Görünen köy uzakta değildir..
Mutluluğun formülü nedir ya da kusursuz bir ilişkinin? Sizi bilmem, ama cevap benim için basit.. Bence mutluluk, karşı tarafı olduğu gibi kabul etmekten geçiyor. Yani onu değiştirmeye çalışmamaktan, beğenmediğiniz özelliklerini sürekli gündeme getirerek hem kendinizi hem de o kişiyi kanser etmemekten. Tabii ki bu kolay bir şey değil, hepimizin rahatsız olduğu ve yapılmasından hoşlanmadığı davranışlar mevcut. Ancak burada önemli olan nokta, bunların ne kadarını görmezden gelebiliyoruz sevdiğimiz insan için? Yok, ben bunlara sessiz kalamam, kavga çıkarırım diyorsanız, çözüm belli; o insanı ya baştan hayatınıza sokmayın ya da çok geç olmadan tek kalemde hayatınızdan çıkarın. Çünkü insanlar neredeyse hiçbir zaman değişmiyor. Sözün özü, hayat karakterinizin uyuşmadığını biriyle çatışmak için çok kısa..

"Önce malınızı yaktım, sonra canınızı, şimdi ikisini birden yakacağım!"
Vahit'in evi ateşe vermesi, beklediğimiz gibi rüya çıktı. Zaten Vahit gibi birinin böyle gizli saklı bir işe girmesi, bugüne kadar kendisine çizilen karakterle zerre kadar alakalı olmayacaktı. Sonuçta Vahit, amaçlarını aleni dile getiren ve onların gereğini de göstere göstere yapan bir adam. Haliyle de bu durumun gerçek olabilme olasılığını, bir saniye olsun düşünmedim dersem yeridir. Ayrıca bu rüyanın ve ardından Şevket'in takındığı "güvende değiliz" tavırlarının, aslında tam olarak neye hizmet ettiğini henüz görmedik. Çünkü böyle bir detay; sadece Şevket, Zeynep'i iş yerinde rahat bırakmasın da bu sayede Zeynep ve Fatih bir türlü buluşamasın diye konulmuş olamaz bence. Zira bugüne kadar bu tarz detaylar hep, ileride açılacak yeni hikayelerin alt yapısına hizmet etti..

"O böyle biraz daha sinirli, agresif, şımarık, asi.."
Fatih oyun kisvesi altında, Zeynep'e giydirdikçe giydiriyor haftalardır. Onun sahip olduğu kötü özellikleri her fırsatta teker teker sayıyor hem de Zeynep burnunun dibindeyken bile.. Buradan bir takım sonuçlara varıyorum; Fatih'in ilişkilere bakış açısı da benim gibi. Yani o da birlikte olduğu insanı olduğu gibi kabul eden biri. Haliyle de Zeynep'in bencillikleri, kendini beğenmişlikleri, şımarıklığı dışarıdan bakan bir göz olarak birçok insana inanılmaz batarken, Fatih'e batmıyor. Ancak bu Fatih'in aptal aşık olmasından kaynaklı değil. Dediğim gibi; Fatih, Zeynep'in o özelliklerini düzeltmeye çalışmayı gereksiz görüyor. Çünkü Zeynep'i değiştirme şansı neredeyse hiç yok, o da bunu biliyor.. Zaten bugüne kadar sadece bir kez gerçekten Zeynep'e kızdı, ama o Selim kaynaklıydı. Yani sadece ikisinin arasındaki bir anlaşmazlıktan dolayı değildi..

Fatih'in bu giydirmelerini şimdilik Zeynep umursamıyor görünüyor, nasılsa oyun yapıyoruz gibisinden düşündüğü için. Ancak farkındaysanız Fatih'in bu sözleri son birkaç haftadır çok sık tekrarlanıyor ve ben bunun özellikle gözümüze sokulduğunu düşünüyorum. Bu da demek oluyor ki günün birinde Zeynep, illaki "Sen ne demeye çalışıyorsun!" gibisinden bir çıkış yapacaktır. Sonuçta kimse yoğurdum ekşi demez. Fakat burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta şu; Fatih bugüne kadar Zeynep'in nasıl bir karaktere sahip olduğunu bilmesine rağmen, aralarındaki ilişkiyi de bile isteye sürdürmeye devam etti. Peki, bu saatten sonra herhangi bir sorun çıktığında, Zeynep'i karakteri dolayısıyla suçlamaya hakkı var mı? Bugün şakayla karışık hiç durmadan söylediği şeyleri, o gün gerçekten dile getirdiğinde haklı mı olacak, haksız mı? Bence dananın kuyruğunun kopacağı yer işte orası. Zeynep ya geri adım atacaktır ya da %99 ihtimalle ben hep böyleydim, sen beni böyleyken sevdin minvalinde şeyler söyleyerek üste çıkacaktır. İyi ama kim haklı bu durumda? Sizi bilemiyorum, ama bence burada haklı olacak olan Zeynep olacaktır, karakterini asla tasvip etmesem de. Çünkü siz, eğer bir sonuca ulaşırken tüm sebepleri bile isteye oluşturduysanız, çıkan sonucu beğenmediğinizde mızıkçılık edemezsiniz. Kısacası, kendi düşen ağlamaz Fatih. Ben Zeynep'i istediğim gibi yerden yere vurabilirim, çünkü onu her haliyle kabul edip hayatıma sokan kişi ben değilim.. Yani Fatih, aynı çay bahçesinde sadece birkaç saat önce senin ağaç olmuş olman bir şeyi değiştirmez, sen Zeynep'i ağaç edersen o gayet pişkin bir şekilde söylenebilir ve buna sadece ben uyuz olabilirim, sen değil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER