Legends of Tomorrow: Selam, biz gelecekten geliyoruz!

Ah be kaptan seni dinleseler olmazdı böyle

Oldukça güzel bir bölüm izlediğimiz kanaatindeyim zira epey bir kahkahaya boğuldum 42 dakika boyunca. Umarım dizi böyle devam eder, her bölüm bu kadar lezzetli olur. Koca bölüme birçok şey sığdırmışlar; aynı bölümde hem eğlendim hem dram yaşadım.

Geçen bölüm olduğu gibi bölümü yine Glen Winter yönetti. Senaryoyu da Greg Berlanti ve Marc Guggenheim şekillendirmiş. İşlerini iyi yaptıkları gayet gözler önünde. Bölüme eğlenceli dakikalarla başladık. Norveç’e inen kahramanlarımız Vandal Savage’ı halletmek için gittikleri suç konferansında nükleer bomba almaya çalıştı ya da zorunda kaldılar. Konferansa girerken Dr.Stein’ın kestiği rol kesinlikle harikaydı. Victor Garber’ın oyunculuğu da burada epey bir öne çıkmış oldu. Demek "Scimitar". Bu sahnenin gözdesi her ne kadar Stein olsa da Snart da kendinden çok emin ve harikaydı. Adamın işi bu sonuçta, dolandırmak, sızılamayacak yerlere sızmak.

Eğlenceli bir girişin ardından Savage’ın kahramanlarımızın ölümlerinin karşılığında teklif ettiği yüzde 25 indirim güzel bir kavganın habercisiydi. Öyle de oldu. Savage’ın nükleer başlığı aktif etmesi ve Firestorm’un bombanın patlamasını engellemesine kadar her şey harikaydı. Dedim, kazasız belasız kurtulduk galiba ama Atomcuğumuz boş durur mu, sen git küçültülmüş güdümlü füze şeysini düşür. Resmen bölümün kazmasıydı. Bravo takım! Aynı sahnede Damien Darhk’ı görmek de işin cabasıydı. Bu da demek oluyor ki ileride konuyu Arrow’la bağlayabilirler. Bilmeyenler için söylemeden geçmeyeyim Damien Darhk yani oradaki beyaz kıyafetli adam aslında Arrow’un bu sezonki kötüsü.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim tam içeri girerken Heat Wave’in Martin Stein’a yönelttiği bir replik vardı.’’Sen çok değişik bir manyaksın.’’Ahahahahahaha!

Sırasıyla Damien Darhk ve Vandal Savage

İçeri girerken herkesin birbirini suçlaması ve Rip Hunter’ın alaycı alkışı konferansta olanları zaten özetliyordu. Yukarıda bahsetmeyi unuttum. Göreve giderken takımın her üyesi Rip Hunter’ı umursamaksızın "Biz hallederiz.’’ diye indi gemiden. Halledersiniz, halledersiniz. Bundan sonra Rip Hunter’a "Kaptan" diye hitap edeceğim. Nasıl bir kaptan olduğunu bölümde çok net bir şekilde gösterdi bize. Neyse. Asıl kırılma noktası ise Kaptan’ın Ray’in elbisesinin kolundaki silahı düşürdüğünü ve zaman çizelgesini değiştirdiklerini söylediği kısımdı. "Ben size demiştim" edasıyla söyledi bunların hepsini. Ve evet, demişti.

Oğlumuz öldü tribini atan Kendra da evladının ceketinde gazete makalesini bulunca Savage’dan kurtulmak için bir şans doğdu. Bir hançer. Efsaneye göre Savage’ın onları öldürdüğü her silah onların Savage’ı öldürmesine yardımcı olabilirmiş. Bu hançer de Savage’ın onları ilk kez öldürdüğünde kullandığı hançermiş. Ekip bu kısımda ikiye bölündü. Ray’in silahındaki alfa parçacıklarını bulmak için Stein’ın genç halini görmeye gidenler ile hançeri çalmak için alındığı ve koleksiyon olarak toplandığı eve gidenler.

-Sen beni seviyorsun +Hayır sevmiyorum –Evet seviyorsun  +Ayyyy spk var .s.s.s

İnsanlar bir şeylerin peşinde koşarken Carter ve Kendra’nın "Sen beni seviyorsun.", "Hayır", "Evet, seveceksin." şeklindeki diyalogları da beni sıkmaya yetti ama ne diyeyim o kadarı da olsun bari. Savage’ın ise Ray’in kolundan düşen parçayı düzgünce parçalamaları için adamları 24 saatleri olduğuna ikna etme şekli oldukça etkiliydi. "Bana gayet basit göründü. Sadece şu tuşa basıyorsun.’’ Pavvvv!... Tamam, efektlerim harika olmayabilir. Ama dizi bu sahnede Savage’ın nasıl bir delikanlı olduğunu gayet güzel anlattı bence. Savage korkulası bir düşman.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER