Kırgın Çiçekler: Deliler kervanının yolcuları…
Başlığın sebebini daha sonra açıklayacağım arkadaşlar. Öncelikle bana geçen hafta şans dileyen herkese çok teşekkür ederim. Söz verdiğim gibi geçen hafta değinemediğim olaylardan başlayacağım yazmaya. Biraz uzun bir yazı olacak sanırım. Hazırsanız başlayalım o zaman.


Neee! Maaşlara zam yapılmayacak mı? 

Geçen bölümde Neriman Hanım’dan gerçekten etkilenmiştim. Kim Kimdir yazımda veya diğer yorumlarımda belirtmiştim. Neriman Hanım idealleri olmayan biri diye... Onu bu noktaya neyin getirdiğine dikkat etmemişim. Feride’ye söylediği “Ben bu yurtta o kadar çok çocuğu kendi ellerimle toprağa verdim ki.” sözü aslında görünenden fazlası olduğunu anlattı. Belki Neriman Hanım da Feride gibi idealist biri olarak başlamıştı bu işe. Belki de yaşadıkları onu bu noktaya getirmiştir kim bilir? Şu bir gerçek ki ilk baştaki kadar gıcık olmuyorum Neriman Hanım'a. Hele ki Banu gibi (vs) anneleri gördükten sonra. Neriman Hanım hepsinden daha insaflı, daha vicdanlı bence.


O kadar ağladım makyajım hala yerinde. Kahretsin bu kadar da güzelim işte!

Toprak ve Feride'nin tesadüflerle kurulan ilişkisini çok yadırgamıştım. Ama onların birlikte olması gerek. Her şeyden önce iyi bir eğitimci onlar. Çocuklar söz konusu oldu mu, her şey ikinci planda kalıyor. Hatta birbirlerini bile ikinci plana atıyorlar. Bundan rahatsız olmayacak insanların bir araya gelmesi kolay değil. Toprak kaza yapmasına rağmen Feride’yi çocuklara bakması için gönderdi. Aslında basit bir şeydi ama beni çok etkiledi. Böyle eğitimcilere ihtiyacımız var. İdealleri olan ve çocukları seven eğitimcilere. Sırf puanı yetiyor diye o bölüme kaydını yaptırıp, okuyan sonra da emekliliğine kadar gün sayan insanlara değil. Yarının gençlerini Feride gibi Toprak gibi eğitimciler şekillendirmeli.


Uyan güzel kızım, uyan melek kızım uyan uyan...*(Ninni videosu son sayfada)

Ve Defne... (Evet, cümle ve ile başlamaz ama ne yapayım hoşuma gidiyor :)) Ben hala olayların asıl sebebinin onun davranışları olduğunu düşünüyorum. Yanlış anlamayın suçlamıyorum ama geçen hafta bahsettiğim kelebek etkisini başlatan o oldu. Burak'ı oyuna getirmesi, hapisten çıktıktan sonra onunla uğraşması, tuvalete kilitlemesi tüm bu olayların başlangıç noktasıydı. Sonunda ise zarar görenlerden biri Defne oldu. Bacağı ciddi şekilde kırıldı. Sakat kalma ihtimali var(dı). Bu hafta iyileşeceğini öğrendik. Ama bir süre bacağında tel dedikleri şey ile yaşamak zorunda. Defne psikolojik olarak güçlü biri değil. Kendini öyleymiş gibi göstermeye çalışıyor ama değil. İyileşemeyeceğine emin. Sakat kalacağım düşüncesiyle hayatı kendine zehir ediyor. Umarım bir an önce hem psikolojik açıdan hem de fiziksel olarak iyileşir. Nazan Hanım her şeyde olduğu gibi kazadan yine Cemre’yi sorumlu tuttu. Hani Cemre olmasaymış bu kadın kimden hıncını çıkaracakmış acaba? Cemre, Defne’ye kan verirken söyledikleri… Neyse! Nazan Hanım ile ilgili Twitter'dan bir yorum okumuştum çok hoşuma gitti. Ama kimin paylaştığını hatırlayamıyorum. Nazan Hanım Defne’ye gerekirse kendi bacağını vereceğini söyleyince arkadaş şunu söylemiş: “Hayret ben Cemre'nin bacağını alır diye düşünmüştüm.(!)” Bence durumu gayet iyi özetlemişti. Okuyorsa buradan selamlar…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER