Evinizi özlediyseniz kırılamaz duvar diye bir şey yoktur.
Sonik gözlükleri taktı ve içeride üzerinde “ev” yazan kristalden bir duvar gördü Doktor. İçinde TARDIS’in olduğunu düşündü, bir itiraf ötesindeydi belki de evi. Kristal azbantium maddesindendi, elmastan 400 kat sertti ve 20 adım kalınlığındaydı. Bir anda taşlar yerine oturmaya başladı: Kuş, saniyeler... Zihindeki TARDIS’te Clara’ya yakındı Doktor, hep kazanmak zorunda mıyım diye. Öğrenmek isteyene Hibrit’in kim olduğunu anlatarak kolayca bu işin içinden çıkabilirdi. Örtülü yaklaşıyordu, Clara ise tahtaya koca bir “HAYIR” yazdı. Doktor ise ne yaparsa yapsın onun ölümünü hatırlayacağını ve bir daha onu geri getiremeyeceğini söyledi, ki o anda Clara arkasını dönüp yüzünü gösterdi Doktor’a. Birini kaybeden tek kişinin o olmadığını, herkesin bunu yaşayabileceğini, artık bunu geçmesi gerektiğini, ayağa kalkıp kendine gelmesi ve kazanması gerektiğini söyledi.


Clara öldü belki ama Doktor’un ve bizlerin zihinlerimizden silinmesi zor olacak.

Örtülü yaklaşırken, ayağa kalktı Doktor ve artık söyleyeceği bir itiraf olmadığını, ama gerçeği konuşacağını söyledi. Hibrit tehlikeli bir sırdı ve anlatılmaması gerekiyordu. Ve gidip o elmastan 400 kat sert duvara bir yumruk attı. Acıdı eli tabi, ama o bir tane daha attı. Bir tane daha... Bu çok uzun sürecekti, ama Doktor’un anlatacağı bir Grimm Kardeşler hikayesi vardı Örtülü’ye. Ama Örtülü elleriyle yüzünü sardı ve onu yaktı, sonra da kendisi kayboldu. Ölmek üzere olan Doktor zihnindeki TARDIS’ten anlattı bize: Time Lord’ların ölmesi de uzun bir süre alıyordu ve rejenerasyon geçiremeyecek kadar yaralansalar bile her hücreleri yaşamak için savaşıyordu. Ölmesi günler alacağı için bir Time Lord kendi ırkı arasında ölmek istiyordu. Böylece erkenden gömülmeyeceğini biliyordu diğer Time Lord’lar ölen Time Lord’un. Bu haldeyken kulenin tepesine çıkması bir buçuk gün alacaktı Doktor’un.


Milyarlarca yıllık azmin sonu ve o son yumruk...

Clara’nın portresi, Örtülü, bu kale... Her şey sadece Doktor için tasarlanmış bir işkence içindi, yani o kafatasları başka bir mahkuma ait olamazdı. Gerçek Doktor yaralar içinde yürürken koridorlarda, zihnindeki de TARDIS’in içinde yere çöktü. Yıldızların yeri yanlış değildi ve Doktor zamanda yolculuk etmemişti, bu başka bir şeydi. Doktor uzun zamandır buradaydı, her oda bir süre sonra sıfırlanıyordu, o zaman teleportasyon aleti de sıfırlanıyor olmalıydı. Neydi ki zaten teleportasyon, bir 3D yazıcı gibi gerçek olan madde ve bilgiyi yok edip iletiyor ve iletildiği yerde tekrar oluşturuyordu. Eğer bu alet de orijinal haline dönüyorsa, o zaman içindeki hard disk de Doktor’un ilk ışınlandığı zamana dönmüş olmalıydı, ve bu hard diskte hala o 7000 yıl önce buraya gelen ilk Doktor’un kopyasının olduğu anlamına geliyordu. Tek yapılması gereken alete enerji vermekti, ve bu da ancak Doktor’un kendini alete bağlayarak yakmasıyla yapılabilirdi.


Doktor kendi hapishanesini cebinde İtiraf Diski olarak saklıyormuş aslında.

Kendini alete bağladı, ve kolu çekti, taa bölümün başında kim olduğunu anlamadığımız adam gibi. Alet çalışmaya başladı, Doktor da ölmeden ve toza dönüşmeden önce yerdeki tozların üstüne “kuş” yazdı, kopyasına aynı kendi gördüğü gibi mesajı vermek için. Bedeni toza dönüşürken, geriye sadece alete bağlı kafatası kaldı, ve kopyası olan Doktor aletten dışarı çıktı, yeni bir döngü için. Bütün yaşananlar tekrar etti, aynı şekilde, defalarca, defalarca, Doktor her seferinde kristal duvarı biraz daha deldi yumruklayarak, Grimm Kardeşler’in çoban hikayesini biraz daha fazla anlattı, ve yine yeni bir kopyasını oluşturdu kendi ölürken, neredeyse 2 milyar yıl boyunca. Aynı o kuş gibi, ufak da olsa her darbesi, kırılmaz denen kristalde yavaş yavaş koca bir delik açtı. Bu çok uzun bir süreydi belki ama, o kuş da sıradan bir kuş değildi.


İlk bölümde Skaro dönmüştü, sezon finalinde de rakibi Gallifrey dönüyor.

Ve o son yumruğu attı Doktor, en sonunda duvar kırıldı, içeri korkunç bir ışık girdi. Örtülü yok olup metal çarklara dönüştü, Doktor dışarı, turuncu bir gezegene adımını attı portaldan geçerek, ve o portal da ufalıp Doktor’un sezon başından beri içinde ne olduğunu merak ettiğimiz itiraf diskine dönüştü. Yanına ufak bir çocuk geldi ve ona şehre gitmesini, oradakilere geri döndüğünü söylemesini, ne yaptıklarını bildiğini ve eğer kim olduğunu sorarlarsa, kestirmeden değil yolu uzatıp geldiğini söylemesini istedi, aynı “The Day of the Doctor”da Gallifrey için dediği gibi. O şehir Gallifrey’deki Citadel’den başka bir yer değildi. Ve Doktor son sözünü söyledi: Hibrit yarı Dalek olamazdı öngörülen üzere, Dalekler buna izin vermezdi çünkü.

Gallifrey’i fethedip kalıntıları üzerinde duracak olan Hibrit, kendinden, yani Doktor’dan başkası değildi. Bakalım gelecek bölüm Gallifrey’in başına cehennemi nasıl indirecek Clara’nın intikamı için sevgili Hibrit Doktor’umuz.





BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER