Sevenleri sevdiğine vermediler!
Yaradan’a sığınıp, lafa paldır küldür girdiğim bir bölüm yorumu daha! O kadar iyi iş çıkartıyorlar ki ben de öyle ekrana bakıp “Ne yazacağım ya ben?!” kendi kendime soruyorum.

En baştan söyleyeyim, İlişki Durumu: Karışık dizisinin yirmi altı hafta boyunca izlediğimiz “En iyi 5 bölümü” seç deseler, listeme 26.bölüm, elini kolunu sallaya sallaya girer. Eğer bu iş bir “romantik-komedi” ise romantikliğin de komedinin de hakkını, gözünü çıkarta çıkarta vermişler. Nev-i şahsına münhasır sistemimizde, her hafta dünya standardının iki katı dizi yazıp, çekmekle zaten bir mucizeye imza atıyorlar. Her şeyi taklit edebilirsiniz. İnsanların giyinişi, oturuşunu, duruşunu, bakışını, hayat hikâyesini hatta hayat felsefesini bile taklit edebilirsiniz. Ama EMEĞİNİ taklit edemezsin. Dilerim ki emeklerininim karşılığını da fazlasıyla alırlar.

***

Sanırım Akdeniz insanı olmamızdan kaynaklanan bir durumumuz var. Karşımızdakine birden parlıyoruz, ona kızıyoruz, kırıyoruz, döküyoruz ama onun kalbi kırılınca hiçbir şey olmamış gibi onu sarıp sarmalıyoruz, onun için üzülüyoruz. Peki, paragrafından başından bu yana “o” diye kast ettiğim kim? Tabi ki Can! Bütün hafta gerek sosyal medya yorumlarında; gerekse İlişki Durumu: Karışık gıybetlerinde şahit olduğum diyaloglar “Can biraz şeyyyy, ama üzüldüm çocuğa.” şeklindeydi. Hay şu vicdanımızın gözü kör olsun! Cümle âlemle birlikte bir yanım Can’a üzülürken, diğer yanım da Muratçığımın Ayşegül’ü nasıl öptüğünü düşünüp, karalar bağlamakla meşguldü. (Hala MURATÇIYIM ama sürünsün. -.-)

O-ha! Kız resmen mutluluktan ölüyor!

Bu hafta herkes sözleşmiş gibi hastanedeydi. Elif, Ayşegül, Can, İso, Naci Mediha ve Perihan Hanım Teyzeler. Duyan gelmiş gibi. A-ha dedim, kesin çarşı pazar karışacak yine.  Çarşı pazar yerinde kaldı da Ayşegül kafa gitti. Hem de öyle böyle değil. Düşünsenize, deli gibi sevdiğiniz adama annesi ve eşi bir olup hayatının tuzağını kuruyorlar. Siz tam bunu duyuyorsunuz, kafa gidiyor. Yalnız o nasıl bir kafa gitmesidir. Mediha Hanım Teyze bir deyimi daha uygulamalı olarak görmemizi sağladı ve Ayşegül’ün aklını başından aldı. Gerçekten de kızın üzerine uçmasıyla aklını aldı, püff, gitti tüm bilgiler. Umarım Ayşegül CTRL+S’ye basmıştır.

Vecihiii

Yukarıda duydu dedim ama Ayşegül, Mediha ile Naci’nin konuştuklarını yüzde binbeşyüz duydu mu, duyduysa ne kadarını duydu bilmiyoruz. Ayşegül, Mediha Hanım Teyze’ye ayılıp bayılmıyor, belki gördüğü için bastırdı, gitti. Mediha zaten panik bir de üstüne Elif’i de panikletti. Tahminler üzerinden bu sorunun cevabını alamayacağız. Cevabın tamamını ancak Ayşegül’ün aklı tamamen geldikten sonra öğrenebileceğiz. Tabi o zamana kadar Can, Elif’in hamile olmadığı gerçeğini itiraf ettiği mektuptan öğrenmezse ise.

"Sevgili Can, Bana kalbin kadar bu temiz sayfayı ayırdığın için..."

Ayşegül’ün hafızası kaybetmişken herkesi de tatlı bir telaş. Mediha, gardiyan gibi her daim Ayşegül’ün peşinde. Keyfinden değil herhalde. Olan biteni hatırlamasın diye. İsmail Dedeciğim de Yeşilçam filmlerinde olduğu gibi birden hafızası gidene, ani bir şokla hafızası getirme yolunu izledi. Ayşegül üzerinde işe yaradı mı? Hayır!

Konuyu deşmeye devam. - >
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER