Geçen hafta Doktor’un İtiraf Diski içerisinden Hibrit hakkında hiçbir şeyi itiraf etmeden “uzun yolu” tercih ederek efsanevi çıkışına şahit olmuştuk. Kendini Gallifrey’in ortasında bulan Doktor’un kafasında elbette kendisini bütün kabuslarıyla birlikte milyarlarca yıl boyunca o denizin ortasındaki ıssız kaleye hapseden Time Lord’lardan hesap sormak vardı. Sezon finalinin ilk sahnelerinde de aynı Steven Moffat’ın dediği gibi deli, kötü ve tehlikeli bir Clint Eastwood havasında şeklini koydu Doktor. Bölümü Moffat kaleme aldı, Rachel Talalay yönetti.

“Bir adet Gallifrey limonatası lütfen... Sert olsun.”
Ama öncesinde, ya da aslında sonrasında, Doktor’u Nevada’nın ıssız çöllerinde bulduk. Yol kenarındaki bir restorana gitarı ve sonik gözlükleriyle havalı bir şekilde girdi Doktor. İçeride yalnızca garson bir kız vardı, Clara’nın ta kendisiydi bu kız ama ne Doktor Clara’yı ne Clara Doktor’u tanıdı, adını sorsanız “Ben Clara değilim.” derdi büyük olasılıkla. “Param yok ama çalarım.” dedi Doktor, sonra Clara’nın tema müziğini acı acı çaldı bu kıza. Kız da Doktor’dan Clara’yı anlatmasını istedi ve tekrar Gallifrey’e geri döndük.
İtiraf Diski’nden kurtulduktan sonra Doktor Gallifrey’de başkent Citadel’in dışındaki ıssız çöllerde yalnız başına geziyordu. Gidebileceği tek bir yer vardı: O meşhur kulübe tabii ki de. “The Day of the Doctor”da Moment’ı kullanmak için kaçtığı, hatta “Listen”da gördüğümüz üzere çocukken kaçıp sığındığı kulübeydi burası. Citadel’de ise bütün Manastır Çanları deli gibi çalıyordu, bir asker olan biteni anlaması için Matrix’e gönderilmişti, Başkan, Yüksek Konsey ve General’e durumu bildiriyordu. Manastır Hayaletleri denilen koruyucular aktifti ve çanların çalması onların büyük bir tehlikenin yaklaştığını öngörmesinden dolayıydı. Tam Başkan Doktor’un nerede olduğunu soruyordu ki Karn Rahibeleri ve Ohila konseye adımını attı, Doktor’un Gallifrey’e dönüşünü duyar duymaz gelmişlerdi.

Köyün Şerifi evine döndü ve çizgiyi geçenlere zor anlar yaşatacak.
Doktor ise kulübede geziniyordu ki içeri çanların sesinden dem vuran bir kadın girdi, Doktor’u uyardı orada gezmemesi için, ama Doktor yüzünü gösterince anladı ki karşısındaki Zaman Savaşı’nın kahramanından başkası değildi. “Öldürecekler seni.” dedi, sonra da bir kase çorbayı bu yorgun savaşçının önüne koydu. Kuru Topraklar diye anılan bu yerde yaşayan bütün ahali bu sıradışı misafirin karşısında tek kelime etmeden onu izliyordu. Derken bir asker askeri uçağıyla yaklaştı kulübeye, “asker olmayan herkes, ya da en azından çocuklar Doktor’un yanından çekilsin” diye uyararak. Kimse çekilmedi. Doktor’a silahlarını bırakmasını ve başkente gideceklerini söyledi asker, ama Doktor sadece yere bir çizgi çekti tek kelime etmeden, “bunu geçersen olacaklardan sorumlu olmam” der gibi. Konsey’de ise Başkan ve ekibi Doktor’u anlamaya çalışıyordu, General konuşmayı teklif etti Doktor’la. Kelimeler Doktor’un silahlarıydı Başkan’ın dediği gibi ve bütün Gallifrey Doktor’dan deli gibi korkuyordu şu an.
Biraz uzanmıştı ki Doktor, bu sefer General askerleriyle birlikte geldi ve Konsey’in selamını iletti Doktor’a, ama o cümlenin sonunu dinlemeden içeri girdi. Bu sefer Yüksek Konsey geldi, önünde eğildi, ama yine umursamadı Doktor. Başkan ise çıldırdı bunun üzerine, Ohila ise Doktor’un Gallifrey’le değil onunla derdi olduğunu söyledi. Ve en sonunda Başkan, yani Rassilon, yani Time Lord’ların ilk lideri, zamanda yolculuğu mümkün kılıp Time Lord’ları Time Lord yapan adam Doktor’un ayağına geldi, elini uzattı. Doktor sadece İtiraf Diski’ni önüne attı Rassilon’un. Hibrit hakkında bildiklerini anlatması için onu hapsetmişti Disk’e Rassilon, ama Doktor tek kelime etmeden çıkmıştı oradan. Rassilon’a gezegenden defolmasını söyledi Doktor, bunun üzerine o da askerlere nişan almaları emrini verdi. General engellemeye çalışsa da askerler emri aldıkları anda ateşlediler silahlarını.