"Bu hikayedeki Robinson benim Cuma.."
Vahit, güzel konuşuyorsun, hoş konuşuyorsun, Allah'ı var geldiğinden beri seni öve öve de bitiremiyorum.. Hatta, "Körler ülkesinde, tek gözlü adam kral olur" diye Ertan'a hayat dersi verirken, aslında alttan alta Meryem'i mi kastediyorsun diye de düşünmedim değil, çünkü sen kendin için öyle bir cümle kurmayacak kadar gururlu bir adamsın. Gerçi bir an için, çok mu fazla öküz altında buzağı arıyorum diye de şüpheye kapıldım, yalan yok..

Sözün özü; birkaç haftadır hikayen dondurucuya kaldırıldığı için, anlık olaylarla kendine yer bulabiliyorsun sadece. Haliyle de üstüne çok fazla yorum yapamıyorum. En kısa zamanda aramıza dönmen dileğiyle.. Gerçi kim olduğunu tam çıkaramadığım kadın; artık karın mıydı sevgilin miydi emin değilim, Şevket ile Meryem'i tehdit etti seninle ilgili. Bu durumda sanırım en fazla iki üç hafta içinde..

"Dünya'da başka karı mı kalmadı la!"
Haftalardır kendimi parçaladığım "Ayfer neden susar?" konusu çok şükür sona erdi.. Gerek Şaziment'i paralaması olsun gerekse de Fatih'i yerin dibine sokması olsun son derece yerindeydi. Ayrıca her zaman belirttiğim gibi, ben Ayfer'in doğallığından gelen saçmalamalarına bayılıyorum.. Gitti Cango ile de tokalaştı manyak!

Haydar'ım, güzel adam dedik, seven adam dedik ama oldu mu? Tamam haklısın, Şevket reis cidden şey olsa çekilmez. Ne olsa çekilmez? Ne demişti üstat Kemal Sunal bu soruya karşılık olarak; "Niyet!" Lâkin akıllı adam biraz da nabza göre şerbet vermeyi bilmeli. İnsan gider de Ayfer gibi Şevket'in evinde yaşayan, yani bir nevi onun kardeşi olmuş bir kadının yüzüne karşı Şevket'i çekiştirir mi? Zaten Rus güzele paraları kaptıran koca fellik fellik Ayfer'e yanaşmanın yollarını arıyor, lütfen..

"Bozuk bu!"
Fatih ile Zeynep ikilisi; benim bugüne kadar gördüğüm en uyumlu çiftlerden biri, belki de birincisi. Oyunculukların uyumundan bahsediyorum tabii ki.. Özellikle yıllardır sürekli maruz kaldığımız güya birbirlerine sırılsıklam aşık olan, ama ikili sahnelerinde aralarından otoban geçen çiftleri hatırlayınca, bu ikilinin cilveleşmelerindeki sıcaklık daha bi' açığa çıkıyor..

Fatih, daha geçen gün öğle tatilinde gidip ofise bereket saçmamış mıydın? Keza daha yeni uçan tekme atarken de kimsenin seni tanıyıp tanımayacağını umursamıyordun, peki nereden çıktı şimdi bu kılık değiştirme işi.. Küçük detaylarla mutlu olduğum gibi bu tarz detaylarla da mutsuz olan sadece ben miyim bilmiyorum, ama bence rahatsız edici. Çünkü Fatih'in kılık değiştirmesi, Selin'in onu gördüğünde tanımaması için gerekli. Gel gör ki Selin'in de aynı anda ofise geleceğini bilen kişi Fatih değil, hikayeyi kuran kişi..

Bitirirken..
Orhan ve Selin için fazla bir şey diyemiyorum, çünkü uzunca bir süredir sadece "aşk böceği" olarak geziyorlar. Hikayelerinde herhangi bir dalgalanma yokken de üzerlerine yorum yapılacak bir olaya sebep olmuyorlar..

Zaman zaman Mukaddes'in yapmacık ve aşırı hareketlerinden rahatsız olduğumu dile getirmiştim, ancak özellikle kafayı bulduğu anlarda şov yapıyor resmen ki normalde sarhoşu oynamak inanılmaz zordur. Bu damar çok iyi yakalandı bence, o "kafa" Mukaddes'e inanmayı kolaylaştırıyor. Onun küçük detayları da bu haftaya damgasını vuran en komik anlara sebep oldu; Dilber'e el atması olsun, Cango'ya hiç durmadan içki içirmeye çalışması olsun..

Mukadder hikayeye renk getirdi, doğru. Ama asıl olayı daha komik hale getiren bence Cango oldu. Cango'yu diziye dahil etmeyi kim akıl ettiyse, önünde saygıyla eğiliyorum..

Son olarak şunu da belirteyim; Ayfer'in topa girmesiyle işler hız kazanacaktır. Şaziment'in başına gelen onca şeyden sonra, gerçekleri açıklamayarak susup oturması çok mantıklı olmaz çünkü. Her şeyin sonunda avucunu yalayacak olan ise zavallım Cevat mı olacak acaba..

Valandil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER