Tamam Jülide, bundan sonra çoraplarımı kirli sepetine atacağım. 
Evet, genele seslendiğime göre gelelim 8.bölümde neler olduğuna… Ahmet ve Jülide’nin kavgası sonrasında Ahmet’in kapıları çarpıp kendini acındırması on numara hareketti. Çünkü bize tanıtılan Tekin zeytinyağı gibi üste çıkar, yine çıktı. İşte sağlam karakter yaratmak da budur. Tekin’i bu kadar sevmemin en büyük sebebi de bu, çok sağlam! Geleneksel Onur Saylak’a hayranlığını belirtme kısmına da geleceğim birazdan, bekleyin şimdi sırada Jülide var.

Jülide, çok iyi yürekli bir kadın. Gönül de öyleydi elbet ama Jülide bir tık daha iyi sanki. Çocuğu aldı, yıkadı, pakladı, doyurdu, giydirdi. Hiç tanımadığı bir çocuğa böylesine sevgi dolu yaklaşmak herkesin yapabileceği şey değil. Eğer bu çocuk birkaç bölümdür hikayenin içinde olmasa organ mafyası meselesini de ortaya atıp Yusuf’la karşılaşılmasına söylenirdim ama bu sefer söylenmeyeceğim. Çünkü meselenin temeli var. Aslında Hatırla Gönül’ün en sevdiğim yanlarından biri de hemen hemen tüm meselelerin temelinin olması.

“Ben Jülide, kendimi arıyorum nereye bakacağımı bilmeden…” sözünü duyunca içi sızlamayan var mı? Gönül’e üzülüp, Tekin’e kızmayan? Hoş sonra bir hareketle Tekin’i anlayıp ona üzülüyorum. Bu kadar duygu karışıklığı yaşayan tek kişi ben miyim? Mesela Tekin ve Selma baş başayken, Tekin’in çıkıp Gönül’e dönmesini sadece ben mi istedim? Döndü de, dönecekti elbet ya ne olacaktı? İşte burada yine karakter bütünlüğüne göz kırpıyoruz.


Net, güzel sahne!

Jülide’nin günlüğü ne güzel yazılmıştı öyle… Jülide ve Ahmet’in evindeki sahneler bana çok samimi geliyor. Evin bir ruhu var ve ben o ruhu aldım, kalbimin bir köşesinde misafir ediyorum. Hal böyle olunca o evde ne çekilirse çekilsin pamuklara sarıp saklamak istiyorum. Gönül ve Yusuf’un hayal sahneleri de buna dahil. Evet o ev Jülide ve Ahmet’e ait ama ben onları da hissedebiliyorum. Ayrıca hayal sahnelerini gerçekten çok güzel çekiyorlar.

Engin Öztürk’e ilk bölümden beri mesafeli yaklaşırken, iki bölümdür karakterine inanıyorum. Bakın bu gerçekten güzel bir şey. Çünkü Hatırla Gönül, burada bir görev gibi yazmak için izlediğim bir dizi değil. Yazdıklarımda herhangi bir abartı yok. Ben Hatırla Gönül’ü izlemekten gerçekten keyif alıyorum. Hal böyle olunca Engin Öztürk’ü izlerken de aldığım keyif katlansın istiyorum. İki bölümdür Yusuf karakterine inanarak izlemek benim için oldukça önemli. Yusuf, Hatice Anne'yle konuşurken içinde uçuşan kelebeklere de inandım mesela. Sevgisine, aşkına inandım. Gönül'le karşılaşmalarına, Gönül'ü alıp kaçmasına değinmem gerekirse ben bu meselenin bu kadar hızlı ortaya çıkmasını beklemiyordum. Ama yine çok iyi bir finalle bölümü noktalamaları güzel oldu. Yusuf'un Jülide'ye kendini tanıtma çabalarını haftaya izlemeye başlayacağız, göreceğiz bakalım neler olacak.


Tekin: Selma'cım şu köşe çok boş oraya bir kitaplık yaptıralım, hazır benim tanıdığım da var.

Tekin Figen’le en büyük kırılmayı bu bölümde yaşadı. Tekrar bir araya geleceklerdir, Figen’in zaafları kolay kolay yok olmaz. Fakat Selma gerçekten çok tehlikeli. O çerçevede ne var bilmiyorum ama Altınel ailesiyle alakalı olduğu ortada. Benim içimden Tekin ve Neşe’nin annesiyle alakalı bir şey çıkacağı geçiyor ama izleyip göreceğiz bunu da. Onur Saylak, Gökçe Bahadır, Selen Öztürk ve Sezin Akbaşoğulları’ndan hangisiyle yan yana gelse resmen dans ediyor. İnşallah ben de bir gün bir köşede keyiften can vermem. Çok merak ediyorum nasıl bir ruh haliyle oynuyorsunuz?

Onur Saylak’a zaten inanamıyorum. 8 bölümdür, tek bir sahnede bile ritmini düşürmeden oynaması inanılmaz bir şey. Ne bileyim hasta olur, yorgun olur, insan biraz olsun tekler. Yok yahu. Adam taş gibi karakter çıkarıyor, bize de hayran hayran bakmak düşüyor. Onur Saylak’ın motivasyonuna hayranım, saygı duyuyorum. Unutmadan Cuma günü başrolünde olduğu Rüzgarın Hatıraları filmi de vizyona girecek. Hafta sonu için en güzel aktivite Rüzgarın Hatıraları izlemek olacak bence. ^_^

İşte böyle bir bölümün daha sonuna geldik. Bugün söyleyeceğim çok şey vardı, biraz dağınık yazdım kusuruma bakmayın. Sizler Hatırla Gönül’ün 8.bölümü hakkında neler düşünüyorsunuz? Yazın, konuşalım.

Haftaya görüşmek dileğiyle… 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER