Geçen hafta Gönül’ü daha doğrusu Jülide’yi yeni hayatını
sorgularken, Ali’yi ise olanlara anlam vermeye çalışırken bırakmıştık. Sonrasında
herkes teker teker önüne çıkan ipi takip edip ucunu bulmaya çalıştı, hepsine
geleceğim ama öncesinde genel birkaç şey yazmak istiyorum.
8 bölümdür oldukça iyi bir hikayenin, başarılı bir reji ve
güçlü oyunculuklarla bezeli bir halde yorumlandığını görüyoruz. Hikayenin genel
gidişatından, rejinin dilinden ya da birkaç karakterin inandırıcılığı dışında
oyunculuklardan yana sıkıntım yok. Aksine ilk bölümde beklediğimden çok daha
iyi bir senaryoyla karşı karşıya kaldığımı kimle konuşsam söylüyorum. İşte bu
yüzden küçük bir tesadüf beni rahatsız ediyor. Zaten şahane bir iş
yapıyorsunuz, ne gerek var ki böyle tesadüflere?
Jülide: Hmm, Ahmet bana en son ne zaman çiçek aldı?Ahmet, şehrin biraz dışında bir hayat kurdu Jülide’yle
kendine. Yusuf’la Jülide’nin karşılaşması şart mıydı? Birbirlerini görmemiş
olmaları önemli değil, tesadüf mü tesadüf. İlk bölümde de biraz fazla
tesadüflere yer verildiğini söylemiştim ama bu kadar da gözüme batmamıştı. Zaten
finalde ikisini bir araya getirdiniz, olmasa da olurdu hatta daha güzel olurdu.
Bunun dışında gerek izlerken Twitter’da, gerek burada en çok
eleştirdiğim karakterler Özlem ve Şermin’di. Senaristlerimizin oturmadığı bin
metre öteden anlaşılan karakterleri oturtma çabalarına gerçekten hayranım.
Şermin geçen hafta, Özlem bu hafta izlemek istediğim çizgiye oturdu. Bu başından
beri bilinçli olarak planlanan bir şey miydi yoksa bölümler ilerledikçe mi
karar verildi bilmiyorum ama sonuçta ben iki karaktere de inanmaya başladım.
Özlem’in ya içten pazarlıklı davranması gerektiğini ya da
Yusuf’a sadece arkadaş olarak yaklaşması gerektiğini ilk günden beri
söylüyordum. Bundan sonrasında Yusuf ve Özlem arasında kurulacak ilişki benim
için daha sağlam temellere dayanacak. Umarım karakterin çizgisi 8.bölümle sabit
kalır, değişmez.
Yine geçen hafta da bahsettiğim gibi Ali’nin hikayenin merkezine
dahil olması şahane bir şey oldu. Çünkü Tuğrul Tülek kalp! Ali ve Tekin
kavgası, sonrasında korkudan sesini çıkaramaması, Mazhar’a anlatamaması ama
nihayetinde Neşe’ye açılması da güzeldi. Çünkü yine Neşe’nin içindeki kırılgan
kız çocuğunun ortaya çıkmasını istiyorum. Neşe’nin durumu öğrendikten sonra
verdiği tepkileri, kuaföre kadar gitmesi ise olması gerekendi. Neşe’yi
seviyorum ben.
Hilmi:Bana karizmatik avukat olacaksın dediler, Yusuf'un yancısı oldum. Şu an karakter bağlamında tek sıkıntım Hilmi. Cahit Gök, çok sevdiğim bir oyuncu ama Hilmi’de karaktere tutunmamı engelleyen bir şeyler var.
Karakteri tam oturacakmış gibi oluyor, sonra yine bir sıkıntı baş gösteriyor.
Hilmi, biraz daha güçlü bir karakter olsa sahneler tadından yenmeyecek. Dileğim
Hilmi karakterinin de Özlem ve Şermin gibi bir tık daha yükselmesi. Tamam böyle
de kötü değil ama Hilmi karakterini daha dişli bir şekilde izlemek istemez
misiniz? Ben isterim. O fotoğrafların da boş yere çekilmediğini hepimiz biliyorduk, gelecek hafta mesele daha da genele yayılır. Anlarız bakalım bizim "Gönül'ü kurtarma timi"nden ne isteyecekler.