konumunda. Aslında klasik Türk annesi. Ama yumruğunu masaya vurmak
olarak da adlandırabileceğimiz hareketleri karakterine derinlik katıyor, Seray
Gözler’i izlemek ise elbette büyük keyif…
Durup bir bakıyorum da Hayat Şarkısı öyle güzel karakterler
armağan etti ki bize. Üzerinden yıllar geçse bile, bir “Ah!” çekerek anacağız.
Birinden bahsetsek diğerinin hatırı kalacak, birine sarılsak diğeri kollarını
açıp bekleyecek. Her bir replik Mahinur Ergun’un kalemine hayran olma sebebi,
her bir sahne Cem Karcı’yı anma...
Yazan, oynayan, çeken, emeği geçen herkese çok, çok
teşekkürler. Yine çok güzel bir bölümdü, nicelerine…
Peki siz, 6.bölümü nasıl buldunuz?