Güneşin Kızları bir yaz dizisi olarak başladığı
yolculukta heybesine dramı, aşkı, gençliği, entrikayı ve gerilimi aynı anda
doldurarak ilerledi. Bu yolculuğun külfeti de mükafatı da elbette ki
kaçınılmazdı. Fakat 20 küsür hafta, dile kolay... İzleyicinin kalbinde bir
şeyler çalmadan ilerlemek çok güç. Bu sebeptendir ki bütün ekip gönülden bir
alkışı hak ediyor. Son zamanlarda hikayenin evrilmesi, reytinglerin değişimi ve
karakterlerin dönüşümüyle işler ilginç bir hal aldı. Veda ne kadar yakındır,
bilemeyiz. Fakat Haluk'un krizleri, Rana'nın asaleti ve AlSel ile SavNaz
çiftinin tatlılığı her zaman hatırlanacak. Durun durun, duygusal bir konuşma
değil bu. Yılbaşına özel tatlı bir tebessüm diyelim sadece.
Adeta merry christmas be kardeşim!
Günün sonunda herkes sevdiğine kavuştu. Yeni yıla
sevdiklerinle girme totemi mi? Ben buna inanırım işte. Çocukluktan kalma bir
alışkanlıktır bende. Bu yıl bize Ali'nin tutkusunu, Selin'in çocuksu ruhunu,
Nazlı'nın tatlı paniğini ve Savaş'ın vazgeçilmez postallarını kazandırdı. Rana'nın
asaleti, Haluk'un hayran kalınan öfkesi... Sayayım mı böyle? Çok uzun bir liste
olur, inanın.
Ne demiştik yazının girişinde? Hayallerim gerçek
oldu. Gerçekleşmeyenleri bu yılbaşında salacağım gökyüzüne. Rüyalarınız gerçek
olabilir, inanın. Yeter ki rüyalarınıza kabuslarınızdan daha çok inanın. Bana
inanan, hayatımda olan, hayatıma şıp diye damlayan, bana ''AlSel neden az?'' ya
da ''SavNaz için neden öyle dedin?'' diye kızan herkese şahane bir yıl dilerim.
Daha yeni mezunken yazmak için bana ''Hadi mi?''
diyen, İstanbul'un tenhasından korkarken ''Gel bak asıl manzara burada'' diye
beni bulutlara yükselten Ranini'ye ayrıca teşekkür ederim. Daha çok gülelim,
devirdiğimiz yıllara yeni sıfırlar ekleyelim ve daha güzel büyüyelim. Karşıdan
geleni görüyor musunuz? Hayallerimiz bize doğru yürüyor...
O korkunç şakayı yapmadan gitmem: GELECEK SENE GÖRÜŞÜRÜZ!
Güzel günler.