“Kuş olsun, insan olsun
Yalnızlık sevmeyi bilmeyenlerin
icadı…”
Edip Cansever
Bayılırım.
Tıpkı yukarıdaki iki dize gibi güzel olan her şeye, ben de herkes gibi bayılırım.
Tıpkı İlişki Durumu: Karışık
dizisinin otuz birinci bölümü gibi… Doğru ilham almasını bilince diziden Edip
Cansever’e vardım, daha ne?!
***
Hamilelik şeysi bittiiiii. Bunlar mutluluk gözyaşları!
Eğri
oturup doğru konuşmak gerek. Elif’in neredeyse 12 hafta süren Elif’in hamilelik
“macerası”ndan cümleten sıkılmıştık. Ayşegül’ün Elif’e tanıdığı kırk sekiz saat
bile fazla gelmişti. Bu tezgâh ha bu hafta ha önümüzdeki hafta derken Mediha-Elif-Naci
(ucundan kenarından Murat) ortak yapımı olarak bitirdiler. Cümleten geçmiş
olsun.

Doğruların peşinden...
Yalnız
o iş öyle kolay biter mi sandınız? Bu işin Ayşegül’ün başına patlayacağını fragmandan anlamıştık. Mediha ve Elif’in ne kadar entrikaperver karakterler
olduğunu biliyorduk da… Bu kadarını hiç birimiz tahmin etmemiştik. Suçu Ayşegül’ün
üzerine atarak entrika seviyelerini bir basamak daha yukarı çektiler. “Bunlaaaağğğğrrrr”
diye başlamaları yakındır. Böyle yalan dolan pek Elif’in çapı işler değildi.
Mediha ile takıla takıla ayarları bozulduysa demek ki. Aslında Mediha’nın da
kötü olduğuna inanmak istemiyorum. (İçime saftorik Can Tekin kaçtı.) Ayşegül'e duyduğu bu sinirin mutlaka bir açıklaması olmalı. Yoksa durduk yerde bir insan başka bir insana neden bu kadar büyük kötülük yapar.
Ayşegül, Efe-Ece çiftinin kendisini kandırması dahil, hiç bu kadar zor durumda kalmamıştı. (Şimdi
kocaman bir A M A diyeceğim.) Ama bu işin bir suçlama olarak Ayşegül’e kalması
demek, ilerde Ayşegül’de derin yaraların açılması demek. Zaten birbirlerine
uzun süredir bileylenen Elif ve Ayşegül’ün gırtlak gırtlağa gelmesi demek.
Murat’ın da artık topun ağzında olması demek. Can’ın Ayşegül’ü böyle bir konuda
dinlememesine ise müsait bir köşede şaşıracağım. Basiret bağlanması böyle bir
şey olmalı. Yoksa Can böyle şey yapmaz ya. (Hikâyenin böyle akması bize başka
maceraların kapısını açacak arkadaşlar, sakin.)
Her şeyi Gülendam ile İsmail Dede'den beklememek lazım, Ayşegülcüğüm! Ekşın, ekşıııın!
Can
ile Elif arasında dağlar kadar bir iletişimsizlik var. Aynı frekansta değiller.
Bu konuda hemfikiriz, değil mi? Can’ın Ayşegül’e doğru gittikçe çekmemesi işini,
alışık olmadığım için, yadırgadım. Her söylenene inanacak kadar iyi niyetli
olmasından mı, Elif’in eşi olmasından dolayı bir koruma içgüdüsü mü bilmiyorum
ama Can ya CAN!!! Hoş, Can eskiden de pek dinlemez, dinlese de ciddiye almazdı Ayşegül'ü. Hatırlamıyor musunuz, başlardı, Ayşegül, Can'a sevdiğini söylerken Can nasıl da gülmüştü Ayşegül'ün suratına suratına.
Sizce, Murat ve Ayşegül nasıl? Aynı frekans mı? 
Dede gibi dede...
Gençler
kendi aralarında oynaya dursun ipin ucunu İsmail Dede yakaladı. İso’nun sosyal
hizmetlere verilmesi konusunda da son noktayı İsmail Dede koymuştu. Çünkü ne
varsa İsmail Dede’de var. Naci’nin şüpheli hallerini, Mediha’nın panik
durumlarını, Ayşegül ve Gülendam’ın anlattıklarıyla birleştirerek bu işi çözse
çözse İsmail Dede çözecek. Kaldı ki Can’ın kulaklarını dört açıp dinlediği en
birinci isim de İsmail Dede. Açın da bir İsmail Dede’den bir şeyler öğrenin.
Yazı devam ediyor...