Tamam, baskından Polat’ın zararlı çıkacağını beklemiyordum ama bu muazzam performansı da aynı şekilde beklemiyordum. Polat’ı hepimiz biliyoruz. Hiç şaşmadan attı mı vurur ama o nasıl gidişti be karşim?.. Bana ilk dönemlerindeki iştahını hatırlattı. Resmen yara yara geçti. Hani Cahit bile yanında yavaş kaldı. Yıllar, Polat Alemdar’dan sadece sevdiklerini değil bazı heveslerini de biraz götürmüş. Artık bu hevesle çatışmıyor. Kurtlar Vadisi Pusu, bu gibi anlarda Ali Candan ve günümüz Polat Alemdar’ı arasındaki farkları çok tatlı bir şekilde ortaya koyuyor. Gerçekten bu konuda başarılı oldular.
Geçen bölüm Smith’in sonuna yaklaştığımızdan bahsetmiştim ya bir daha şom ağzımı açmam herhalde. Daha ilk sahneden Polat’ın eline düştü. Sonrası malum, ufak bir meseleyi halledermiş gibi kafasına sıktılar. Kocca John Smith’i hiç intikam güzellemeleri yapmadan, olayı hiç şova dönüştürmeden bir ağacın dibinde öldürdüler. Bence ona yapılan bu muamele ölmesinden çok daha fazla zoruna gitmiştir.. Vadi gerçekten güzel bir kötü karakterini daha mezara yolladı. Levent Sülün paraşütle atlayarak diziye girdiği ilk andan şu zamana kadar gerçekten güzel bir performans sergiledi. Onun psikopat ve öfkeli hallerini de seviyordum ama en unutamayacağım anları Avrupa’da Şedid’e asker toplarkenki zamanları olacak. Yolu açık olsun, ayağına taş değmesin.
Gel kafeteryadan tost söyleyelim. Kaşarı jilet gibiyse ben adamı döverim, sen de eğlenirsin.
Hafıza kaybı olayını sevmiştik ama çok fazla uzamaması gerektiği konusunda da hemfikirdik. Bu defa senaryo ekibi bize insaflı davranmış. Ali Candan’ı izlerken aklımın bir köşesinde hep "nasıl hatırlayacak?" sorusu vardı. Neden bilmem hep bir çatışma ortamında hatırlamasını bekliyordum. Oysa Elif ne de güzel sokuldu öyle… Öyle savunmasız, öyle içten ve ürkek yanaştı ki Polat’ı can evinden vurdu. Zaten bir babaya, baba olduğunu sığınırmış gibi göğsüne yaslanan bir çocuktan daha çok ne hatırlatabilir ki? Tek kelimeyle dev bir sahneydi. Elif’in o haline duygulanmamak elde değildi.
Smith öldü, kabak Yusuf’un başına patladı. Karun son derece işkillenmiş durumda ki Polat da aynı şeyi zamanında Mehmet Karahanlı’ya yapıyordu. Adam tam olarak ne yapacağını anlayamadan ölüp gitmişti. Şimdi de görünen o ki Yusuf kırılacak bir kalem kadar değersiz de olabilir, iddiasını ispat edebilirse her şeyden daha değerli de olabilir. Öyle ki en derinlerine kadar dalıp oldukça kalıcı bir hasar verebilir. Zira yanılıyorsam düzeltin ama Polat uluslararası çapta o kadar da kalıcı bir hasar verememişti. O zamanlar devirmeye çalıştığı Karahanlı bugün Kuzuzade’den çok da farklı değildi. Karun için sadece yeni bir atamadan ibaret olan bir değişiklikti. Yusuf ise onarılması güç hasarlar verebilir. Hadi hayırlısı…
Hiç sevmiyorum sizi süt oğlanlar!..
Hitler-Stalin hikayesi güzeldi. Stalin’in adam olmadığını zaten biliyorduk. Hoş Hitler de adam değil ama o başka bir zamanın konusu. Stalin’in evladından vazgeçmesi Polat’ın Elif’den veya Anadolu hocamın yanındaki bilim adamının evladından vazgeçmesi gibi bir durum değil. Stalin’in bir sürü saklı çocuğu olduğu biliniyor. Yanlış anlaşılmasın, tek gecelik ilişkilerinden hamile kalan anneler çocuklarını Stalin’den saklıyordu. Çoluğa çocuğa hiçbir dönem kıymet veren bir adam değildi. Ardından göz yaşı dahi dökmemiştir pis pala bıyık!
Gölge zaaf olarak Polat’ın ailesini bulunca ayağa kalkıp alkışlamak istedim. Bravo yani o kadar dosyanın sayesinde bir insanın en büyük zaafının ailesi olduğuna kanaat getirmek için çok uğraşmış olmalı. Gölge daha devleti kurmadan Ortadoğulu olmuş. Zira bunun adı tembelliktir. Yine mi Elif ve Safiye’yi kaçırma hikayeleri izleyeceğiz diye üzülürken Ariel resmen hayatımızı kurtardı yahu! Hay Allah senden razı olmasın ama birkaç günahını silsin inşallah.
Polat’ı vatanıyla vurmak ve bunun eylem planı olarak da kış başından beri Sur’da Cizre’de olan operasyonları göstermek gerçekten zekiceydi. Oralarda bir olaylar oluyor ve Vadi Aklı alışılmadık şekilde uzun zamandır buna sessiz kalıyordu. Bugün en azından bir şey söylemiş oldular. Şahsen bu keskin nişancılar, olayları başlatan büyük güçler fikrine katılmıyorum. Ha, oralar doldurulmuş ve elbette temizlenmesi gerekiyor. Sadece olayların altında yatan sebepler konusunda anlaşamıyoruz ama, olsun. Önemli olan Vadi’nin bir şey söylemesiydi.
Demek o memnuniyetsiz seyirci sensin...
Polat ofise öyle bir girdi ki seyirci olarak bize de fırça sırası gelir mi diye tırsmadım değil. Zaman zaman birilerini fırçaladığı oluyordu ama böyle sağ baştan alıp sıradan gitmesi gerçekten enteresandı. İşin kokusu sonradan ortaya çıktı. Adamın şu hayatta bir kardeşi, bir de kızı kaldı. Şimdi tutup kardeşini de elin oğluna verecek. Kim olsa canı sıkılır. Herhalde ekran başında ben de en az bi Cahit kadar şaşırdım. Bunca zamandır böylesine sürüncemede kalan bir meselenin “gel bi odaya konuşcaz” şeklinde çözülmesini hiç beklemezdim. Ha kötü mü oldu? Kesinlikle hayır. Polat’a yaramış bu hafıza kaybı. Mutluluğa biraz daha önem verir olmuş. İnşallah bu sefer sorunsuz, güzel bir düğün izleriz. Bu arada Erhan’ın Cahit’e “nerde sende abinin yanında evlilikten bahsedecek cesaret” lafına bölüm boyunca güldüm durdum. Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün Erhan.
Önceleri Pusat’a yakıştırdığım kız vardı ya bu hafta emin oldum. Valla daha iyisi olamaz. Pusat bir deli ve onu frenlemek için ondan daha delisi lazım. Pusat deliyi görünce değneğini saklayan delilerden olduğu için muazzam bir uyum olur. Kızın boğazından bir lokma dahi geçmedi. Kalktı kendi başına bir sürü iş yapmaya çalıştı ama zerre kızmadım. Keşke herkes o kızın yarısı kadar tutkuyla iyi olan bazı şeyleri savunabilse. İşte o zaman hiçbir şeyi savunmaya ihtiyacımız kalmayacak. Siyah Sancak da kızın peşinden gitti ki oralarda ortalık gittikçe karışıyor ve bu sefer hem hikaye hem de aksiyona bayılıyorum.
İspiyoncuları, lafı taşıdıkları insan dahil kimse sevmez arkadaşlar. Tamam müdürler de sevilmez ama ispiyoncular daha çok sevilmez. Fehmi "korurum seni" dedi ama bir sene sonra da Fehmi’nin aklına gelir misin acaba? Peki Kenan seni unutur mu? Yaaa, işte bunları hep düşüneceksin. Nitekim Kenan da son derece pasif agresif bir şekilde içeriye girdi ve burnundan kıl aldırmadı. İşte görmek istediğim Kenan bu!
Aslında Fehmi haklı. Bu tür şeyler aceleye getirilmez. Ne kadar zamana ve tabana yayarsan o kadar iyidir ama konu Kenan olunca bir susma gereği duyuyorum. Zira adamın babası bile kara para aklıyordu benden mi öğrenecek? Belli ki her türlü tehlikenin de farkında. Çatışmadaki hali ve tavrı, adamı ekarte edişi ve infaz istemesi bu işlerde acemi olsa da gözünü fena kararttığını gösteriyor. Tabii orada infaz istemesinde bir zengin şımarıklığı da yok değil ama bu tip detaylar karakteri belirgin hale getirir ve güzelleştirir. Unutmadan Vasiliy’nin geliş müjdesini de aldık. Bakalım nasıl girecek ve neleri değiştirecek.
Ayla Algan oyunculuğu be karşim...
Nihayet şu çelik yelek işine gelebildik. Yorumlarda “Siyah Sancak’dan kimse ölmüyor diyorsunuz ya, bu yeleği bir streç gibi tüm vücuda saracağız ve öldürülmemiz artık hiç mümkün olmayacak! Polat’ın yeleği daha ilk gördüğü anda zayıflığını bulması muazzamdı. Titanic de bundan battı biliyorsunuz değil mi? Aslında gövdeyi oluşturan çelik levhalar buzdağından gelen darbenin çok daha şiddetlilerini dahi kaldırabilecek güçteydi ama levhaları birbirine tutturan çivi gibi şeylerde ucuza kaçılmıştı ve koca gemi daha ilk seferinde battı. Polat belki geçmişte Leonardo DiCaprio-Kate Winslet aşkını kurtaramadı ama daha güçlü çelik yeleklere ön ayak olarak kim bilir kaç aşkı kurtaracak. Aşığın ve aşkın dostu Polat Alemdar’a saygılarımızla…
Fehmi - Gölge görüşmelerine bayılıyorum. İki klas adam karşılıklı oturuyor ya sanırsın AB’ye girdik. Sanki en son kokoreç 37 yıl önce falan yenmiş. Öyle elit bir hava esiyor. Gölge resmen bilgi vermeye gelmiş ama Fehmi’nin “vazgeçmediniz herhalde?” sorusu beni gerçekten şaşırttı. Kara para aklamaktan imtina eden Fehmi petrol kaçakçılığı konusunda son derece cüretkar. Bunun sebebini bilmek isterdim. Konu Polat’a gelince Fehmi’nin “mezarlıklar Polat’la ilgileneceğini söyleyenlerle dolu” lafına hangimiz erimedik acaba? Gölge tabii ki farkını ortaya koydu amma velakin Ariel olmadan onun da pek farklı olmadığını gördük. Yalnız bu bölüm Gölge’nin karizması gözümde fena çizilmiş yahu… Bula bula zayıf nokta olarak aileyi bulmuş. Rezalete bak.
Yazı devam ediyor...