Bütün planının ters teptiğini en son Yusuf öğrendi. Zaten hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada değilken yaşanırmış. Babadan tatlı sert bir parça da fırça yedi ki oh afiyet olsun. İşte bunlar hep iletişimsizlik. Bu kadar kullanacağın bir adama hiçbir şey açıklamazsan o da gider Smith’in kafasına sıkar. Sen dua et adını kullandığın için senin de kafana sıkmıyor. Hoş o sıkmasa da sıkacaklar kapıda birikmeye başladı bile. Yine de hala bir şansı var. Onu da değerlendiremezse Asya’ya git kafasına sık diyecekler. Asya artık kime sıkar bilmiyorum. Çok sıkıcı bir paragraf oldu.
Ferdinand’ın gemi bulma çalışmasında eğlendim mi? Evet… Yedim mi? Hayır. Biz zaten biliyoruz ki, Gölge kimi kafaya takarsa onunla mutlaka çalışır. Buna rağmen önce Jurgen’i yollamak sonra Gölge’ye operasyon yaptırmak için bir sebep oluşturmak vakit yemekten başka hiçbir işe yaramıyor. Ha, “kim lan bu Ferdinand?!”, “Siz Türkler nasıl diyor? Hayırlı işler..” repliklerine güldük ama o başka bu başka. Bunu yapılsın tabii ama daha bi' belli etmeden yapılsın.
Aslında Siyah Sancak dedikleri de...
İnsan hayatının önemsizliğinden midir nedir bu esir pazarları çok zayıf korunuyor. Siyah Sancak ufak bir çatışmayla orayı da ele geçirdi. Şedid komutanının insan ticareti yaptığı adamın dilini kestirmeye yollaması örgütün herkes için nasıl da güvenilmez olduğuna dair güzel bir anlatımdı. Neyse ki uzun uzun komutandan nefret etme şansını yakalayamadık. Potansiyel yavuklu hepimizin içini soğutacak olan şeyi yaptı. Helal kız sana!
Bütün bu köle kızlar meselesini hikaye içinde bir yerlere bağlamaları gerekiyordu ki onu da Rıfadi ile Mervan Ağa'ya bağlamaları bölgeyi karıştıracak türden bir hareket oldu. Mervan Ağa haberim yok diyecektir ama ipin ucunu verdi bir kere, artık gerisi söküle söküle gelecek. Siyah Sancak’ın, Rıfadi’nin adamlarını pusuya düşürme şekilleri aradığım farklı çatışma çeşitlerinden biriydi. Böylesi güzel sahneler keyfe keyif katıyor ve tekrardan kurtarıyor.
Fehmi, "Cahit meselesini Polat’la çözeceğim” derken planının ondan fırça yemek olduğunu bilmiyordum. Aslında güzel bir anlaşma ama sunumu arızalıydı. Racon keser gibi konuşursan, kafan kesilmediği için şükrede şükrede çıkarsın odadan. Bir babanın oğlunu koruma girişimlerine karşı olmam mümkün değil ama Cahit’i de yedirmeyiz yani… Hem kimin oğlunu kimden koruyorsun? (Son cümle ağır olmamıştır inşallah Fehmiciğim..)
Evlilik yolu bu diyil..
Kötü adamlar da olsa sürekli heveslerini kursaklarında bıraktıkları için mi bizimkiler de ne zaman iyi bir şeye heves etseler kursaklarında kalıyor? Karma mı yani bu? Ne olduğunu bilmiyorum ama gerçekten can sıkıcı. Polat onayı vermiş, akşam yemek yeri ayarlanmış, yüzük seçilmiş, oh tamam artık derken otoparkta pusuya düşüyorsun. Cahit paket oldu ama bu paketin sebebini bir türlü anlayamadım doğrusu. Hem Polat’la ilgili "dolu mezarlıklar" tespitini yap, hem de en yakın adamını kaldır ki tüm hışmıyla üstüne gelsin. Bu planda bir yanlışlık var ve yanlış hesap Bağdat’dan dönermiş. Hadi bakalım…
Geçen bölüm yorumunda Asya ve Yusuf arasında buzların erimeye başladığından bahsetmiştim ki yüksek sesli bir itiraz geldi. Yusuf'la ilgili kafamız bu bölüm iyice netleşti. Öncelikle Öktem’e güvenirsek Fehmi ve Kenan’dan asla vazgeçmeyeceğini öğrendik. Fakat Yusuf’un vatan için yapmaya çalıştıkları yüzünden ailesiyle zaten karşı karşıya geleceklerdi. Bir de bunun üstüne kan gibi bir bağın olmaması gerçeği oturunca gerçekten Öktem haklı mı çıkacak çok merak ediyorum.
Karun’un Yusuf işini Asya’ya vermesi ikisini bir depoda buluşturdu ki gerçekten kırıcı laflar söylendi. Yusuf duvara toslayan planının öfkesini resmen annesinden çıkarttı. Normalde hala bu kadar mesafeli durduğuna inanmak istemiyorum. Asya ne dese ikna edemedi çünkü inandırması için göstermesi gerek. Yusuf’un “sen esas benim için kendini riske atma. Bu fedakarlığın sana hiçbir şey getirmez” repliği gelecek bölümlerin kısa bir özeti gibiydi.
Yusuf doğal olarak annesinin bir pazarlıkla “şunları bunları yaparsam, Yusuf da bana şu kadar mesafe yaklaşır" gibi bir hesap güttüğüne inanıyor ve buna kızıyor. Dolayısıyla gelecek bölümlerde Asya’ya karşı tam da bu noktadan büyük bir kırılma yaşayacak. Zira Asya’nın ona uzattığı her elin tamamen pazarlıksız, hesapsız olduğunu ve istese Asya’nın canını bile verebileceğine tanık olacağı bir olay yaşayacak. Yusuf’un Asya’ya karşı önündeki tek set pazarlık mevzusu. Bu ayrı kalmaların Asya’nın suçu olmadığını idrak edecek. Etmek zorunda...
Yusuf'un babasının kim olduğunu söylersen kombiyi açarım.
Yusuf’dan bir araba laf yiyen Asya soluğu Öktem’i yanında aldı ve nerdeyse sezon başından beri beklediğimiz soruyu sordu, “Yusuf’un babası kim?” Ben bildiğini düşünüyordum ve yanılmış oldum ama hiç önemli değil. Geçen bir düşündüm de o kadar karışmış ki kimin neyi bildiğini bir türlü çözemedim. Ohhh şöyle bi taşlar yerini bulsun. Polat gelmese Öktem soruya cevap vermezdi ya Polat’ı görünce nedense fikir değiştirdi. Şimdi önümüzdeki mesele Polat’ın bu işte bir iradesi olmadığına Asya’yı inandırma meselesi. Yoksa Asya, Polat’ı yakmak için her zamankinden daha istekli bir şekilde yoluna devam eder.
Kurtlar Vadisi Pusu 286. Bölüm sezonun belki de en sürprizli bölümlerinden biri oldu. Konuyu açmak açısından oldukça önemli bir viraj aldık. Bundan sonrası oldukça süratli gidecektir. Bu da seyirci için bol bol keyif demek. Yine de umarım şu Asya - Polat - Yusuf ailesinde herkesin her şeyi bilmesi sezon sonunu bulmaz. Öyle olunca benim kafam çok karışıyor. Yalnız aileye bakar mısınız? Marvel evrenine girse epeyce bir iş yapar. Hazır o evrendeki kahramanları birbirleriyle karşılaştırıyorlar, gözüne güvenen şöyle gelsin diyorum. Iron Man akıllı olsun akıllı!..
Haftaya görüşürüz.