“Yoksa şu sayfada Oğuz, biz de yoğuz biz de yoğuz!”
Size bir sır vereyim mi? Diriliş’te âşık olduğuna beni en çok inandıran kim biliyor musunuz? Tuğtekin! Diğerlerine inanmıyor değilim tabii ama bir sıralama yapacak olursak Tuğtekin bu listenin en başında yıldızlı lider olur. Uğur Güneş’i en başından beri çok beğeniyorum, bilenler bilir. Öfkesini de, sevgisini de bu kadar iyi yansıtan bana göre çok az oyuncu var. Beni çok inandırıyor oynadığı karaktere. Bilhassa işte bu aşk mevzuunda onu böyle Gökçe’ye şiir okurken düşünüyorum bazen.. Vallahi çok yakışıyor. Uğur Güneş nerede görev verirseniz dev güzel performanslar çıkaracak bir oyuncu. Diriliş’te bir Ertuğrul fırtınası esiyor ama fırsat verirseniz Tuğtekin de ortalığı kasıp kavurabilir. Gökçe’ye bakarken içinin titrediğini biz oturduğumuz yerde hissediyoruz mesela. O mahcup gülmeleri, kıskançlıkları, tam bir şeye sinirlenmişken Gökçe’yi görünce dalgalı bir denizin birden durulması gibi sakinlemesi.. Hırsının arkasına sakladığı incecik ruhu görmüyor olamazsınız. Kimse görmüyorsa da ben görüyorum yani. Onu daha az öfkeli, daha çok aşık, daha kahraman, daha cesur yapamaz mıyız acaba? Bekleyelim bakalım, Allah’tan ümit kesilmez.

Gündoğdu’ya Selcan konusunda kızıyorum evet ama bu hafta iki obanın alplarına yaptığı konuşmadan çok etkilendim. Tam bir Süleyman Şah oğlu gibi, tam bir Oğuz Beyi gibiydi. Obadaki kadın-fitne mevzularından fırsat kalmıyor ki adamın bu yüzünü görelim. Gündoğdu Bey’in bu haline de varım. Çok iyiydi. Net.

Bu arada bana ulaşan bir diğer mesajı da iletmek isterim. Bu zaman zaman benim de dikkatimi çeken bir konu. Dizide diyaloglu sahnelerde bazen müzik çok yüksek veriliyor. Kimin ne dediğini anlamak için dudak okumaya çalışıyoruz. Sahnenin etkisini artırmak için yapılıyor tamam ama bu teknik bir sorun mu, yoksa bir tercih mi bilmiyorum. Bildiğim ve çevremden de işittiğim şey -bu bir tercihse bile- seyircinin bunu çok benimsemediği. Alakalarınıza sunarım efem.

Geldik bu haftanın beni benden alan sahnesine. Benzer hissi bir de “Sefer düştü..” türküsünün kullanıldığı sahnede yaşamıştım. Bayırbucak’tan geldiği söylenen ozanın Türkmen Dağı şiiri gönüllerimizi fethetti. Türkmen Dağı’nda bu selamlar işitiliyor mu bilmem. Fakat orada kahramanca çarpışan güzel ağabeylerin burada her seher vakti elimizi açıp muzaffer olmaları ümidiyle onlara dua ettiğimizi bilmelerini isteriz. Dileğimiz Bayırbucaklı Ozan’ın şiirindeki gibidir:

Muzaffer olacak ordu, komutan
Tarihe yazalım Türkmen Dağı’nı!

“Kayılar’ın gücü kimseye eyvallah etmemelerinden gelir” dedi Hayme Ana. Bu yalnız Kayılar’ın değil, tarih boyu varlık gösteren bütün Türkler’in en bilindik özelliğidir aslında. Kendi içimizde derecelendirirsek, Kayılar Oğuz’un en eyvallahsız boyu oldukları için Osmanlı Devleti’ni kurmak onların nasibi olmuştur belki de. Şükür ki bize böyle bir atanın nesli olmayı nasip etmiş Yaradan. Ya hep bir boyunduruk altına girme meyillisi, korkak, aciz bir millet olarak anılsa idik tarihte? Bunun için şükürle secdeye kapanmak hepimize farzdır.

Hadi artık susayım. Milli hislerimin peşi sıra sürüklenip gideceğim yoksa yine.

Bu hafta gayet lezzetli bir bölüm seyrettik. Emeği geçen herkesin eline sağlık.

Haftaya görüşmek dileğiyle.

Allah’a emanet olunuz.





BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER