Ta ta taam. “Duyduk duymadık demeyiiin, Ömer İplikçi geri
döndüüü” diye seviniyordum. Ancak asıl
geri dönen Defne olmuş. Ve ben bu durumdan bir hayli hoşnutum. Oraları uzuun uzuun yazacağım zaten.
"Pekiii, bu bölüm
nasıldı?" diye sorsam kendime.
Kötü değildi ancak yeterli de değildi bence. Sakın "ev arkadaşlığı” durumundan dolayı böyle dediğimi
düşünmeyin. Ben seviyorum onların böyle adım adım, biriktirerek devam eden
ilişkilerini. Peki neden? Çünkü sanki
kocaman bir "deja vu"nun içindeymişim gibi hissediyorum. Defne ve Ömer’in arası
bozukken, iş yerindeki sıkıntılar patlak verir. Defne yine Ömer’i iyileştirme
ve ona destek olma çabalarında. Yani şaşırdığımız olaylar yok. Ya da olaylara
yeni bir boyut katmıyoruz. Dan diye düştüm yine olaylara. Hoop başa saralım
madem.
Bizi strese sokmaya
çalışan sahne ile başladık bölüme. "Sude ben bu oyunu bozarım, arkadaş" kafasında hain planlar peşinde idi. Fakat benim bir gramlık bile heyecanım yoktu.
Çünkü olayların ortaya -en azından şu an ve bu şekilde- çıkmayacağı o kadar
malum ki. Ancak Sude’nin olaya bakış
açısını bana izah edebilecek olan varsa buyursun gelsin. Kocaman kadın, hala
Ömer’i kıskanıyor. Yahu bu Ömer sana ne yaptı, küçükken oyuncak bebeklerini mi
kırdı? Neden bu kadar kıskançlık?
Sinan'ın bu sahnede ömründen 3.5 yıl gidiyor :))))
İşte biz tam Sude ağzında ne geveleyecek diye düşünürken
mazimiz bizi yine şaşırtmadı. Katil uşak çıktı iyi mi? Yani diyorum ki Hulusi
Dedişko’nun evindeki uşak meğersem bir Neriman ajanıymış. Bu sayede Nero’nun
örgüt alt yapısının da ne kadar geniş bir ağ olduğunu öğrendik. Aslına
bakarsanız Defne’nin söyleyememesine o kadar üzülmedim. Evet, Defne’nin
oyun için bir çözüm araması gerekli ancak Dede bu iş için yeterince doğru bir
seçim değil. Çünkü bu, Neriman’ın karşısında durabilmek için geçerli bir koz.
Defne’nin muhattabı direkt olarak Ömüş olmalı.
Bu Galo kim? “Sen benim Ömer’i mi üzebilir misin? Ben onun
tırnağına zarar verdirir miyim?” Tadında tepkiler verdiyseniz korkmayın, yalnız
değilsiniz. Hayır, ne kadar önemli olduğunu geçtim bir de arıza çıktı iyi mi!
Ömer iplikçi, bir kadın ile aynı evde yaşamıyormuş, kadın ruhundan
anlamıyormuş. TAŞ OLURSUN TAAAŞ! Ey Galo, Ömer İplikçi kadın ruhundan anlamayı
senden öğrenecek değil. Şaka bir yana bu neden epey bir saçma ve bir o kadar da
Ömüş’e haksızlık olmuş. Çünkü biz onunla tanıştığımızdan beri Ömer’in gerçek
olamayacak kadar kusursuz biri olduğunu düşündük. Bir insanın prensiplerinin
olması, onu “kadın ruhundan anlamıyor” tarzında eleştirmeyi haklı çıkarmıyor.
Soruyorum sana ey Galo, Ömer İplikçi’nin ruhundaki incelik, düşüncelilik kimde
var? Ama sen nereden bileceksin. Peh! Neyse Ömer demişken ben Defne ve Ömer
için biraz daha derine iniyorum. Kalkış için hazırlanın!
Yazı devam ediyor...