Onur Saylak, inanılmaz bir oyuncu. Belki her bölüm bunları
söylememden sıkıldınız ama her bölüm aynı hisleri taze tutmamı sağlaması, hatta
kat kat arttırması bana iyi geliyor. Kaşıyla, gözüyle, her bir zerresiyle öyle bir
karakter çıkartıyor ki tüylerim ürperiyor. Öfkesini dizginlemek adına yumruğunu
ısırdığı saniyeleri al, ders diye okut!
Tekin’in aşkının da yaşadıklarını kabullenmeye yetmediğini
hissediyorum. Bir öfke patlaması yakındır. Çok uzağa gitmeyelim, Tekin’in
Selma’nın evinde sayıklaması, Selma’ya itirafı da bu patlamanın sinyalini
veriyor. Elbette ki bunu da görmek isterim çünkü Onur Saylak! ^_^
Tekin: Bana kimse karşı koyamıyor, en birinci benim, ben!Tekin garip bir elektriğe sahip, hiçbir kadın karşı
koyamıyor. Genelde herkesi etkileyen karakterleri yapay bulurum ama işin ilginç
tarafı Tekin hiçbir şekilde yapay değil. O yüzden Selma’nın ondan etkilenmesi
de garibime gitmedi. Nihayetinde Selma’nın İlknur’un ablası olduğunu
öğrendiğimizde Tekin-Selma birlikteliğinin aşkın arkasına gizlenmiş çatışmalar
bütünü olacağından emindik. Selma tarafından yakılacak bir aşk ateşi de bana
uyar ama Tekin’in kafasındaki tilkileri uykuya yatırmaması şartıyla.
Selma, Gönül ve Jülide’nin aynı kişi olduğunu öğrendi. Neler
yapacağını merakla bekliyoruz. Acaba Selma da Figen gibi bir ruh haline
bürünüp, Tekin’den uzaklaşmamak adına sessiz mi kalacak, yoksa Tekin’in sonunu
mu getirecek? Figen'in Tekin'e karşı koyamayacağını da bir kez daha anladık, değil mi?
Şermin: Dur biraz fotoğrafını seveyim de, vicdan azabım hafiflesin... Ve gelelim finale! “Gönül’ü kurtarma timi” sonunda o
fotoğrafların ağına düştü. Şermin’in annesinin etkisiyle düşünmeden hareket
etmesi yine Şermin’e zarar verecek. Yusuf ve diğerleri bu meseleden sıyrılır da, Şermin Gönül'e zarar vermeye kalkarsa Tekin’in gazabından nasıl kurtulacak bakalım? Yine de Şermin’in iş
bilmeyen kötücül yanını seviyorum. Üzerine büyük gelen iş kadını elbisesi ve cuk diye oturan hırsları bir araya gelince keyifli bir karakter izletiyor.
Yusuf’un kendisini alması için Özlem’i çağırmasına ise ne desem bilemedim. Özlem,
gurursuz bir karakter çizmeye devam ediyor etmesine ama Yusuf da bu meselede oldukça
dengesiz kabul edelim. İşi düştüğünde Özlem’e koşması can sıkıcı. Daha da can
sıkıcı olansa Jülide’nin gelecek bölümde daha tam olarak hatırlayamadığı bir
adamdan hesap soracak olması.
Bir sevda söz konusuysa rüzgar dört bir yandan eser. Bakalım haftaya rüzgar kimi nereye savuracak?
İşte böyle, Hatırla Gönül’ün 10.bölümünün de sonuna geldik.
Emeği geçen herkese teşekkürler. Sizler bu bölümde neler hissettiniz? Yazın, konuşalım.
Haftaya görüşmek dileğiyle…