Yalnızlık kimin icadı?
İlk zamanlar Murat’ı yerlerden göklere taşırken içimden “Acaba?”lar geçiriyordum. Bir insanın bu kadar süper kahraman olabileceğini aklım hayalim almıyordu. Murat’ın Elif’in oyununu öğrendikten sonra takındığı tutum zaman içerisinde en süper kahraman Muratların bile içlerinde bir yerlerinde bir oyuncu olduğunu göstermişti. Bu hafta Murat’ın Ayşegül’e kurduğu cümle ise Murat’ın Ayşegül’e duyduğu aşkın ( :( ) özeti gibiydi: Bu yalan ortaya çıktıktan sonra Can’a dönmenden korkuyorum. Bu cümle, Ayşegül ile mutluluğa giden yolda Murat’ı haklı çıkarmayacaktır. Hatta Murat’ın evlenme konusundaki ısrarını da sakladığı sır ortaya çıkmadan nikâhı basmak istemesine yoruyorum, net! Fakat bir yanımda "Murat vicdanlı adamdır, Ayşegül’ün böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalmasına gönlü razı olmaz, her şeyi dökülür." diyor. Bekleyip göreceğiz. (Evet, hala Muratçıyım.)
 
Bu kadar olay oluyor. Bunca şey arasında Mediha’nın dilinin tutulmasını anlayamadım. Taa ki bülbül suyuna kadar. Çünkü bülbül suyu dendiğinde aklıma Beş Kardeş gelir. Ardından bir “Ben âşık oldum” patlatırım. Fırsattan istifade Ayşen Gruda ile yeniden karşılaşmamızdan bahsetmiyorum bile. Neyse, orayı çok kurcalamayacağım çünkü gülerken yarılma kotamı Tuna Kiremitçi’li, toplantılı sahnelerde doldurmuş olma ihtimalim var.

Bu dizide Tuna Kiremitçi'yi delirttiler.

Tuna Bey kusura bakmayın. Bizim çocuklar böyle... Misafir gelince ŞIMARIYORLARRR.
 
Yüzde binbeşyüzbinonaltımilyon kez eminim ki İlişki Durumu: Karışık’ın en keyifli konuşmalarına bu bölüm şahit olduk. Handan-Can, Handan-Can-Tuna Kiremitçi, Handan-Can-Tuna Kiremitçi-Ayşegül-Murat’lı sahneler muhteşemdi. Bi’ bırakmıyorlar ki Tuna Kiremitçi, Ayşegül’e edebi açıdan yardımcı olsun. Ayşegül’ün evinin camından içeriyi kesmelerine ise fragman bu yana gülüyorum. Yalnız Tuna Kiremitçi’yi aynı gün içerisinde iki kere kaçırabilmek de büyük başarıdır, öyle herkes yapamaz ki o da bizim çocukların farkıdır, lütfen! Ayşegül'ün kitabının konusu da bir yerden tanıdık geldi de bulamadım. ^.^
 
Böyle çok güzelsiniz.
 
Sanırım bu sahneleri bu kadar güzel yapan Can ile Murat arasındaki rekabetin en eğlenceli halini izlemiş olmamız. Dünyanın en tatlı kıskanan adamları. <3

Oooo çekirdekli gıybet seansı.
 
Bir de Gülendamımız var. Gülendam’ı unutabiliriz ama ona yapılanı asla. İyi ki Ayşegül var da kızcağız işinden gücünden olmadı. Hatta Gülendam da iyi ki geldi, iyi ki var. Gitseydi üzülürdüm. Daha Ece-Efe’yi sindiremedim. : (
 
İsmail Dede, İso ve Gülendam, İlişki Durumu: Karışık dizisinde akıl sağlığı yerinde olan ender karakterlerden. Onları koruyalım, kollayalım. Ama Gülendam’da da “karışık” hallere bir yatkınlık var. Aman ablaaaaam, sen uyma bizim delilere. ^.^
 
 ***
 
Başlığın cevabını zaten seneler önce Edip Cansever vermiş. “…Sevmeyi bilmeyenlerin icadı…” Severken canını çıkartmak diye de bir şey var. Mesela Elif, Can’ı öyle sevdi ki Can’ın hayatının akışını değiştirdi. Sonra Murat… Ayşegül’ü çok severken o tertemiz ellerine yalan bulaşmadı mı? Peki, ya Can? Elif’i seveceğim derken hangi yalanın doğrusunu kaçırdı gözünden? İşte yalnızlık hep böyle severken canını çıkartanların, sevmeyi bilmeyenler icadı…
 
(Romantik hallerden çıkış.)
 
***
 
Zaten tüm bunlar olmasaydı bizde bu hikâyeye bu kadar inanmazdık. Can’a üzülmez, Elif’e kızmaz, Ayşegül’e yükselmez, Murat’a şaşırmazdık.
 
Bizi bu güzel hikayeye inandıran ellerinize, kollarınıza, emeklerine sağlık. Herkese kalp! 




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER